bugün

--spoiler--
o değilde kız güzelim oğlanı bıraktı mnakoduumun herifinin tekiyle evlendi ya ben ona yanarım. birde geldi eskiden buluştukları yere çocuğun elini tuttu. töbe töbe o an gidip elini çekecekti aslında esas oğlan.

he evet esas oğlan epey bi heath ledger a benziyor.
--spoiler--
tekrar tekrar izlenesi bir film.
gerçek gibi bir film aslında. iki şeyi düşündürtüyor: bu benim ruh eşim dediğiniz kişinin, siz ruh eşi misiniz ve ruh eşi konusundaki sizin yanılma payınız..klasik hikaye, özgün bir anlatış ve beklenenin aksine bir son. izlenmeye değer bir film, en azından tesadüf diye bir şeye inanıyorsanız..
(bkz: fevkaladenin fevkinde)
ilk önce heath ledger - joseph gordon-levitt benzerliğini daha kolay kıyaslama imkanı sunan film için: 10 things i hate about you
asıl konuya da gelelim, daha önce de yazdım ama soundtrack kısmını es geçmişim. şimdi size sıralayacağım şarkılar bu filmde çalıyo. şimdi sıralıyorum.

1. Us - Regina Spektor
2. There Is A Light That Never Goes Out - The Smiths
3. Bad Kids - Black Lips (yani böyle gidiyo işte)
4. Please, Please, Please Let Me Get What I Want - The Smiths (ve She & Him)
5. There Goes the Fear - Doves
6. You Make My Dreams - Hall and Oates
7. Sweet Disposition - The Temper Trap
8. Quelqu'un m'a dit - Carla Bruni
9. Mushaboom - Feist
10. Hero - Regina Spektor
11. Bookends - Simon and Garfunkel
12. Vagabond - Wolfmother
13. She's Got You High - Mumm-Ra
14. Here Comes Your Man - Meaghan Smith (filmde tom söylüyo tabi, çok efsane bi performans aslında o kareoke bar sahnesi, onu da bonustan koysalar olurmuş)
15. Sugar Town - cd'de yok, kareoke barda zooey söylüyo
16. At Last - kevin michael

evet bu şarkılar bu filmde çalıyo. hepsini 2 saatte duyuyosunuz. ayıp etmişler, evet, bu derece insanın amına koyan(#6258016) bi filmde arka planda bu şarkılar var. izlemediyseniz şimdi izleyin yahu, açın torrent rapid falan bulun bi yerlerden, kıyın kotalarınıza izleyin. sonra bi de soundtrack indirin, her us dinlediğinizde o güzel jenerik, her sweet disposition dinlediğinizde tom'un hayal kırıklığı gelsin aklınıza, bookends dinlediğinizde de summer'a sövün rahatlayın. (tom'un the graduate'i gibi ben de bu filmi yanlış anladım sanırım, summer'a küfredip duruyorum. zooey bi tane tabi, o ayrı.)
kesinlikle gerçek bir filmdir.
filmin senaristinin film başlarken eski kız arkadaşına "giydirdiği" harika bir film.
(bkz: the 120 days of sodom)
(bkz: one thousand days in sodom)*
--spoiler--
gerçek ve beklentiler kısmı tamamen hayatın aynısıdır. hayaller kurarsınız ama hayat o an devreye girer ve tokatı basar yüzünüze.
--spoiler--

romantik komedi değil. aşk filmi de değil. dram bu. evet.

--spoiler--
ama herkes için elbet güneş doğar.
--spoiler--
finalindeki park sahnesi sebebiyle diğer romantik filmlerden zekice bir hamleyle sıyrılabilmiş hoş film.
sadece ve sadece asansörde zooey deschanel'in the smiths mırıldandığı sahne için bile izlenmeye değer bir film.

--spoiler--
to die by your side
such a heavenly way to die
--spoiler--
--spoiler--
autumn un summer a havada karada taktığı film.
--spoiler--

izletin, izletin...
son sahnesi daha yaratıcı olabilirdi,ancak flashbacklerle güzel bir hikaye anlatımı.
bir erkek olarak çok küfür ettiğim film, girişteki yazarın ithafının boşa olmadığını ispat etmiştir.
söylenecek çok söz vardır ama boştur kadın milletine.

ayrıca başroldeki adam aynı harry kewel.
sade, eğlenceli ama sonu istediğimiz gibi bitmeyen bir filmdir.
expectations vs reality sahnesinde çalan ve "i'm the hero of the story, don't need to be saved" sözleriyle gönlüme taht kurmuş hero adlı regina spektor şarkısı, beni benden almıştır. filmin soundtrackleri amelie soundtrackleri kadar etkileyicidir.
gercek aski ve askin gerceklerini anlatan mukemmel bir film.
son zamanlarda izlediğim en güzel romantik komedi, en sevimli, süper film.yani ilk bakışta öyle aman aman bi süperliği yok belki de ama hikayesi, hikayeyi anlatış tarzı, tekniği, sonunun bi anda değişmesi...güzel olmuş güzel.

bundan sonrası spoiler içeriyor olabilir ona göre;

insan izlerken summer'a da sinir olmuyor değil ama neyse sonunda belki de iyiki öyle davranmış diyor insan.
parkta otururlarken (en son sahnede)
summer:Ya sinemaya gitseydim?Ya öğle yemeği için başka bir yere gitseydim?Ya oraya on dakika geç gitseydim?Her şey olması gerektiği gibiydi.Ben de sürekli'tom haklı' diye düşünmeye başladım.
tom:hadi canım.
summer:evet. Haklı olmadığın tek şey bendim.

-seni orada gördüm galiba.
-gerçekten mi?
-evet.
-ben seni görmedim.
-belki bakmadığın içindir.

Tom'un hayatta öğrendiği bir şey varsa, o da basit bir günlük olayın üstüne olağanüstü kozmik anlamlar yüklenmemesi gerektiğiydi.Tesadüf..Olan tek şey buydu.Tesadüften başka bir şey değil.
(bazen işaretlerle kafayı bozan ben bu kısmı kendime alıyorum)*

ne diyelim umarım herkes sonbaharını çabuk bulur *
sonu beni hayal kırıklığına uğratmış filmdir onun dışında inanılmaz güzeldi ve gerçekçiydi ancak 500 gün sora autumn gibi biri çıkmaz asla karşınıza.*
insanı darmaduman edebilecek potansiyele sahip film. oyuncular gayet başarılı ve iç konuşmalar çok doğru yerlere oturtulmuş.
--spoiler--
Bu kartlar, filmler,
pop şarkıları...
bize yalan söyledikleri
için suçlular.
Tüm bu kalp kırıklıkları
ve her şey için.
--spoiler--
Tesadüf kavramını iliklere kadar hissettiren sade ama muhteşem bir film. bir şeyi çok istememenin önemi de diyebiliriz.
kaldı ki hepimiz için öyle. çok istenip elde edilen aşk ve para fayda sağlamıyor genelde. bazen bünyeyi hayatın akışına, kollarına bırakmak lazım. hayatın kollarında tatlı tesadüfler ile karşılaşıp üzülmemek için.
ne aradığını bilmeyen bir kadının sırf vakit geçirmek adına bir erkeğin hayatına girip dilediğince oynayıp sonra bırakıp gitmesini anlatan mükemmel bir film.

--spoiler--
aşk gelir sizi bulur
--spoiler--
filmin son anına kadar kadınlardan nefret etmeme neden olmuş film. sonunda ise eski halime döndüm. çok bitiriciydi. sevdim.
--spoiler--
filmin tek özeti vardır: bütün kadınlar evlenmek ister.
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar