bugün

gözünün içine baka baka söylenen şeylerin yalan oluşuna üzülür insan en çok, aptal yerine konuluşuna, sevgilinin bi başkasına "sevgilim" deyişine, hayatta en güvendiğin kişinin belki de en zor gününde senin değil de bi başkasının yanında oluşuna..
bi de sanki siz aldatmışsınız gibi triplere girerler sonra..
uzun sürmez, "pişmanım"lara başlarlar daha sonra..
o kadar yalandır ki artık o bi zamanlar en sevdiğin, en güvendiğin kişi.. yüzüne tükürmek istersein, kıyamazsın.. şanslıysan eğer bi tokat atabilirsin ya da hiçbişey diyemeden kalakalırsın, tek yapabildiğin şey ağlamak olur. dilediği her özür canını daha bi yakar.. aklına gelince kendinden nefret edersin "saf mıyım ben bu kadar" diye.. çok kötü, berbat, yazık bi durum.. acıların çok büyüğünden..
benim bedenimin boşluğunu başka bedenlerde araması değilde ; benim ruhumdan başkasına sevdiğim demesi acıtır,yıkar.
gerisi boştur!
insanoglunun yasayabilecegi en aci hissiyatlardan bir tanesi. tarifi guctur; midenizin daha once yasamadigi bir bulanti, en acimasiz diktatorleri geride birakan insafsizlik hissi, acimasizlik,tum omrunuz boyunca gelistirdiginiz ozguveninizin birkac saniye icinde cokusu aldatilmanin etkilerindendir. Hayatinizda yeni bir sayfa acilmistir ama bu sayfa kalbiniz kadar temiz olmayacaktir...
(bkz: aldatilmak)
dünyanın en boktan duygularını içinize sokan ve ömür boyu 'herşeyi' öğrenememiş olmanın vereceği bir acabalar zinciriyle hayatınıza devam etmek zorunda kaldığınız,hiçbir zaman hiç birşeyin 'eskisi gibi ' olmaycağı durumdur. acısı hiç geçmez,alışılır o yarayla yaşamaya,alışılır söyleyemediğim bir çok şeye...
öğrendiğinde pişmansa o kadar yormaz seni aldatılmak ..
hoş pişmanlık ne kadar inandırcıdır o da bilinmez ama o an inanırsın ..
en derinlerine saklarsın pişmanlığının aslında kocaman bi yalan olduğunu..
anlatırsın herkese "ama pişmanmış çok.. affet" demeleri için.
her söyleyenle beraber biraz daha derine itersin o koca yalanı. sonra unutur gidersin..
bi an elini tutuverirsin işte..
bi anda.
ama.
eğer sizi bi başkası için terk ediyorsa derinlerine iteceğin bi yalanın olmadığı için bu sefer derinler yüzüstüne çıkar..
"hissetmiştim zaten geçen gün telefonunu gizlemişti benden" gibi seni daha da üzecek cümleler.. cümleler... cümleler..
durmadan düşünmeler..
anlam verememelerr..
saatlerce aynaya bakmalar..
çirkin miyim demeler..
ama öyle demyordu hiç demelr.saatlerce ağlamalar.
çünkü yapcak bişey yoktur.
hem aldatılmışsındır hem de terkedilmiş..
uyuyamaz hale gelirsin..
o geceler artık hiç bitmez .
hele de uyandığında evde kimse yoksa delirirsin..
ne yapmalı nerelere gitmeli..
yolculuk dersin. bi bilet herşeye ii gelicek sanırsın.
ama vardığın yerde kurduğun ilk cümle " bu benim içimden hiç çıkmıcak " olur ..
öylece kalır arkadaşların da sen de..şaşırırsın ..
ama anlarsın ki böyle olmayacak ağlamakla geçmeyecek.
amaaannn dersin sora..
olan oldu ne yapayım bitti.
herşey yeniden başlasın dersin..
sanırsın ki çizgi filmlerdeki olucak ve herşey yeniden başlıycak. bi zil çalıcak ve diğer sahneye geçilecek..
pembe bi sayfa açılacak sanırsın..
açarsın da ..
hemen biriyle tanıştırılırsın..
buluşursun..
hoşuna gider ilgisi belki ama ve döndüğünde içini kaplayan o pişmanlık yer bitirir seni ..
onu aldatıyormuşsun gibi hissedersin..

sora mı??
ona atılan son msj: seni hiç affetmemeliydim...
şimdi bana çok geniş adam denilebilir ama. ben aldatıldım. hem de uzun bir ilişkide. hem de tek gecelik bir ilişki ile. zamanında cinayet işlemezsem rahatlayamayacağımı zannediyordum. şimdi ise arada bir görüyorum, bir zamanlarda bu vardı lan diyorum kendime kendime. hiç kendini kötü hissetmeye gerek yok. insan bu. içiyor saçmalıyor. karakteri oturmamış oluyor. aldatılandan çok aldatanın meselesi. ben açıkçası kimseye çobanlık yapmak zorunda değilim.
koyar adama hemde çok. o kadar acıya ağlamayan bünye bir anda gözyaşlarına boğulur. uyuyamazsın içmeden. günler geçer, haftalar geçer sorgularsın yaşadığın, masum duygular yaşadığını sandığın ilişkini. sonra durursun bir an, seni en adi şekilde aldatan insan için değmez bu gözyaşlarına dersin silersin gözyaşlarını kendi ellerinle. zaman derler ya hep en iyi ilaç diye beklersin sadece zaman çabuk geçsin diye.
karşındakina değer vermişsen eros un o oklarından saplanmışsa. en büyük felaketlerinden birisidir. sürekli kendini sorgularsın ben ne yaptımda kendimden uzaklaştırdım diye düşünürsün. kendinde pay bulamazsan suçu karşıya atarsın. demekki suç bende değil o kendisi öyle benimle gönül eğlendirmiş vakit geçirmiş dersin. belki sonuçta öyle değildir ama insan bu işte her zaman olumlu düşünemez. ilişkilerde olumsuz olmak olumluluktan faydalımı değilmi bilinmez.
insanoğlu yapar diyip geçemezsin, olmuyor yapamıyorsun unutamıyorsun. her güzel olayda bunlar yalan, her kötü olayda kahretsin dersin neden bu durumdayım.günler geçer aylar geçer yıllar geçer ama unutamazsın aldatıldığını. tükenir herşey zamanla, sevgin, saygın, güvenin, inancın mutluluğun, huzurun ....ama eksilmez o koyup giden boşluk.
aldatan insanların mazeretlerine baktığımız zaman iki zıt mazeret görüyoruz. bazıları "benimle yeteri kadar ilgilenmedin, beni kıskanmıyordun" gibi mazeretler gösterir. bazıları da "off beni çok boğuyordun, kıskançlıkların burama kadar geldi o yüzden yaptım" gibi mazeretler öne sürer.

anlayacağınız bir insan siz ne yaparsanız yapın içinde varsa aldatacaktır. içinde böyle bir istek yoksa da ne yaparsanız yapın aldatmayacaktır. bu nedenle aldatılan insan kendinde hiçbir suç aramamalı. önemli olan aldatacak ve aldatmayacak insanı ayırt edebilmektir. ben bir kere aldatılarak o yeteneğe kavuştum artık. bağışıklık kazandım. aldatacak kızın özelliklerini sizin ile paylaşıyorum.

- aşırı paranoyak olmak. bir kız aşırı paranoyak ise kesinlikle kendi içinde kötü istekler, hayaller vardır. herkesin kendisi gibi olduğunu zanneder ve paranoyaklaşır. özellikle aldatılma paranoyasına nedensiz kapılıyorsa içinde aldatma dürtülerinin başladığını söyleyebiliriz.
- sürekli güler yüz gösteriyorsa, hiç sinirlenmiyorsa o kızın ileride aldatacak olması yüksek bir ihtimaldir. çünkü yüzünüze hiçbir sorunu söylemez. sonunda içten içe size kin biriktirmeye başlar. sonunda da bir fırsatını bulduğunda aldatır ve bunu kafasında meşrulaştıracak bir sürü nedeni kafasında bulur.

evet bu iki göstergeyi takip edin. bunların ikisini de görürseniz ya konuşun ya da kaçın. bu olayın sonu iyi bitmeyecek.
aklıma susan sontag'ın bir aforizmasını getiren boktan durum.

