bugün
- sözlük kızından gelin olmaz8
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim15
- cumaya gidenlerin çok azalması22
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- vatandaşlık farkı alan otel19
- anın görüntüsü16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı21
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş8
entry'ler (10)
Bursada bir yapım şirketi. http://fikrimunasebet.net
Eşşek yükü ile alt metni olan film bence iyi kotarılmış. 2 saate yakın süre içinde devamlı kendini takip ettiren konular var. O yüzden sıkılmıyorsunuz. Normalde geri dönüşlerle anca anlatılabilecek ana konu (aile ile çocuk ilişkisi) sadece bir günde geçen filmde başarı bir şekilde aktarılıyor..
Jim Stark (James Dean) daha lise çağlarında ailesi ile pek bi sorunlu gençtir. bunun üzerine sürekli taşınmaları ve sosyal hayatının sıfır olması onu dış çevreye karşı bayağı bir asi , başı buyruk yapmıştır. kılıbık babasıyla ve caddar annesi ile devamlı kavga etmekte ve babasının acizliği onu yiyip bitirmektedir. sonuçta o da bir çocuktur ve babasının arkasında olmasına ihtiyacı vardır. bunun yanında yan komşuları kendini beğenmiş Judy (Natalie Wood) de ailesi ile sorunlar yaşamakta 16 yaşına bastığı için babası tarafından artık üstürublu olmaya zorlanmaktadır. He bir de eflatunumuz (Sal Mineo) vardır ki insanın yüreği acır. daha çok küçükken anne ve babasını kaybetmiş eflatunu kimse sallamaz. ancak jamienin okula gelmesi ve onunla konuşması ilk başta onu en iyi arkadaşı daha sonra hiç görmediği babası yerine koymasını sağlayacaktır. o kadar ki onu terk etti diye oraya buraya silahla dalacaktır. jamie de hep yapmak istediği iyi bir şeyi onu kurtarmak isteyerek sağlayacak , kendi babasından göremediği babalığı eflatuna yapacaktır..
film dediğim gibi iyi kotarılmış. renkli olması güzel. stüdyo dışında çekilmiş olması insana refahlık veriyor. James Dean hakkaten yakışıklı. o zamanların Brad Pitt i. ona bu kadar benzemesi hakikaten ilginç. sadece fiziği değil oyunculuğu da fazlasıyla onu çağrıştırıyor. son not olarak Jamie nin akşam olduğunda giydiği ve filmin yarısında üzerinden çıkarmadığı kırmızı ceketine ve Judy nin diri göğüslerine hasta oldum..
Jim Stark (James Dean) daha lise çağlarında ailesi ile pek bi sorunlu gençtir. bunun üzerine sürekli taşınmaları ve sosyal hayatının sıfır olması onu dış çevreye karşı bayağı bir asi , başı buyruk yapmıştır. kılıbık babasıyla ve caddar annesi ile devamlı kavga etmekte ve babasının acizliği onu yiyip bitirmektedir. sonuçta o da bir çocuktur ve babasının arkasında olmasına ihtiyacı vardır. bunun yanında yan komşuları kendini beğenmiş Judy (Natalie Wood) de ailesi ile sorunlar yaşamakta 16 yaşına bastığı için babası tarafından artık üstürublu olmaya zorlanmaktadır. He bir de eflatunumuz (Sal Mineo) vardır ki insanın yüreği acır. daha çok küçükken anne ve babasını kaybetmiş eflatunu kimse sallamaz. ancak jamienin okula gelmesi ve onunla konuşması ilk başta onu en iyi arkadaşı daha sonra hiç görmediği babası yerine koymasını sağlayacaktır. o kadar ki onu terk etti diye oraya buraya silahla dalacaktır. jamie de hep yapmak istediği iyi bir şeyi onu kurtarmak isteyerek sağlayacak , kendi babasından göremediği babalığı eflatuna yapacaktır..
film dediğim gibi iyi kotarılmış. renkli olması güzel. stüdyo dışında çekilmiş olması insana refahlık veriyor. James Dean hakkaten yakışıklı. o zamanların Brad Pitt i. ona bu kadar benzemesi hakikaten ilginç. sadece fiziği değil oyunculuğu da fazlasıyla onu çağrıştırıyor. son not olarak Jamie nin akşam olduğunda giydiği ve filmin yarısında üzerinden çıkarmadığı kırmızı ceketine ve Judy nin diri göğüslerine hasta oldum..
