bugün

entry'ler (143)

sözlük yazarlarının itirafları

30 yaşında, ülkede belli bir saygınlığı olan mesleği yapan, büyük bir şehrin iyi bir semtinde yaşayan biriyim. ama çoğu kişinin burun büktüğü, izleyenlerin zeka seviyesini küçümsediği dizileri izliyorum ve gayet de isteyerek, beğenerek izliyorum. 19 ay önce kardeşimi kaybettim ve ondan sonra bir sene boyunca hiçbir şey izlemedim, daha sonra yavaş yavaş dizileri izlemeye başladım ama sadece beni başka dünyalara götürecek, beynimi çok kullanmamı gerektirmeyecek dizileri izleyebildiğimi fark ettim. 19 ay içinde olan hiçbir haberi izlemedim, okumadım, zaten ne zaman haber izlemeye kalksam kardeşimin ölümüne benzer ölüm haberleri gördüm televizyonda (belediye otobüsü çarpması). ondan sonra kiraz mevsimi ve çilek kokusu izlediğim iki dizi oldu, haftada belli saatlerde kafamı boşaltabiliyordum böylece, benim deşarj olma yöntemlerim olarak kabul ettim bunları ve dün biri final yaptı, bugün de bir diğeri bitiyor, ben dün resmen biri bitince hüngür hüngür ağladım lan, az önce de diğerinin final fragmanını izleyerek ağladım. kim ne derse desin o ikisi bana iyi geliyordu ve üzgünüm sözlük, beynimi boşaltabileceğim, birkaç saatliğine de olsa boş boş bakabileceğim dizilerim yok artık.

emin ahmet taşlıca

düğünüme yirmi gün kala kaybettiğim kardeşim, karındaşım. en son sabah beni işe bıraktıktan sonra gördüğüm, öğlen morgda teşhis ettiğim, üzerinden tam sekiz ay geçmesine rağmen dün gibi taze olan, her sabah fotoğrafına bakıp günaydın dediğim, hala her gün dertleştiğim, çok çok çok özlediğim. yokluğuna inanamadığım, inanmak istemediğim.

sözlük yazarlarının itirafları

birisi bana şu süpersonik saçma dizi olan dinle sevgilide neler oluyor anlatsın istiyorum.*

çok şey söylemek isterken hiç bir şey söyleyememek

bazen söyleyecek o kadar çok ama o kadar çok şeyin vardır ama hepsini söyleyebilecek gücün yokturya hani, işte o zaman konuşmaya hiç başlamamayı tercih etmektir.

kış ayında mutsuz insan

geriye mutlu olabileceği üç mevsimi olan insandır dolayısıyla ortada dert edeceği bir durum yoktur.

hepsi hepsi hayat nasıl olsa

yıllardır dinlememe rağmen hiç bıkmadığım, buna rağmen neden henüz entry girmemiş olduğumu bilmediğim şarkı.

tanıma gelince: özellikle akustik versiyonu tercih edilmesi gereken, umudun kırılmışken, gücün kalmamışken, bir şeyler ters giderken dinlenildiğinde birebir olan şarkı. enfestir.

disarda yagmur mu yagiyor

hani bir yağmur çeşidi vardır, incecik damlalar halinde yağar, sadece sokak lambasının ya da araba farlarının aydınlattığı alanlarda görülür ya da eğer yerlerde su birikintileri varsa onların üzerine bakılarak yağmur yağıp yağmadığı anlaşılabilir, yani yağmur aslında yağıyordur ama net gözükmüyordur,sesi var kokusu var görüntüsü yoktur.işte tam olarak o durumun sorusudur.

oturmadığı mekanın tuvaletine girebilen insanlar

çok sıkışmışlardır.

drosophila

(bkz: tus)'ta 8o1. olup, ankara'da bir yer kazanandır, ayrıca orada mutlu olmayı ve artık tus defterini kapamayı umut edendir.

ben anlarım

'bu işte bir iş var sen doğal değilsin
biri girmiş aklına değişmişsin
sanki biraz evvel ağlamış gibisin
sen konuşmasan da
ben anlarım çünkü
en iyi ben tanırım seni'
diyen dinlenilesi multitap parçasıdır.Dinledikçe dinletir kendisini, yayılmasın istenilir, herkes bilmesin istenilir.Hatta sonra o kadar sevilir ki, bu sözleri sana söyleyen-yaşatan birine aşık bile olunabilir o kadar.*

hayal

kurulması güzel, kırılması fena olandır. sonu genellikle hüsran olandır, bıkmadan usanmadan kırıldıkça kurulandır.

çok iyi olduğu halde tutmayan şarkılar

sevdiği şarkıları kıskanıp, onları herkesin dilinde duymak istemeyen bünyeler için bulunmaz fırsattır.hala daha bilinmiyorken kıymet bilin lan.

aşk için her şeyden vazgeçen insan

bir süre sonra aşkı da ondan vazgeçtiğinde -ki kim ne derse desin er ya da geç bu illa olacaktır- elinde hiçbir şey kalmayacak olandır.

öyle bir geçer zaman ki

kusura bakmasınlar ama artık iyiden iyiye sıkmaya başlamıştır. Bir de ne o öyle mete jaleyle öpüşüyor ama inci hocayı düşünüyor, aylin muratla evli ama soner'i düşünüyor, berrin hakanla evli ama aslında ahmet'i düşünüyor.yuh yani herkes bir üçgen oluşturmuş gidiyor. Ayrıca osman'ın sahnelerini de daha fazla uzatmasınlar o kısım ayrı bir sıkıcı.

birine bağlanmak

hiç şaşmaz her zaman, hiç istemediğimiz zamanda gelir.

how i met your mother

7. sezon fena başlamamıştır ama şuna değinmeden geçemeyeceğim ki; robin'in saçları çok kötü olmuş bence. O kadar kötü ki her gördüğümde sanki ilk kez görmüş gibi 'saçların iğrenç' diyorum içimden refleks olarak.

sözlük yazarlarının ruh halleri

(bkz: tükenmişlik sendromu)

müziğin durduğunu fark etmemek

(bkz: dalgınlık)

az konuşan insan

bildiğin ketumdur.

mavi kelebekler

mavi kelebekler sadece artemis çiçeklerinde yaşarmış ve artemis çiçekleri de bosna'da sadece toplu mezarlarda açarmış. işte böylece, bu sayede bosna'daki toplu mezarlara ulaşılmış mavi kelebeklerin izinden..
ayrıca trt'de başlayacak yeni dizinin ismiymiş.Umarız adındaki bu ağırlığı unutmazlar da kaliteli bir şeyler izleriz(neyseki dizi özel kanallardan birinde değil de reyting uğruna saçma hallere sokulmaz böylece). Şimdilik fragmanı güzel gözüküyor, hiçbir şey olmazsa bile bosna-hersek'i görmek bile güzel.