bugün

yakışmadığı halde 15 yıldır giydiğim; dilini bilmediğim, anlamadığım bir ilahi,
bir öküze şiir yazdıran. erken gelmiş huzur. usul usul sis yağan.
beni üzen.
gençlerbirliği, ankaraspor ve ankaragücünün süper ligte temsil ettiği başkentimiz.
ankara.başta; 'denizsiz bir şehirde yaşanır mı' sözlerine tepki verdiğiniz ama sonunda buna hak vermenizi sağlayan şehir.denizsiz büyük bir şehir saçma geliyor.bi su birikintisi arıyosunuz orda, doğal(!) olan.alabildiğine yerleşim yeri..ama gün geçtikçe sevdiğim ve önümdeki 5 yıl içinde de seveveğimi hissettiğim şehir,çorak ankara.
dün; yazdan kalan, günlük güneşlik enfes bir güne, bugünse fırtına kıyamet gök gürültüleriyle dolu rezil bir atmosfere sahip dengezilikler şehri.
bünyeme bir miktar zerk etmek istediğim şehir.
ankaradaki şeyler bana daha gerçek gelir. belki gri duvarların yekpareliğinden, bozkırların sadeliğinden, tahmin edilebilirliğinden ve bunun gibi tipik turistik önyargılarla sayılabilecek bir kaç şeyden daha kaynaklanır bu durum. tek boyutun verdiği bir gerçeklik hissi, tek boyutu yaşanılır kılmak için insanlarının çok boyutluluk çabası vardır. kıvrılıp bükülüp dallanmamıştır. bazen iyi gelir sanki.
bir hikaye vardır, muhtemelen bir uydurmadır ve yine muhtemelen herkes tarafından öznesi farklı kişiler olarak bilinen, ama yine de yazayım.
napoleon bonaparte bir seferden döndükten sonra harita başında kurmaylarıyla yaptığı toplantıda savaş yaptığı yerleri göstermektedir. bu sırada içlerinden biri kalkar ve parmağıyla göstererek "şuraları da almalıydınız, buraları nasıl bırakırsınız?" der. napoleon'un cevabı açıktır: "evet, oralar parmakla alınsaydı dediğinizi yapardım."

"ankara'yı neden başkent yapmışlar?" sorusunun cevabı sanki yukardaki hikayede var?

tanım: tarihin gerçeklerini zerre incelemeden yorum yapanları komik duruma düşüren şehir.

