Ülkemizin önemli bir sanatçısıdır, çok severim kendisini.
Lakin arkadaşlar ben saatlerdir bir şeyi düşünmekten perişan oldum, burda bir bilen vardır belki diye soruyorum:
Ben 2011-2012 yılları arasında bir müzik kanalında siyahi bir adamın şarkısını dinledim, müziği birebir tarkanın bir şarkısının müziğiydi, klibinde sadece portreden yüzü vardı ve şarkıyı söylüyordu siyahi abimiz. Şimdi müziğin orijinali yabancının mıydı tarkanın mıydı bilmiyorum. Şarkıyı hatırlamak için yırtındım, tüm albümlere baktım, sanki ‘unutmamalı’ şarkısı ağır basıyor ama %100 Emin değilim. Bir tek ben dinlemiş olamam arkadaşlar , Allah rizası için yardım edin lütfen *
Bir de Gipsy Kings - No Volvere değil aradığım, bu şarkıyı siyahi bir şarkıcı söylüyordu.
Kimse bulamazsa Tarkan ulaş bana adamım *

Bakıyorum hep kızartılarak yeniyor. aynı yağın içinde kızarmış ürünün ne yararı ne proteini kalır?
Bence, ya haşlaması yapılmalı ya da çiğ tüketilmeli.

Bu tiplerin çoğu çalışmayan , üretime katkısı olmayan, hak ve hürriyetlerini bilmeyen, okumamış, cahil, dedikoduyla beslenen, genelde uçkur düşünen, ‘yemeğğh pastırmağğ’ derken , bir yandan köydeki arsaların kavgasını yapan tiplerdir.
Sen de kuru fasulye tüketme, soğan olmuş 30 TL , yemeklerine soğan ekleme. Ben soğan yemem bu yüzden sen de yeme amq. Ben alamıyorum sen de alma amq.
Hangi çocuğun hakkına giriyorsanız hesabını verin.

6. Nesil ordinaryüsumu kelepir satarım ben öyleyse (ne dedi? Deyyus mu dedi? )

Ne kadar iman= o kadar iban
Artık son olaylardan sonra, hastane yatağından dışarıyı buğulu gözlerle izleyen nihal gibi bakıyorum, inanın yatıyorum ve öyle camdan dışarı bakıyorum.

'Ata' nız olduğunu bir gün seve seve anlayacaksınız o insanın! Eğer ki atam değil diyorsan terörist kılıklı adam, yargılanacaksın eninde sonunda! Ama anlayacaksın!
Ne bugün ne de o gün sen gibi arap sevicisi ya da terörist kılıklı insana gerek duymadı bu türk vatanı.. şimdi neyi savunuyorsan yallah o topraklara git.

Yeni dizi. Şunu söyleyebilirim ki bu dizi (bkz: the gotfather) filminin tam bir çakması... öyle masumca izlerken bir karakterin manavdan portakal alması ve ardından bir karakterin ölmesiyle gözlerim faltaşı gibi açıldı! Kült filmimizde de tahmin edebileceğiniz gibi her ölümden önce bir sahnede portakal gösterilir! Evin içindeki kalabalığı, aras bulut iğnemli'nin, geleceğin Al Pacino' su olması.. baba Marlon Brando' nun uyuşturucu işine girmek istememesi.. Al Paçino' nun aileden habersiz uzak bir diyarda evlenmesi gibi, Aras Bulut iğnemli' nin de evliliği... her şey ama her şey aynı!
Şayet bu yamakasi dediğiniz şeyin uyarlamasıysa, o yapım tamamiyle the gotfather' ın uyarlaması arkadaşlar.
Bazen diyorum ki, 'tanrım delireceğim! Bunu bir tek ben görüyor olamam!'

Bugün dinleyip Soma' da ölen şehitlerimiz için ağladığım şarkı.. Henüz gencecik bedenler, hiç güneşte yanmadan, aşkı tadamadan, onu saramadan.. Şimdi ölmek istemezken.. Taze meyve tatları diye bir olgu var ölüler için, yaşarken kıymeti anlaşılamayan..'Hadi al götür beni, hala benimmişler gibi, evime yurduma..'