"erdem neredeyse hüzün oradadır"

insanın sosyal bir varlık olduğu, sağlıklı ilişkilerinse ancak güven temeli üzerine kurulabileceği anlatılırdı, okulda öğretmen, evde aile büyüklerince. biz bu bilgiyi bilince çıkarmakla meşgulken modernizm bile iflas etmiş, dünya bambaşka bi yer haline gelmişti. geçen zamanla birlikte kimi değer yargılarının da değişebildiğini görmüş/anlamış/kabullenmiştik de, doğru bildiğimiz bazı şeylerin kimi acar bünyeler eliyle buruşturulup pencereden dışarı fırlatılışına tanıklık ederken afalladık yine de. bazılarımız hala afallıyor.

malum, her şeyin teorisi -hemi de yaldızlı cümlelerle- yapılabiliyor artık. öylesi bir kıvraklığa kavuştu ki zihinlerimiz, yapıp ettiklerimize meşruiyet kazandırmakta en ufak bir sıkıntı yaşamıyoruz. mesela, sevgilisine, dostuna yahut bir zamanlar aynı mümküne omuz verdiği insanlara ihaneti ayyuka çıkmış birine ihanetinin gerekçesini sorduğunuz vakit "fırsatları tepmenin ahmaklık, dolayısıyla aldatmanın kaçınılmaz olduğu" gerçeğini tokat gibi suratınıza çarpabiliyor. aldatıldığınız yetmiyor, bir de tokat yiyorsunuz. yiyeceksiniz tabii. çünkü onlar 'işbilir', sizse koca bir ahmaksınız!
aşktan soğuma sebebidir bir daha asla hiç bir erkeğe güvenemezsiniz.
eksikliktir... eksikliğin kimde olduğu değişir. Ya aldatılan eksiktir, aldatan o yüzden aldatmıştır,bi bas git diyemeyecek sebebi vardır, ama tamamlanmak ister ya da kendi eksiktir. Ne kadar çok adam/ kadın egolar o kadar tatmin olunur.(sanılır).

Eğer ilk durum söz konusuysa hoş görülebilir, en azından anlayışla karşılanabilir.

ikinci durum yaşanıyorsa Allah belanı versin demek farz olur. Zira o aptal egoların ehlileşmesi için zamana ve bol bol kazığa ihtiyaç vardır.
acısı ne kadar onemsedigine baglı olarak degişen hede. benimsenmis bir ilişkide yaşanıyorsa insanın içinden hiç çıkmayan kabustur. doner dolasır bilinmeyen sebelerin uzerinde durulur. yıllar gecer belki ama içteki sorgular bitmek bilmez.inancını, güvenini kaybedersin. faturası sonraki ilişkilere cıkar. her ne kadar olan olmus yapcak bisey yok diyebilse de insan kendisine, olmuşun altından sorular fıskırır. çoğu cevapsız kalır. beyinde tamamlanır. bazen dogru bazen yanlış şekilde. ne zaman bir muhabbet acılsa bu konuda içten içe bir of cekilir. bazen eksiklik , bazen doyumsuzluk,bazen zayıflık olur sebep. zihindekileri de dahil edersek herkesin basına gelen ve yavaş yavaşta olağan kabul edilmeye başlanan durum.
eger aldatildiysaniz bunu acisini en derinden en kotusunden hissedeceksiniz bir donem.
en sevdiginiz yemek zehir gibi tadacak, kan ter icinde izlediginiz takiminizin maclarini bir brezilya dizisi gibi izleyeceksiniz, arkadaslariniz herzamanki gibi barda diskoda eglenirken siz alkolunuzu alip kendi basiniza icmek isteyeceksiniz, sigara iciyorsaniz 3 misli daha fazla iceceksiniz, ferdi muslum orhan ibrahim ve cengiz babalara sayginiz artacak. bunlar 2-3 hafta surecek*..
sonrasinda yavas ama cook yavas hayata geri doneceksiniz. bu periyodu en hafif siyriklarla atlatmak lazim, kendinize bakmayi unutmayin, hergun banyonuzu yapin, temiz elbiseler giyin, disinizi fircalayinki geri donusunuz kolay olsun..
bu surecte kan kussanizda "o"nunla bulusmayin, konusmayin, mesajlasmayin. o sizi kaybetti farkina varacak.
eski sevgilinin yeni sevgilisimi? oda sizin çöpünüzle mutlu olan bi zavalli iste, ayri bir basligi var onun..
şimdi yazıcaklarıma baya kişi içlenicek , sinirlenicek ama doğruları söylemezsem benim de içimde patlıcak..