ama unutmuşum tabii, bu ülkede inönü savaşı hiç gerçekleşmedi diyen insanlar da var. hangi tarihten, hangi incelemeden bahsediyorum?
denizden başka bir seyi bilmeyen, eğlenmenin tek yolunun gece kulüpleri olduğu zanneden, yolda giderken omzuna çarpılmasına alışmış, kendi denizinin bile kıymetini bilmeyerek bok kokmasına göz yumanların sevmediği ama güzel insaların güzel arkadaşlıkların kurulabileceğini çok kez kanıtladığı güzelim başkentim.
ankara, ilk gittiğimde bana bu ne ya dedirten sezenin istanbul istanbul olalı şarkısını dinlerken bile özlemini içimde hissettiğim, nazik insanların yaşadığı, insanlarin istanbulda yaşayanlarda 10 kat daha medeni olduğu, kıro ornının istanbulla kıyaslanmasının mümkün olmadığı, yaşanınca anlaşılabilecek, özlenesi, alışkanlık yapan, bana çok şey katan, en güzel yıllarımı geçirdiğim şehir.*
içinde yaşarken nasıl bir güzelliğin içinde yaşadığınızı belli etmeyen nazlı kent.güzelliğini yaşamak için uğraşmak gerekir. bi kere tadına vardınız mı ankarada yaşamanın, bir daha sırtını dönmez doyasıya yaşamaya başlarsınız.alışkanlık yapar hiçbir kentin yapamayacağı kadar.başka bir yere giderseniz deliler gibi özlemeye başlarsınız.
bursayı gördükten sonra ankaraya aşık oldum.
yalnızlıkların şehri
adina yazilmis en dandirikten sarkiyi bile sevdiren, özlenen sehir..
telefon kodu 0312 plaka kodu 06 olan başkentimiz.
Otogarına indiğinizde özleyeninin kalbinin oldukça hızlı atmasına neden olan ,kızılay olmadan olmaz dedirten Türkiye Cumhuriyeti nin başkenti olan şehir. kışın suları borularda donduracak kadar soğuk olmaktadır. yazın sıcağı içinizi kavurur. kırkikindi yağmurlarını özlemle beklersiniz. birde güzel ankara şarkılarıvardır ki...ankara ya ilk gidişinizde aşık olasınız gelir...
cocuklugumdan beri anlasilmaz bir sempati besledigim sehir. ne zaman gitsem oyuncakci virtinine bakar gibi hayran hayran seyrederim. ankara'da yasamak hep hayalim olmustur. belkide ankarali namik'i bile sirf ankara'li oldugu icin seviyorum.
bir dönem necmettin erbakan tarafından deniz getirilecek olan türkiye cumhuriyeti'nin başkenti.
genel kültür seviyesinin türkiye ortalamasının üzerinde olduğu, insanların gerçekten kitaplara ilgi gösterdiği, başkent olmaya yakışan ayrıca yaptığı zirvelerle kıskanılan güzel başkentimiz.
diplomatik bir kahverengi yüzü, köşkü, meclisi, nazlı kızları, merkezi konumu, tarihi mekanlarıyla güzelim ülkemizin baş şehri.
insan kılığına girmiş hayvanların nispeten diğer büyük şehirlerden az olduğu,otobüse dolmuşa binerken sıraya girilen,işini bilenler için eğlenilmesi hiçde zor olmayan,türkiyeyi sadece istanbul zanneden insanların sevmediği muhteşem ötesi hayatımın en güzel yıllarını geçirdiğim şehir
deniz eksik.
denizin eksikliğinin -bir miktarda olsa- eymir gölünün varlığıyla doldurulabildiği şehir. sakin bir köşede, güzel bir müzik eşliğinde göle doğru oturmaktan güzeli yoktur.
bir sokağında sosyetenin alt sokağında travestilerin kaldığı çarpık şehir.
havası soğuk ve resmi olsa da artık vazgeçilmezdir, yola çıkarken ardınızda bırakmışsınızdır o koca kenti, tam * ortasında dayanamaz gözyaşlarınız oracıkta dökülüverir yanaklarınızdan dudak kenarlarına, tamamen yanıltmış şehir sizi, soğuk ve yaşanması zor der ısrarla ama yaşamayı bilenlerin şehriyim der, yeter ki sevmesini bil der .
(bkz: bir sehri özlemek)
(bkz: sözlükteki ankaralı yazarlar)
ankara'da yaşıyorum deli bizans düşleri
taşralı bir demirci
ya müsteşardır akşamlar ya bir bakanlıkta mahsur
taşralı bir demir ozanı
kim sever ki oyunları bozanı
vefa'nın bozası
başkentin boyunbağı
ankara'da yaşıyorum akılalmaz ankara'yı
akıl erdiriyorum sanki zagreb dostluklara
umutsuzca bozdurarak insanlığı başkent bankalarında
kim bu hanzolar kim onları ankaralı eyledi
açılan sandık sayısını açılan güller izledi
olduğumla kıvanmayı ankara'dan öğrendim
ne denli ürkeksiniz saygın başkent sakinleri
hiç mi bakmazsınız akşam batan güneşe
hiç kuşunuz yok mudur
sizin eve uğramaz mı vivaldi'nin baharı
kavaklıdere
vazgeçtik dereden
kavakların nerede

(bkz: gündeste)
(bkz: ferhan şensoy)
sadece üst geçit,park ve dönercilerden ibaret şehir.
herhalde ankara'yı tam anlamıyla anlatır bu aşağıda yazanlar.
(bkz: bir mailden copy paste ettim)

madde 1. yeni başlayanlar için Ankara aşti dir. Soğuğun içine işlediği anda basını kaldırıp etrafta denizi aramaz isen kolay alışırsın.

madde 2: Ankara da deniz yoktur. deniz kenarında bir kentte bir şekilde bulunmuşsan, denizi seviyorsan, Ankara yı kısa vadede sevemeyeceksin, hiç kasma. Yine de çeneni kapa, Ankara iyi güzel de denizi yok abi bea kabilinden düşüncelerini kendine sakla, bu muhabbetleri defalarca kez duymuş olan Ankaralılar pek sevencen davranmazlar, sıcak yaklaşmazlar. baygınlık verirsiniz. Yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim.

madde 3: Ankara yı istanbul ile, izmir ile kıyaslamaya kalkmayın, bu da sevilmez, hele izmir karşılaştırması tiksinti yaratır. Yok kordon vardı yok Çiğdem vardı bilmem ne... Gölbaşı nda denize dökerler adamı allahama..

madde 4: Ankara da kış soğuk geçer. Rüzgarı keser, ayazı süründürür. Kalın giyinin, bere ve eldiven edinin; öğlen dışarı çıkıyorsanız ve geç saatlerde dışarıda bulunmanız gerekecekse havaya aldanmayın. coğrafya dersinde karasal iklim için neler söylerdiniz onları hatırlayın. ya da en iyisi bir gece iliklerinize kadar üşüyün, sonra gece-gündüz sıcaklığı arasındaki büyük farkı anlayın.

