bugün

danistay bassavcisi tansel colsan'in 27 mayis yorumu. gerci yorum yorumdur ama boyle bir yorumun bir hukukcudan gelmesi yine hukuk acisindan dusundurucudur...
işte demokrasi demokrasi diye çıldıran halkım askerin bu jestini unutmasın,en özgürlükçü anayasa 61 anayasasıdır ve bunu asker yapmıştır,80 döneminden çok farklı bir siyasi portre çiziyor asker burda.adnan menderes'in basına sansür uygulamalarına da derhal son vermiştir bu anayasa.
12 mart muhtırasının 27 mayıs ihtilalinin rövanşı olarak görüldüğü gerçeğini bilen, hatta deniz gezmiş ve arkadaşlarını idama götüren heyetin başkanı ali elverdi nin de 6 mayıs 1972 de deniz gezmiş, yusuf arslan ve hüseyin inan ın infazından sonra, ' 27 mayısta menderesle birlikte 3 kişi idam edildi, şimdi durum eşitlendi.' sözünü anımsayan bireyler açısından şaşılmayacak cümle.
12 eylül ve 12 martta askeriyeye demediğini bırakmayan solcu guruhun olay 27 mayısa gelince askerden büyüğü yok nidalarının bir benzeri. aman ne güzel sağa yapılan darbeye harika alkışlar. ama sıra 68 kuşağına yapılan darbeye ise vicdansız ordu demokrasi ortamını ortadan kaldırdı. şu güne kadar yapılan darbelerin hepsine karşıyım ve savunulacak yanını görmüyorum. muhakkak o dönemlerdeki insanların büyük hataları olmuştur ama insanları asarak herhangi bir sonuca ulaşmak imkansız.(imralıdaki hariç) bütün darbeler insan haklarına aykırıdır.
Domates sebze mi yoksa meyve midir? ve tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar? sorularına kesin cevap verilemediği sürece hep muallak da kalacak olan bir durumdur. Ayrıca ihtilal ya da devrim olması pek de bir şey farkettirmez zira sonunda kapitalist ilişkilere yelken açmış emperyalist tekellerce sömürülen bir ülkenin temelleri atılmıştır. Ben böyle devrimin taaaaa... anladın sen onu.
tamamen yanlıştır. çünkü ihtilal ve devrim kelimeleri aynı anlama gelir. hemen bakalım;

kaynağımız: tdk.

ihtilal: http://www.tdk.gov.tr/TR/...947CDE&Kelime=ihtilal

devrim: http://www.tdk.gov.tr/TR/...D947CDE&Kelime=devrim
Hayır bu hıyar değil patlıcandı demekle eşdeğer bir saptamadır.
devrim, üretim araçları üzerindeki köklü değişikliktir. yani anlaşılacağı üzere bu köklü değişimde bir altyapı vardır, bunun üstüne bir de kültürel değişim vardır, siyasal değişim vardır ama bunların hepsi üretima araçları üzerindeki köklü değişikliğin sonucudur.

27 mayıs'a gelirsek, ben böyle bir şey göremiyorum. herhalde 27 mayıs'ın ilk açıklamalarından biri olan "cento ve nato'ya bağlıyız." olduğunu görmek gerekiyor.
artık halktan alacağı oylarla iktidara gelemeyeceğini anlamış, demokrasi dışı yöntemlerden medet umarak sürekli darbe çığırtkanlığı yapan tek parti dönemi heveslisi demokrasi özürlü zihniyetteki zevatın, amerikanın kendisiyle can ciğerken ruslara göz kırptığı için harcanmasına izin verdiği 3 seçim üstüsüte ezici çoğunlukta oy almayı başarmış menderes iktidarının devrilip, chp'nin süngü kuvvetiyle iktidar yapılmasını övme ifadesidir.

ihtilalci kadroda yer alan türkeş ve ekibine sürekli küfredenler yine de darbeyi övmekten geri kalmazlar. * 27 mayıs'ta darbe yapanlar, 12 mart'ta komünistlerin jhazırladığı 9 mart darbesini bertaraf etmelerinin ardından tekrar darbe yapıp bu sefer chp'yi de ezince,* aynı kadronun devamı olan komutanlar 12 eylül'de 3. kez amerika'dan izinli bir darbeyle iktidara el koyup partilerini kapatınca kötülenmeyi haketmişlerdir tabi. *

bana dokunmayan darbe bin yaşasın beni iktidara taşısın zihniyetinin cevabı sandıktadır. sandık sonuçları da yüksek seçim kurulu web sayfasında. * *

bu zihniyetteki zevatın ülkenin önemli bürokratik koltuklarında oturuyor olması da ülkemizin demokrasi nktasındaki sıkıntılarının kaynaklarından biridir.
27 mayıs darbesinden nemalanan zihniyetin övgü ifadesidir. bu zihniyet ancak darbelerle iktidara gelmeye bel bağlayabilecek kadar halktan kopmuştur.
sanırım Alparslan Türkeşde devrimciydi diye düşündürmüştür.
turkiye cumhuriyetinde hukuk kurumun hangi zihniyetin elinde oldugunu gosteren cumle.

halkin oyuyla iktidara gelmis basbakani asmak mi devrim mi?

halkin sevdigi insanlari secimle yenemeyip direk kurallari degistirmek mi devrim?

turkiye cumhuriyeti eger bir hukuk develti ise bu bayan hakkinda derhal sorusturma acilmalidir.

hukuk kurumunun bu kadar alcaldigi dunyada baska bir yer var mi acaba?
bassavci'nin soyledigi su sozleri enteresan: "o donemde toplum tarafindan gorev verildi ve 27 mayis oldu ya da halk, menderes'in idamini coskuyla karsiladi".

sadece bu sozlerine bile bakinca bir kisim aydin gecinen ama kendi fildisi kulelerinin mahzeninden halka acilan pencereden kendi halkina nazar eden insanlarin icinde yasadiklari topluma ne kadar uzak ve her toplumsal olayi algi dunyalarinda ne kadar aksine degerlendirebileceklerini gormek insana huzun veriyor. menderes'in idamini coskuyla karsilayan ve oncesinde de 27 mayis'a onay veren halk, ne olmussa ihtilal sonrasindaki ilk secimde ap ve ytp'ye oylarin yarisini(%49) veriyor, darbecilerin hukumeti teslim etmek istedikleri chp'ye yani inonu'ye ise %37'sini...! yani 1957 secimlerininile gerisine dusuyor chp.

ama asil burada dikkat ceken husus, bir hukukcunu cikip adeta bir "yargiclar devleti"nin sozcusu gibi konusmasi. dunya degisti, turkiye degisti ama degismeyen belli kesimlerdeki ideolojik hatta militan cevreler. halkin iradesine,dolayisiyla demokrasiye inanmayan bu cevrelerin inandigi sey ne cumhuriyet, ne demokrasi ne de laiklik. istedikleri ve inandiklari dupeduz "burokratik oligarsi". ve bunu her firsatta, her zeminde farkli maskeler altinda dilleniriyorlar. bu maske bazen ataturk ilke ve devrimleri oluyor, bazen cumhuriyet, bazen laiklik, bazen baska bir sey. ama halk iradesi asla bir dayanak noktalari olmuyor, olamiyor.

oysa her seferinde hatta cok partili sisteme gecildiginden beri goruyorlar ki halk, darbeye yani kendi iradesini geri plana atan her siyasetciyi, partiyi disliyor, yerle bir ediyor. hala sicakligini koruyan 27 nisan genel kurmay bildirisi karsisinda chp'nin goster[eme]mis oldugu tutumun sonucu 22 temmuz secimlerinin neticeleri degil midir?
(bkz: hay agzini opeyim)
tansel çölaşan'ın halkın seçtiği bir başbakanın zorbaca indirildiği ve asıldığı bir darbeyi "devrim" olarak nitelenmesi, hukukçularımızın ne kadar hukuka bağlı olduğunu açıkça gösteriyor!
tesev'in hukukçular hakkındaki araştırmasında bazı hukukçular "konu devletin çıkarları olduğu zaman hukuk mukuk tanımam." diyordu, o aklıma geldi şimdi nedense...
devrimle ihtilal arasındaki kritik farkı anlayamayanların ileri sürdüğü saçma görüş.eğer 27 mayıs bir ihtilal değil de devrim olsaydı 1961 yılında kurulan ve dp'nin devamını sağlayan ap kısa bir süre içerisinde iktidar olabilecek kadar destek görebilir miydi?

1961 yılında yapılan seçimlerin ardından onca baskıya zorbalığa rağmen ap'nin aldığı oy oranını gören paşaların sabahlara kadar ihtilale meşruiyet kazandırmaya çalıştığını hiç kimse gözardı etmesin.bazen görmek istemediğiniz gerçek olandır...

(bkz: genelkurmayın ışıkları yanıyordu)
sonrasında 12 mart'a ve 12 eylül'e zemin hazırladığı için, neredeyse meşruiyet sağladığı için 27 mayıs devrim de olsa ihtilal de olsa memleketin anasını ağlatan süreci başlatmıştır. tabii burada adnan menderes'in idamı ne kadar insanlık dışıysa adnan menderes'in o dönem izlediği politika da o kadar demokrasi dışıdır.
aşırı solcular dışında ortalama, klasik bir solcunun katılacağı bir fikir. devrimcilik denen, adeta kutsanan kavram da bu ve buna benzer darbeler üzerine bina ediliyor. sakat bi durum. nasıl solculuk lan bu?
asker fetişisti postal yalayıcı sözüdür. bu lafı edecek şahsiyetle siyaset, ekonomi, yakın tarih vs. tartışmak yersizdir. en fazla seda sayan'ın sabah programını tartışacak kapasiteye sahiptir...
güncel Önemli Başlıklar