bugün

entry'ler (5)

adana demirspor ankara ekspresi

dışardan dayatılan ilkelerle değil kendi doğruları ve yanlışlarıyla hareket etmeye meyletmiş bir oluşumdur. Ankara'dan özgür bir ses verebilmek için kurulmuştur. 1 mayıs'a katılımasıyla, anti-endüstriyel futbol taraftarlığı başlığında diğer renklerden taraftar gruplarıyla omuza omuza vermesiyle ve işçi eylemlerine aktif desteğiyle dikkat çeker. Futbola ve hayata dair bakışlarını www. ankaraekspresi.com adlı blogdan takip edebilirsiniz. Bu yılki kongre sürecinde, "eski-yeni" yönetime eleştirel tavır alabilmiş bildiğim tek oluşumdur. Kongreden hemen sonra yayınlanan bildiri: (bkz: http://www.ankaraekspresi.com/?p=637)

avrupa filmleri festivali

dün akşam saatlerinde ankara büyülü fenerde bilet sırasındaki izlenimlerim: gişede yorgunluktan bayılacak ama yine de kibar ve güleryüzlü olmaya çalışan kadının karşısında sinefil havalarında bir ablanin şahsında, tüm bir orta sınıf solcu kategorisinin içindeki tüketim canavarı hortlayıverdi. teyzemin coşkusu "yes", "yes" nidalarıyla, evet hadi şimdi de perşembeye geçelim itici şirinlikleriyle dalga dalga yayılırken, kızdaki bıkkınlığını örtme çabası da had safhaya ulaşıyordu. zaten hepimiz bu anı beklememiş miydik, işte sonunda araba, ayakkabı muhabbeti yapan arkadaşlarımızdakine benzer, doya doya bir alışveriş sefası, hem de bağımsız sinemanın güncel ve klasik örnekleriyle, "muhalif" duruşumuza halel getirmeden. demek 150 lira ayırdın da yalnızca 80 lira tuttu ablacım, aman ne güzel. izinlerini de festivale göre ayarlıyorsun demek, fedakarlığın gözlerimi doldurdu be ablam, hadi nolur devam et, bitsin bu sezercik filminde şeker alan çocuklarınkine benzer coşku ve mutluluk. tatlı mı? güzel mi? belki ilk ortak filmimizden çıkarken sorarım sana.

demokratikleşme ve başörtüsü

üniversite ya da kamu kurumları için, böyle bir kural koymanın kendisi siyaseti ikincil bir doğulu-batılı/ halk- elitler ikiliğine sıkıştırmanın yollarından biri oldu. sürekli sağ partilerin değirmenine su taşımaktan da başka bir işe yaramadı. özellikle gerçekten laik bir devlet kurmanın hiç bir zaman bu "güya cumhuriyetçi" aydın ve politikacıların işine gelmediği düşünüldüğünde. Gelelim Akp'li devletlulara, onlar ise hala berkin elvan uyandı mı sorusuna, türbanlı kardeşlerimizin üniversiteye girmediğini biliyoruz diyecek kadar, şaşkın ve panik durumdalar http://www.odatv.com/vid_video.php?id=8CAA2 Aynı insanlar, öğrenci evleri ya da alkol gibi mevzularda kültürümüz, ahlakımız diye dayatmacı bir üsluba balıklama atlayacak kadar da dayatmacılar. iki cenahtan da özgürlükçü ve halkçı bir atılım gelmeyeceğini göstermesi itibariyle de çözücü ve evet bir anlamda daha işlevseldirler. bakalım bu türbanlı kardeşleriniz güvencesiz, insanlık dışı yaşama koşullarına baş kaldırırsa ne yapacaksınız? Tekel direnişinde ya da gezi'de olduğu gibi muhalif saflarda yer aldıklarında ne yapacaksınız? kemalistler 1930'larda, son moda ideolojik dürtülerle tek tip insan yetiştirmeye çalıştılar. peki bunun islami versiyonunu bugün yaptığını zannedecek kadar zafer sarhoşu bu arkadaslar, bunun ters tepmeye mahkum olduğunu görebilecek mi bakalım.

şahan gökbakar ın türk mizahını geriletmesi

gerinin ya da ilerinin ölçütü nedir diye sordurtan yargıdır. Kaba sabalık, küfür ya da müstehcenlik ise mesele, bunlar zaten halk kültürünün ve mizahının, yani bazı sözlük yazarlarına göre mal kafaların gündelik hayatlarının bir parçasıdır. zeka ya da kelime oyunu kim için ve ne zaman iyi mizahı temsil eder? "gezi"deki yüksek mizah kabiliyeti hepimizin kabul ettiği bir olgu. ama bunun karşılığı belli bir yaş grubu ve sınıf-kategori için anlamlı olmuştur. Bu da bir gerçek. velhasıl bir tür mizahı bayağı ve geri bulmanın kendisi de bir sınıfsal işaretleme mekanizması olarak iş görür, hali hazırda görüyor da.

gençlerbirliği taraftarı

bugünkü 3-2'lik trabzon galibiyetiyle kendini aşan taraftar grubudur. muhalif ve centilmen duruşlarının yanına, "saldır gençlerbirliği" diyerek takımına verdiği büyük desteği eklemeyi bilmiş, tribünde bulunanlar da dahil herkesi şaşırtmışlardır. ilerleyen günlerde besteleriyle, pankartlarıyla daha da çok konusulacak gibi duruyorlar.