madde 5: Çinçin Mahallesi denilen yere gece gitmeyin. Gündüz de gitmeyin. illa gidecem ben gezerim görürüm hoplarım zıplarım diyorsanız, en fiyakalı, en pahalı giysilerinizi giyin, telefonunuzu boynunuza asın öle gidin.

madde 6: Ankara da deniz yoktur. alışın..

madde 7: Elektronik malzeme, korsan cd falan arıyorsanız Kızılay da vakit kaybetmeyin, Teknosa arayıp kazık yemeyin, Maltepe Pazarı nı öğrenin. Ben öğrenciyim abi sözünü motto bilin, her alışverişte işe yarar.

madde 8: Öğrenciyseniz, kendi evinizde kalacaksanız, bir şekilde itfaiye meydanına gidin,dibine kadar araştırın, az parayla süper ev nasıl döşenir görün. ya da beni çağırın göstereyim.

madde 9: Atakule de bir halt yok, boşuna meraklanmayın, Çankaya ya sırf Atakule için tırmanmayın. Ha eğer ben illa bozkır manzarası görecem edecem diyip de gidecekseniz, hemen aşağıdaki botanik parkına da uğrayın.

madde 10: Ankara da deniz yoktur. deniz aramayın.

madde 11: Metro ya girin, kaybolun, ama alışveriş yapmayın.

madde 12: ODTÜ, Bilkent, Hacettepe yahut Başkent Üniversitesi öğrencisi iseniz, araba almayın, otobüs ve servisi tercih edin. Eskişehir yolunun her sabah yaşadığı tıkanıkta tuzunuz bulunmasın. sizin yüzünüzden sınava geç kalmayayım. lütfen.

madde 13: Banliyö trenleri güvenlidir, çekinmeyin kullanın. Sincanlı ezik büzük gençlerle muhatap olmayın.

madde 14: kaybolursanız kimseye asla ve kata yol sormayın. Sorduğunuz her yüz kişiden kırkı gitmemeniz gereken yönü, otuzu bambaşka bir tarafı gösterir, kalan otuz da bilmiyorum abi ben buraların yabancısıyım der. Karanfil sokak ta Sağlık Bakanlığı nerede diye sorarsınız, adamı Kocatepe camii ne çıkarırlar, yapmadıkları şey değildir. harita edinin.

madde 15: ODTÜ lü değilseniz, ODTÜ Kampüsüne girmeniz, alcatraz dan kaçmanız kadar meşakkatli bir meseledir, bunu bilin. Israrcı iseniz, risk alın ve Güvenpark tan kalkan ODTÜ minibüslerinden birine binin, kampüse girişte kimlik soran görevli minibüse girdiğinde, kendinizden emin bir şekilde adamın gözlerine sen benim kim olduğumu biliyor musun bakışı atın. işe yarayabilir. (ne yaparsanız yapın, gerekirse ormana dalın girin ama kimlik diye topkek ambalajı, kupa sekizlisi göstermeyin)

madde 16: Ankara da deniz yok. yok ulan işte, yok

madde 17: ulus pek sevilen bir yer değildir. eski meclis binasının burada bulunması ulus u güzel kılmaz. zamanla göreceksiniz ki, ulus u hiçbir şey güzel kılmaz, kılamaz; olabildiğince. ulus tan ve arka sokaklarından uzak durun.

madde 18: en popüler buluşma mekanları olan Kızılay Gima yı ve Dost kitapevini ni öğrenin.

madde 19: Tunalı Hilmi Caddesi demeyin. Ankaralılar muhtemelen hilmi nin güzel bir isim olmadığını düşünüyor olduklarından direkman Tunalı derler. siz de Tunalı diyin.

madde 20: Ankaragücü taraftarı çirkef ve kalabalık, Gençlerbirliği taraftarı az sayıda ve enteldir. kalabalık bir Ankaragücü taraftar grubu görürseniz sakının. laf atarlarsa karşılık vermeyin. tek kişi bile olsa, iki dakika içersinde sürüyle adam toplayıp peşinizden koşturabilir. büyükşehir belediyespor un taraftarı yoktur, olduğunu iddia eden olursa gülün geçin. nanik yapın.

madde 21: "boş yere ağlama, kalbini bağlama, Ankara kızlarına" şarkısını öğrenin, sık sık söyleyin.

madde 22: Ankara da en güzel mevsim sonbahardır. tadını çıkarın.

madde 23: trafikte taş düşemez ama milletvekili çıkabilir. kırmızı ışıkta sizi bekletebilir. hazırlıklı olun.

madde 24: Gazi Üniversitesi nin iiBF dışındaki bir fakültesine gidecekseniz temkinli olun, eli tespihli takım elbiseli tiplerle saçınız, sakalınız, küpeniz üzerine bir konuşma yapmaya hazır olun. adamlarla papaz olmayın.