Biraz önce bir adamın çıkıp işkembesini salladığı, böyle bildiğin seyircilere doğru.. Daha neler göreceğiz bakalım.. Hoş, hızır reis' ten sonra kör olduk ama..

Alptuğ pilgir' e haksızlık yapılan yarışma programı. Mükemmel sesin ağırbaşlılığınla birleşince, senin o ' dönecekler mi acaba?' bakışın beni üzdü. Senin sesini 4 kişi belirleyecek değil.. Müziğe lütfen devam..

yekpare kaşlı bosingwa' nın şaşkın sevinci yüzünden kupa sevinçlerini daha fazla izleyemedim.. yoksa reklam mı girmişti?

yarın tekrar içinde olacağım hayat çeşidi. hayatın kendisi değil kesinlikle bir çeşididir. üniversiteyi bitirdiğimden beri baktımda 720 gün civarı çalışmışım ve hiç bir gün adapte olamamışım. hep şunu düşündüm iş hayatıyla ilgili, 'alışmak zorunda değilim ki!' bir rahatlama, bir huzur getiriyor bu cümle, herkese tavsiye ederim. üniversitenin rahatlığını görmüş bir insan iş hayatına zor adapte olur, ben artık vazgeçtim mesela...

kapitalist düzenin kollarına kendimi atmadan önce etrafa bakınıyorum, sanki son saatlerim yaşamdaki, kitap okuyayım diyorum, 'yarına kadar bu kitap bitmez ki' diyorum. yağlı boya yapayım diyorum, bitmeyen tablom iş yerinde aklımda kalır diye başlayamıyorum.. bi depresif hal, bi bilinmezlik.

iş hayatı, geri dönüşü olmayan ama kendinize - yeterince paranız ve cesaretiz varsa- yeni yollar açabileceğiniz bir hayattır. yeni yoldan kasıtım 'hayalinizdeki hayata giden yol' dur.

takdir ettiğim.

medya kralı'nda telefona bağlanan 55 yaşlarında bir kadın vardı, bugün. 'okan seni çok seviyorum, 15 kutu ilaç kullanırken, sen haftanın 5 günü program yapıyorsun diye ilaç sayısı 5'e düştü' diyor. (bkz: ilaç problemi) 'okan söz ver gelecek sezonda 5 gün yapacaksın, çok seviyorum da çok seviyorum, biri evlenme teklifi etti, kabul etmedim, seni sevmiyormuş, senin gibi zeki adam nasıl sevilmezmiş!'...

anlaşılanlar; yalnız yaşıyor, psikoloğa gitmesi an meselesi, gidememesi memleket meselesi, takıntılı bir insan. tedaviye ihtiyacı var...

şimdi bu kadın başka bir ünlüyü bu denli sevse, telefon açıp aynı şeyleri söylese, o ünlü kişisi bunun üzerinden prim yapmaya çalışır, lafını uzattırır, hatta 'seninle tanışacağım!' der, hastalığına hastalık, takıntılarına takıntı ekler, onun egosu şişer, kadın gittikçe yalnızlaşır.. önemseyen kim ki?

okan bayülgen telefonu yüzüne kapattırdı. yapılabilecek en iyi hareket. belki biraz nefret eder de, şu hastalığı biraz hafifler, onun normal bir insan olduğunu anlar, her gece bu saatlerde uyumaz, sosyal hayata karışır... tebrik ederim okan bayülgen.

(bkz: mauritius)

dağlara tepelere haykırdım, bir de buraya haykırmak istiyorum! hiç iyi değilim hiç!

bugün yabancı komşumuz bize süpriz olarak yemek yaptı, ama ne yemek! pilavın üzerine ,tavuk, soğan, kişniş ekleyip hepsinin üzerine yumurta kırdı. evet, doğru okudunuz, pilavın üzerine yumurta kırdı ve ayıp olmasın diye yemek zorunda kaldım... kişnişten nefret ettiğimi unuttum sözlük. bu baharatın kötü kokusuna mı yanayım, soğanlı yumurtalı pilav yediğime mi? el insaf... bir dahakine üzerine bal da dökmesini isteyeceğim, isteyeceğim ki, sürünmeyeyim, direk öleyim, altın vuruş hesabı...