tanımı şudur ; son zamanlarda kuul gösterilmeye çalışılan , doğamızda var lan denilip meşrulaştırılan , içkili gecelerin değişilmez geyik konusu olan , kundera gibi yazarlar , türev gibi filmler oldukça daha da çok geyiği döneceğe benzer olan eylem..

aşk ve sevişmek ayrı şeylerden diyen adam için ve tabii kadın için de , aldatmak zaten doğal bişidir..ruh ve beden ayrıdır , ihtiyaç canım bu , onla sevişirim seni severim , ayy sevgilim geneleve gitsin laf etmiyorum beni sevdiği için benle sevişmiyo canışkooom gibi sikindirik laflar (ve daha nicelerini) kullanan bay ve bayanların da başına gelmesi gayet müstehak olandır..

daha çok şey yazılır da , aldatmanın öz olduğunu kabul eden her insan bunu tatmalıdır..tatacaktır da..
acı verir.
ama bilmez ki aldatılan, aldatanın çektiği acı ondan çok daha büyüktür.
mahvolmuştur hayatı, deli gibi pişmandır, ama dönemez, dönse affedilmez, affedilse bile eskisi gibi olmaz.
hayatının hatasını yapmıştır, ömür boyu taşıyacaktı bu vebali.
göte giren şemsiyenin bu kez açılması durumu, açılıp götü başı dağıtması.

inadına bu kez güvenmem üstad desen de karşıdakinin götveren olabileceği ihtimalini unutmak, mallaşmak, sonunda afallamak. götveren olanı sevdiğinden değil, kendini sevdiğinden afallamak. bile bile atılan paranın yine aklında tuttuğunun tersi istikametinde düşmesi; bir nevi yazı tura meselesi. unuttuğumuz bir şey var, yüzde elli büyük bir ihtimal. o ihtimali yüzde sıfırlara düşüren istatistik bilgimize sıçayım. bilim yalan söyler mi oğlum? yüzde elliyse ellidir işte.

aklım almıyor mına koyim. insan insana bunu yapar mı lan? sövgüde on numara olan erkan can'a bağlatmayın ya da içimdeki hayvanı açığa çıkartmayın. o hayvan seni de siker beni de. uyarımı yapayım da sonrasına giren çıkan hesabı da kalmasın.

ne diyorduk lan. konu götverene ibneye kaydı anasını satiyim. hah aldatılmak, oydu mevzu bahis.

götten sabıkalı bir ibne gelir, palavranın biri bin paradır.
yok oğlum git başımdan dersin, pezevenk pezevenk üstüne rast geldim bir de sen çıkma başıma dersin. yok dinletemezsin. ya da anlatmak da istemeyebilirsin o bambaşka bir konu. neyse.
boktan dünyanın yine kendisi kadar boktan olan insanlarından duyacağın bir söz mutluluk vermeye başlar, evet başlar.
başlangıçların da mına koyim!
mına koymadığımız kalmadı sanırım, eksik varsa düzeltin. adresim aynı canım. neyse.
o bahsi geçen mutluluk güvene dönüştüğünde sıçtığının resmini aynaya baktığında görebilirsin.
gördün mü, afferin lan. boynuz var fazladan kafanda farkettin di mi. maşallah.
şimdi efenim o boynuzu itinayla alıyoruz ve... neyse giren çıkan mevzusunu kapatmıştık.
hesap ödendi canım. karşınızda oturan bey ödedi hesabı.

aldatılmak... küfür olmayan ama küfür etkisi yaratan fiil. hayır bizzat küfürün kendisi olan şahıslar tarafından öğretildiği zaman beynime sıçayım diyorsun arkadaş. ya da karşıdakinin suratına. ikisi de mümkün değil.
evet evet, soğuk su en güzeli. iç canım.


mutlu son: gidin orospu ruhunuzu başkalarına s.ktirin.

mutlu edit: küfürler için bağyan yazarlarımızdan ve sözlükteki mutlu mesut çiftlerimizden özür diliyorum.
en makul cinayet sebebirdir.
kaybettirir.

sonrasında öyle bir acı çektirir ki intahar etmeden yaşamına son verirsin.
toz pembe gokyuzunde ucarken yere yapismak...
(bkz: aldatan aldatilir)
uzak mesafe ilişkisinde mümkün olabilecek bir şey. ne kadar sevsen de, sevilsen de, mümkün gibidir. çok güvenirsin, o'nun çok güvendiğini bilirsin ama yine de içi içini yer insanın. akşam gezmeye çıkar, çıkma diyemezsin, çık gez keyfine bak dersin.. güven mesajı verirsin ama yine de düşünürsün, "ya biriyle karşılaşırsa, ya şeytana uyarsa, ya.. ya... ya... olursa..." filan diye. zordur.
bazısı söyler bazısı gizler. dersin ki içinden, "eğer söylerse, ne olacak? eskisi gibi olacak mı?"
bir de görüşmeye, kavuşmaya ve hatta uzun süre beraber yaşamaya az kaldıysa, çok daha kötüdür. belki uzun bir süre beraber yaşanacak bir durum planlanmışsa, terketmek daha kolay olabilir. olmaya da bilir. "ya tekrar yaparsa" endişesi vardır.
bu durumda aldatılmak zor olduğu kadar, karaktere bağlı olarak çok derin yaralar da açabilir. bazısı pasif, nötr davranır, bazısı da feci tepkiler verir.
uzak mesafe ilişkisinde, olaya bir de aldatanın tarafından bakalım;
uzaktadır ve sabırsızlanıyordur. kendini tutamıyordur. dokunmak, öpmek, sevişmek ister. kendini dizginleyemez. belki de seni düşünerek yapmıştır bir şeyler, bu bahane değil tabi ki de fakat zorlanıyordur. gerçi, sen de zorlanıyorsundur, yine de kendini tutuyorsundur... aynı şeyi karşı taraftan da beklersin. ne kadar çok seversen sev, ne kadar çok güvenirsen güven, bunu beklersin.
dürüstlük ve yalana tahammül oranları da önemli tabi. o dürüsttür her zaman, yalan söylemeye ve yalan söylenmesine tahammül edemez. ama olmuştur bir kere, yalan da söyleyemez, anlatır her şeyi. donup kalırsın, ne yapacağını bilemezsin.. öyle bir şeydir. gerisi de zaten, malum, bilinen şeyler.

hiç bu şekilde aldatılmadım ya da aldatıldım ancak haberim olmadı.. ama şu an düşünüyorum böyle şeyleri. sadece düşünüyorum, zamanında çok fazla endişe duymuştum. şimdi sadece düşünüyorum, şöyle bir hayal edip boşveriyorum. artık o kadar önemli değil çünkü bunu sonsuza kadar yaşamayacağımı çok iyi biliyorum.
kız arkadaşından ayrılırsın uzerinden uzun zaman geçer hatta başka bi ilişkiye başlarsın mutlusundur.
geçen zaman oyle iyi olmustur ki eski kız arkadasınla muhabbetinde başlamıstır.normal iki insan gibi.
ama oyle bir şey öğrenirsin ki kendini boşluğa düşmüş gibi hissedersin.eski kız arkadaşın senden ayrılmıştır çünkü senin en yakınnıda olan sana kanka diyen biriyle çıkmaya başlamıştır ve bu allahın cezası kanka dediğin kişi buna rağmen hergün sana kanka demeye devam etmiştir hiç birşey olmamış gibi.
sonrasında şunu düşünürsun şu içine tükürdüğümün insanlar aleminde adam akıllı mahluk yokmudur en azından dost diyebileceğin?

bir ademoğlu olarak kendimden tiksinmeye başladım bu kadar mı maneviyat yoksunu mahluklarız biz?
telefonuna gelen mesajı okursunuz hiç yapmadığınız bir şekilde. kan beyninize sıçrar: "aşkım şu gün geliyorum otogardan al beni" aşkım dediğiniz ilk aşkınızın başka bir aşkı varmış meğer. bir sürü safsata açıklama. yok efendim sevdiğimden yaptım. sonrası malum ayrılık. aradan yıllar geçer, acınız unutulmasa da küllenmiştir artık, yalnızca şarkılarda hatırlar olmuşsunuzdur. derken bir gün sokakta alelade yürürken karşılaşırsınız, aman allahım dizlerinizin bağı çözülür. ilk günki heyecan, o kalp çarpıntısı onca yıla ve yaşanan onca acıya, kine rağmen yerinde duruyor. aynı gözler, aynı bakışlar, yürüyüş. anlarsınız ki ne olursa olsun unutulmazmış ilk göz ağrısı, ilk aşk...