Sıkıcı , boğuk ve sorunlu bir akira kurosawa filmi. filmi izlerken fenalıklar geliyor insana.. Yarısında kapattım sonra dedim "lan o kadar insan beğendiyse (bkz: imdb top 250) bende mi bir sorun var ? açtım devamını izledim ama yok olmadı arkadaş. zorla değil ya..
Ayrıca Amerikalılar "The Magnificent Seven" adıyla 1960 yılında bunun yeniden çevrimini yapmışlardır..
Ayrıca Amerikalılar "The Magnificent Seven" adıyla 1960 yılında bunun yeniden çevrimini yapmışlardır..
Sıkıcı bir dialog sahnesi ile başlar film. Kahramanların tanıtımı ile. 2 saati aşkın bir süre şimdi nasıl geçecek diye düşündüğünüz anda birden film "Karen'in" geriye dönüşümlü anlatımı ile başlar..
Eve Harrington 24 yaşında taşradan gelmiş ve içinde inanılmaz bir tiyatro sevgisi taşıyan bir kızdır. Bu nedenle hayran olduğu Margo Channing' in bütün oyunlarını izlemiştir. sonunda bir şekilde onunla tanışmayı başarmış ve yanında asistanı olarak hayallerini gerçeğe çevirmiştir.
Zamanla alçakgönüllüğü ve yeteneği ile çevresindeki tüm tiyatro camiasını etkileyecek , Margo yu safdışı bırakacaktır. Ancak bu süreç içinde yaptıklarının pek de masum olmadığını zaman içinde görürüz.
Zamana göre aşırı alışılagelmedik yoğun şekildeki dialoğu ile biraz kendinden uzaklaştırıyor film ancak Margo yu canlandıran Bette Davis gözdolduran oyunculuğu ile kendini seyrettiyor. ayrıca çok ufak ve önemsiz bir rol olan Miss Casswell de Marilyn Monroe nun çekiciliğine şahit oluyoruz..
Eve Harrington 24 yaşında taşradan gelmiş ve içinde inanılmaz bir tiyatro sevgisi taşıyan bir kızdır. Bu nedenle hayran olduğu Margo Channing' in bütün oyunlarını izlemiştir. sonunda bir şekilde onunla tanışmayı başarmış ve yanında asistanı olarak hayallerini gerçeğe çevirmiştir.
Zamanla alçakgönüllüğü ve yeteneği ile çevresindeki tüm tiyatro camiasını etkileyecek , Margo yu safdışı bırakacaktır. Ancak bu süreç içinde yaptıklarının pek de masum olmadığını zaman içinde görürüz.
Zamana göre aşırı alışılagelmedik yoğun şekildeki dialoğu ile biraz kendinden uzaklaştırıyor film ancak Margo yu canlandıran Bette Davis gözdolduran oyunculuğu ile kendini seyrettiyor. ayrıca çok ufak ve önemsiz bir rol olan Miss Casswell de Marilyn Monroe nun çekiciliğine şahit oluyoruz..
Bir filmde bir insan bir oyuncuya aşık olabilir mi ? Onu gördüğü her sahnede kalbi "küt küt" atabilir mi ? Evet !! Konu Audrey Hepburn ise , onun güzelliği , gülümsemesi , zerafeti ise olur.. Hele bir de Roman Holiday filminde sık sık "Thank you!" demesi.. onu böyle uzatması falan !! ah ah bi daha de bi daha de * Günümüzde kalmadı böyle kadınlar !!
olanı olduğu gibi görmek için yapılan çok eski bir meditasyon yöntemi. Sn. S. N. Goenka ve onunn atadığı öğrencileri tarafından günümüzde dünyanın bir çok yerinde uygulanır. Yeni başlayanlara 10 günlük bir program uygulanır. Programda esas olarak nefesine konsantre olmak vardır. yaptığın her hareketi farkında olarak yaparsın. yemek yemek , yürümek vs.