madde 25: gece ondan on birden sonra sokaklarda kimseciklerin kalmaması normaldir, kimyasal bomba neyin atılmamış, insanlar sığınağa kaçarcasına bir anda ortalıktan kaybolmamışlardır, olağan bir durumdur bu. sakin olun, panik yapmayın.

madde 26: cadde ortasında düğün dernek görürsen şaşırmayın, bilmediğiniz Ankara havalarında da oynamayın.

madde 27.nerde olursanız olun aşağıya doğru indiğinizde kızılaya çıkarsınız. Pek çok yere yürüyerek gidebilirsiniz, kaybolmak gibi bir şansınız yoktur,bunu unutmayın. "aha nerdeyim lan ben?"dediğinizde ulustasınızdır, panik yapmaya gerek yok, bentderesine doğru gitmediğinizden emin olduktan sonra, hızla metroya ulaşabilirsiniz, müzelerin biraz aşağısındadır. büyük tiyatroyu sorup,entel görünümüne girmeyin, itfaiyeciler çarsısını sorun, kimse sizi kandırmasın. samanpazarı da olabilir. ulus dışında Ankarada hiçbir yerde absürd bir durumla karşılaşmazsınızz.

madde 28. Etrafınızda, gözünüzü nereye çevirdiyseniz bir robocopa çarptıysa kızılaydasınız demektir.eylem yapılacak anlamındadır bu. korkmayın.yine, bir avuç eylemci için 4 otobüs robocop, çevik kuvvet inmiştir. bu kadar polisi nereye göndersin kardeşim bu devlet?! mantığıyla öyle bakınır dururlar o polisler.

madde 29. ssk işhanı ve sakarya alkol mekanlarıdır. en berrbat birahenlerden tutun meyhane ve club ortamlarının hepsi vardır oralarda.

madde 30. Ankarada güz bambaşkadır. özellikle, kalabalığı seviyorsanız, yüksel caddesinde; tenhalığı seviyorsanız, bahçeli 7. cadde hariç her caddesinde ve tandoğanın ara sokaklarında turlarsanız, bir aylığına bu şehri sevebilirsiniz belki. onun dışında bürokrasi hemen her zaman kendisini hissettirir de bir tek sakarya caddesine uğramaz gibi gelir bana.

madde 31. Ankara melankoliktir, ekim güzeldir.

madde 32. Ankaraya geldik laila ya gidelim diye gazlara geldiyseniz 1 şişe viski için 300 milyon, bir bira için 20 milyon gibi fiyatlara hazırlıklı olun. armada ile migros alışveriş merkezi eşittir ama migros alışveriş merkezi biraz daha eşittir. (bkz: mudo)

madde 33. metroya binerken her zaman ve her zaman, mutlaka inenlere yol verin. inen ve binenlerin toplu çemkirmelerine maruz kalmayın. metro ve Ankaray ı karıştırmayın. ikisi de kızılay da kesişir; Ankaray aşti ye gider, metro ise akköprü ve batıkent tarafına.

madde 34. kar-buz çok olur lütfen dikkatli adımlarla yürüyün.

madde 35. Ankaradaki yürüyen merdiven adabında acelesi olmayan vatandaş sağda dursun diye bir kural yoktur. yürüyen merdivene binecekseniz yürümeyin, durun zira merdiven zaten sizin için yürümektedir.

madde 36. kavaklıdere, ayrancı mevkilerine belediye otobüslerine bindiğinizde fark edeceksiniz ki otobüsün yaş ortalaması 65-70 civarlarındadı r.korkmayı n takım elbiselerle otobüse binmenize gerek yok herkes öyle biniyor diye.

madde 37. genelkurmay önünde ayakkabınızı bağlamak üzere durmayın. makinalı tüfek doğrultuyorlar.

madde 38. -"hocam"a alışın, bu lafı duyunca kendinizi hoca gibi hissetmeyin. bir Ankara klasiğidir, özellikle üniversite kampüslerinde güvenlik görevlileri öğrencilere, taksi şoförleri güvenliğe, büfeciler büfecilere, kısaca herkes herkese hocam der. ayrıca taksi şoförü üniversiteli olduğunuzu anladığı anda hocam diye hitap eder size. hoca değilsiniz, Ankaralısınız.

madde 39. radyo odtü çok hoş bir kanaldır. frekansı 103.1 dir. haftaiçi sabahları modern sabahlar olur güzeldir.

madde 40. harikalar diyarı, zart zurt gölü Ankaranın tarihi yerleri değildir. aldanmayın.

madde 41 .bahçeliye giderkenki yolun ortasındaki gökkuşağı adlı yapının ne ayak olduğunu sormayın boşuna. bilene rastlamadım.

madde 42. kızılaydaki yapı kredi binasındaki leyleklerin niye birinin yan yan diğerinin de kanatlarını farklı frekanslarda çırparak uçtuğu üzerine kafa yormayın. biz yorduk yararını görmedik.