bugün

mahalle

iş bu yazı, 20-25 seve evvelki mahallem üzerinden, benzerlerinin tarifini yapmaya çalışmak maksadıyla uludağ sözlük için kaleme alınmıştır.

Mahalle, Belediyeler için farklı anlam taşısa da bizler için her zaman evimizin olduğu sokak anlamını taşıyan yerleşim birimidir.

Bugün büyük şehirlerde betonların arasına sıkışmış hayatlarımızın en saf duygularla hatırladığı mahallelerimiz, elbette biraz da çocukluğumuzla ilişkisinden her zaman güzel bir hatıradır.

Efendim bizim mahallemizde evvela şehrin ve hatta mahallenin yerlileri otururdu. Bugün hayretle farkına vardım ki oturanlar birbirlerinin bir iki nesil öncelerinin de komşularıydı. Dolayısıyla mahalle içine çok açık ve rahat, dışına çok kapalı ve sert bir yapıdaydı.

Mahallede sakinlerin bir sosyal statüsü de vardı ama bu statü kişiler arasında bir uçurum yaratmıyordu. Genel olarak bakacak olursak sırasıyla en üst gruptan aşağıya doğru şöyleydi denilebilir:

mahallenin delisi
mahallenin çocukları
mahalle muhtarı (bizim mahallenin muhtarı bizim sokakta oturduğundan listeye dahil edilmiştir.)
dul, yaşlı ve yetimler
hacemmi ve hacanne sıfatı taşıyanlar
mahallenin gençleri

gibi sınıflara ayrılırdı mahalle. bunun haricinde köklü aileye sahip olmak, eskiden beri orada ikamet etmek de ayrıcalıktı.

Yukarıda saydıklarım mahallenin yerlileri idi. bunlardan başka, mahalle yerlisini tanıyan ve mahalleli tarafından tanınan düzenli ziyaretçileri de vardı mahallemizin. onları da sayalım bir çırpıda;

sütçü
çöpçü
almancı
şehrin ünlü delileri

bu kişilerin belirli kısmı gerçek ismiyle anılmaz, genel ifade ile hitap edilir, bir kısmı ise lakabıyla anılırdı. bizim mahallenin yakınlarında iki bakkal vardı mesela, kör ömer amca, kambur ahmet amca. onun haricinde şaziye teyzeye herkes ebe hanım diye hitap ederdi, muhtar amcanın gerçek adını hiç duymadım...

mahallenin türlü çeşit mekanları vardı. bir mahalle camisi vardır muhakkak. o cami de muhakkak çenededir. (çene, iç anadoluda köşe manasında da kullanılır)Ayrıca yine hemen hemen her mahallenin çeşmesi vardır. o da genelde 3-4 mahallenin birleşme noktalarında olurdu. Uzun süre boş kalan arsalar çocuklar için futbol sahasına dönüşürdü. ayrıca mahalle kahvesi, mahalle bakkalı, muhtarlık vb. yerler mahallenin mekanlarındandı.

mahalle yaşantısı her açıdan küçükleri de büyükleri de iç içe kılardı ki bugün özlemle andığımız yanı bu olsa gerek. evinde bırakın bilgisayarı, televizyon olmayan çocukların, paylaşmaya, birlikte olmaya ve hatta kavga etmeye dahi ne kadar muhtaç olduklarını bugünün çocukları belki anlayamaz.

bununla birlikte, mevsimine göre yapılması gereken bazı önemli işleri, tek başına ailenin sorumlu ferdinin yapmasının imkakansız olduğu günler de yok değildi. kışa hazırlık yapılırken, hacennenin aldığı odun kömürü elbette ki biz taşırdık. her seferde küçücük kucağımızda bir odun, bir sefer daha, bir odun...

bütün kış yetecek salçayı, bulguru, peyniri, patatesi hazırlamak da kolay değildi. geniş bir bahçeye büyük kara kazanlar kurulur, gönül rızasıyla oluşturulan sıraya göre bir iki hafta içinde el birliğiyle mahallenin kışlık hazırlığı tamamlanırdı.

mahalle ortamında büyüyen çocuk için oynayacak oyunlar çoktu, yeter ki sokağa çıksın, yaşıtlarını bulsun... mevsimine göre kızak kaymak, bilyeli sürmek, cıncık (bilye) oynamak, topaç çevirmek, gazoz kapağı, kar topu, çember çevirme, fişek, uzun eşşek vb. oyunlar oynanırdı mahallede.