Vipassana eğitimi almak ücretsizdir. sadece program bittikten sonra eğer faydasını görmüşseniz sizden sonra gelenlerinde bundan yararlanması için gönlünüzden ne koparsa verirsiniz çünkü sizinde 10 lük kalacak yeriniz ve yemeğiniz sizden önce gelen biri tarafından karşılanmıştır.
daha fazla bilgi için : http://www.tr.dhamma.org/art.htm
Vipassana eğitimi almak ücretsizdir. sadece program bittikten sonra eğer faydasını görmüşseniz sizden sonra gelenlerinde bundan yararlanması için gönlünüzden ne koparsa verirsiniz çünkü sizinde 10 lük kalacak yeriniz ve yemeğiniz sizden önce gelen biri tarafından karşılanmıştır.
daha fazla bilgi için : http://www.tr.dhamma.org/art.htm
dört sene önce herşey güzel giderken bir gece bacağımın ağrıması ile tanıştığım ve o tarihten beri beni bırakmayan illet.
ne yaparsanız yapın bu sizi bulur. ister güzel beslenin ister muthiş moralli olun. hiç bir şey işe yaramaz. gün be gün daha çok içe kapanırsınız. herkesin yaşamının sonunda tanıştığı ölümle siz daha çok çok genç iken tanışmışınızdır ve o sizin artık en yakınınızdır. kendi bedeniniz size ihanet ederken geride kalan hiç ama hiç kimse sizin acınızın melhemi olmaz. herkes üzülürmüş gibi yapar , yanınızda olmak istemiş gibidir ama hepsi safsatadır. kendinizden başka hiç kimse yoktur. olamaz. aranıza sanki gizliden bir duvar örülmüştür bütün sevdikleriniz , yaptıklarınız , tüm hayatınızla.. yaptığınız herşey çok çabuk rutinleşir. zamanınızın çok az kaldığını düşündüğünüz için herşeyi bir anda yapmak istersiniz ama hiç birşeyi yapamazsınız. çünkü tedavi sizi bitirmiştir. tam herşey bitti derken bir daha ve bir daha yatarsınız ameliyathane masalarına , kemotrapi merkezlerine.
yaşam ile ölüm arasındaki dengeyi bulmak ve hayatınızı yaşamak için çok zaman olduğunu düşünürsünüz hep. çünkü bu tür şeyler hep başkalarının başına gelir. ama işte bi gün sizi de bulur. bulduğu zaman sizinle bir güzel alay eder , gitmiş gibi davranır ama sizin hiç beklemediğiniz anda geri döner ve sizi küllerinizden yeniden yaptığınız hayatınızı kendi ellerinizle yıkmaya zorlar..
sonra belki bir şey olur ve siz hiç yokken mutlu olmuşsunuzdur. bu daha önce yaşanılmamış bir deneyimdir. yani herhangi bir sebep olmaksızın sadece orada o anda bulunduğunuz için. içinize hiç bilmediğiniz ama aslında hepte varlığını hissettiğiniz bir yerden yaşam dolar. bunu tüm hücrelerinizle hissedersiniz. kimse anlamaz size ne olduğunu çünkü onlar alışmışlardır bir neden uğruna mutlu olmaya. işte o zaman birden beddua ettiğiniz , neden ben diye sorguladığınız kanser size hiç açılmayan kapıları açmıştır. kimseye anlatamazsınız size ne olduğunu. o çok sevdiğiniz filmlerden , şarkılardan , kitaplardan çok daha yüksek bir yerde yaşamaya başlamışsınızdır.
ve başınıza gelen en kötü şey birden başınıza gelen en iyi şeye dönüşüverir...
ne yaparsanız yapın bu sizi bulur. ister güzel beslenin ister muthiş moralli olun. hiç bir şey işe yaramaz. gün be gün daha çok içe kapanırsınız. herkesin yaşamının sonunda tanıştığı ölümle siz daha çok çok genç iken tanışmışınızdır ve o sizin artık en yakınınızdır. kendi bedeniniz size ihanet ederken geride kalan hiç ama hiç kimse sizin acınızın melhemi olmaz. herkes üzülürmüş gibi yapar , yanınızda olmak istemiş gibidir ama hepsi safsatadır. kendinizden başka hiç kimse yoktur. olamaz. aranıza sanki gizliden bir duvar örülmüştür bütün sevdikleriniz , yaptıklarınız , tüm hayatınızla.. yaptığınız herşey çok çabuk rutinleşir. zamanınızın çok az kaldığını düşündüğünüz için herşeyi bir anda yapmak istersiniz ama hiç birşeyi yapamazsınız. çünkü tedavi sizi bitirmiştir. tam herşey bitti derken bir daha ve bir daha yatarsınız ameliyathane masalarına , kemotrapi merkezlerine.
yaşam ile ölüm arasındaki dengeyi bulmak ve hayatınızı yaşamak için çok zaman olduğunu düşünürsünüz hep. çünkü bu tür şeyler hep başkalarının başına gelir. ama işte bi gün sizi de bulur. bulduğu zaman sizinle bir güzel alay eder , gitmiş gibi davranır ama sizin hiç beklemediğiniz anda geri döner ve sizi küllerinizden yeniden yaptığınız hayatınızı kendi ellerinizle yıkmaya zorlar..