yokuşları, kültür parkı, teleferiği, telesiyeji, sokakta satılan ballı ballıları, leblebi tozu, camiileri, evliyaları, tarihi, taşı, toprağı, kokusu..

ama bence en önemlisi tahanlı pidesi...

başlık: facebook
entry: güzel site.

başlık: elmalı turta
entry: muhteşem lezzet.

başlık: evde klimanın bulunduğu oda
entry: kutsal odadır.

başlık: karımı ortağımla paylaştım
entry: kendini delete et!

başlık: sevgilisi futbol sevmeyen futbol düşkünü kız
entry: tapınalası insan modeli (tapınalası nedir? tapılası yazar)

başlık: facebook
entry: aynı anda birden fazla konuşma kutucuğu açık kalabiliyor (hebele hübele, kusura bakma)

başlık: kızının adını osmaniye koyan ebeveyn
entry: erkek çocuk bekleyen ebeveynin, kız çocuğu olunca koydukları isimdir (osmaniye'den yola çıkılarak 'ebeveynin gafleti' üzerinde durulmuştur bu başlıkta yazar arkadaşım.. hedef ebeveyn, bırak ismin tanımını)

kısacası; güzeldir, iyidir, hoştur, ... dediğimdir, gibi cevaplar uludağ sözlüğü oluşturur. buralarda en kolayı, '...nın özeti' gibi başlıklara cevap verebilmektir.

bu satırlarımı kenan ışık'ın okumasını isterdim..

bildiğiniz üzere daha önceki bir programında Saint Joseph son sınıfta okuyan ceylan adında bir yarışmacı 125 bin kazanmıştı ve yaşının 18 olmasından dolayı geldiği nokta alkışlanmıştı. genç kız gerçekten akıllıydı, başardı. fakat bugün bile bir yarışmacıya, 'ceylan gözü kara yarıştı, özgüvenli yarıştı' derken şunları düşünüyor mu? :
-bu kız özel bir okulda iyi şartlarda okutuluyor,
-bu kızın, ailesinin, oradan kazanılacak paraya pula ihtiyacı yok, eğer çok olsaydı emin olmadığı soruya asla cevap veremezdi, bungee jumping yapar gibi yarıştı resmen.. kenan ışık kızı epey iteledi, yüreklendirdi, yarışma programının süksesi için midir bilmem iyice pohpohlandı.. ve yeni fenomen yaratıldı..

kenan bey, bu ülkede 'nevruz' adında bir kız yaşıyordu, belki duymuşsunuzdur.. bu kız yıllarca temizlik firmasında çalışmış, ailesine ev alabilmek için para biriktirmiş, hatta yokluktan işe giderken dolmuşa bile binemeyen bir insandı. 50 bin biriktirdi, ev almak için parasını bankadan çekti, parası elinden alındı, boğazı telle boğuldu, eski bir mezara gömüldü..

burası türkiye, bir yanda pamuklar içinde yetişen, okuyan bir genç kız, diğer yanda ailesi için çalışıp çabalayıp sonunda emeği karşılığı öldürülen genç kız.. biri yere göğe sığdırılamadı, diğeri topraklara..

ne sunuyorlar tv'de önümüze, ne yediriyorlar, neyi alkışlatıyorlar, neyi dilimize doluyorlar, nelere şaşırıyoruz, nelere kayıtsız kalıyoruz..

'ne alaka şimdi?' diyen vardır belki.. peki nelerle alakadarız sizce?

hande yener şarkısına başlayacaktır, şarkının girişinde yerde dansçılarıyla kıvrım kıvrım kıvrılırken, annemden yorum gelir :
'' bok içinde kurt gibi, ne yapıyor onlar?''

eskiye özlemi hatırlatan, onu sesiyle alıp götüren, mükemmel şarkıları olan 'eski' şarkıcı.
'sanki tanıyorum bu sesi, bu şarkıyı, ama doğmadan hemen önce, 60 lı yıllardan'..