sonra belki bir şey olur ve siz hiç yokken mutlu olmuşsunuzdur. bu daha önce yaşanılmamış bir deneyimdir. yani herhangi bir sebep olmaksızın sadece orada o anda bulunduğunuz için. içinize hiç bilmediğiniz ama aslında hepte varlığını hissettiğiniz bir yerden yaşam dolar. bunu tüm hücrelerinizle hissedersiniz. kimse anlamaz size ne olduğunu çünkü onlar alışmışlardır bir neden uğruna mutlu olmaya. işte o zaman birden beddua ettiğiniz , neden ben diye sorguladığınız kanser size hiç açılmayan kapıları açmıştır. kimseye anlatamazsınız size ne olduğunu. o çok sevdiğiniz filmlerden , şarkılardan , kitaplardan çok daha yüksek bir yerde yaşamaya başlamışsınızdır.
ve başınıza gelen en kötü şey birden başınıza gelen en iyi şeye dönüşüverir...
ilkinden başlayıp hepsini teker teker internetten indirmeye başladığım listedir. şu sıralar 400 ler civarındayım. aslında film izlemeyi sevmem , hepsini de internette arayıp bulmak zor oluyor. çoğunun türkçe altyazısı bile yok.. neden indiriyorum peki ? yeşillik olsun..
dumansız hava sahası ile içiresi bomboş iken bahçede tıklım tıklım insanların olduğu , bir çoğunun içerde sıra beklediği , aynı zamanda alt katta 5YTL olan 70 lik biranın üst katta 6YTL olması ile şaşırtan mekan. Kasada duran afgan abinin kızı Sevde de gençtir , hoştur , güzeldir. Severek izliyoruz..
Lost 5. sezonun bitimiyle artık boyut değiştirmiştir. Bundan sonrası asla eskisi gibi olmayacaktır. taa en başından 10 larca gizemin yanı sıra her geçen bölümde yeni bir gizem , yeni bir merak girerken hayatımıza artık en son trendimiz şu jacob meselesi.
--spoiler--
kanımca jacob un başkataki siyahlı amcayla konuşması sonra öldürülmesi yahudiliğe bir gönderme olabilir. hikaye şu :
adı sonradan israil (Tanrıyla güreşen anlamına gelir) olacak olan yakub peygamber israiloğullarının soyunu başlayacak olan ishak (izaac) peygamberin oğludur. ishak peygamberde ibrahimin allaha kurban edeceği oğludur. nitekim ishak peygamberin iki oğlu yakub ve esau babalarının ölümü ardından birbirlerine düşmam olur ve esau yakubu öldürmek ister. 72 dil konuşabilen ve dokumayla ilgilenen yakub bunun üzerine mısıra göç eder. Kenan ülkesine gelince (bugünkü israil toprakları) burada 12 oğlunun en küçüğü olan ve en sevdiği kasır karısı Rahel (Rachel) dan oğlu bünyamin (Benjamin) dünyaya gelir.
--spoiler--
isimler ve olaylar sizi de tanıdık geliyorsa belki 6. sezonda neler olacağını şu yakub peygamberin hayatını biraz araştırarak bulabiliriz.
--spoiler--
kanımca jacob un başkataki siyahlı amcayla konuşması sonra öldürülmesi yahudiliğe bir gönderme olabilir. hikaye şu :
adı sonradan israil (Tanrıyla güreşen anlamına gelir) olacak olan yakub peygamber israiloğullarının soyunu başlayacak olan ishak (izaac) peygamberin oğludur. ishak peygamberde ibrahimin allaha kurban edeceği oğludur. nitekim ishak peygamberin iki oğlu yakub ve esau babalarının ölümü ardından birbirlerine düşmam olur ve esau yakubu öldürmek ister. 72 dil konuşabilen ve dokumayla ilgilenen yakub bunun üzerine mısıra göç eder. Kenan ülkesine gelince (bugünkü israil toprakları) burada 12 oğlunun en küçüğü olan ve en sevdiği kasır karısı Rahel (Rachel) dan oğlu bünyamin (Benjamin) dünyaya gelir.
--spoiler--
isimler ve olaylar sizi de tanıdık geliyorsa belki 6. sezonda neler olacağını şu yakub peygamberin hayatını biraz araştırarak bulabiliriz.