bugün

entry'ler (96)

inşaat

2 inşaat işçisinin yanlışlıkla görmemeleri geren gereken bir olayı görmeleri ve sonunda işlerin kontrolden çıkmasını anlatan film.

27

ben bu yaşta bir bokluk olduğuna eminim. bilim insanlarını bu yaşı incelemeye davet ediyorum.

duygu öztemir

oturduğu apartmanın terasında düşerek hayatını kaybeden üniversite öğrencisi. 27 yaşındaymış.

ölüm adildir

obcekşın, obcekşın, obcekşın. itirazım var sayın hakim bey. şurdan başlayıp kısaca bitirebilirim gibi geliyor. ölüm hayatın sonudur efendim. hayatın bir elamanıdır ve hayat olmadan anlam ifade etmeyen bir terimdir. tabiki boşuna dememişler her canlı ölümü tadacektır diye. tamam eyvallah her canlı ölümü tadacaktır ama bu onun adil olduğunu göstermez. evet ölüm kesindir her canlının başına gelecektir ama adil değildir. çünkü ölüm aslında bir zamandır ve hayatın bir parçasıdır. hayat ise adil değildir efendim. bu sebeple ölümde adil olamaz. fazla derinlere inmeden burada bitireyim en iyisi.

türkiye de emo akımının aldığı ağır darbe

evet efendim akşam üstü yedi de başlayan o nitelikli haber kuşağını az biraz takip eden her arkadaşın bileceği bir vakanın türkiye emo akımına çok zarar vereceğini düşünüyorum. vakayı bilmeyenler için biraz değinmem gerekirse iki küçük kız evden kaçıyor ve bir hafta kendilerinden haber alınamıyor. tabiki aileleri çok telaşlanıyor ve ortalık karışıyor ama sonunda kızlar izmirde bulunuyor. bu dün akşama kadar bildiklerimdi. bugün nitelikli türk medyası kızların emocu olduklarını söyleyerek ''emo nedir?, nasıl giyinirler? nasıl bir müzik dinler ve nerelerde takılırlar?'' sorularının cevabını aradı yine çok nitelikli bir şekilde. bu haberlerin devamı daha çok gelecek ve emocu arkadaşlar bu konuda çok baskı altında kalacak gibi gözüküyor. tabiki biz bir gençlik akımının sorgulandığı ve münferit olaylarla koca bir akımın suçlandığı bu tarz haberlere aşinayız di mi efendim? evet tabiki aşinayız. bundan yıllar yıllar evel yaşanan satanist vakası var. hatırlayın, bir kuşak bu olaydan çok çekmişti. rock akımı bütün alt dalları ile bu olaydan zarar görmüştü. o olaydan sonra artık her uzun saçlı küpeli gence kedi katili olarak bakılıyordu. hala da bu ısıtılıp ısıtılıp haber yapılan bir haberdir o.
neyse efendim, benim için burada asıl önemli konu koskoca bir endüstrinin bundan zarar görecek oluşudur. şu ekonomik kriz ortamında hiçte ihtiyaç duymadığımız bir zarar bu. efendim şimdi o kareli dar paça pantolon üreticisi ne hale gelecek düşünebiliyor musunuz? ya o bez ayakkabıları türkiyede satanları ve imitasyonlarını yapan o insanlar ne yapacak? ya berberler efendim onların bundan zarar görmeyeceğini kim söyleyebilir? tabiki berberlerin etkileneceği gibi saç boyası, spreyi, jolesi satışlarındaki düşüş ve bunun endüstiriye yansıması da birçok insanı etkilecek.
aslında buraya kadar olan kelamımın bir nedeni var. türkiyede emo akımının aldığı ağır darbenin hesabını kim verecek asıl problem bu. bence bu kızlar bunun hesabını ödemeli emocu arkdaşlar. olay daha vahim durumlara gitmeden, bu kızları kimse örnek almadan, endüstiriyi korumak, borsaya güven aşılamak için bu kızlardan bunun hesabı sorulmalı. artık olay size düşüyor emocu arkadaşlar elinizi taşın altına sokun ve hem endüstüriyi hemde kendi onurunuz için olayı mahkemeye intikal ettirin.isminizi temize çıkarın ve kızların sizin bünyenizde artık yer almadığını bütün dünyaya duyurun. en azındsan isminizi lekelemekten dolayı manevi bir tazminat davası açın ve sembolik bir tanzimat ödemelerini sağlayın o kızların. sonra şeffaflık sağlayarak ortamda güven ortamı oluşturun. en azından kadıköy ve taksimdeki tesislerinizi basına açın. akımınızı temize çıkarmalısınız arkadaşlar. borsanın ve bütün emocuların buna ihtiyacı var.

gökhan zan

(bkz: alan memnun veren memnun)

24 mayıs 2009 beşiktaş galatasaray maçı

maçtan önce, maç sırasında ve maçtan sonra yaşadıklarımla hiçbir zaman unutamayacağım, belki de stadımızın bu hali ile beşiktaşı son kez izlediğimiz derbi.

istanblue

hakkında yazılanları okuduğumda kendimden şüphe etmeme neden olan votka. efendim ben bu votkayı bundan sanırsam 2 yıl evvel denemiş ve bir daha ağzıma değdirmeyeceğimi söyleyerek kapağını kapamıştım. neredeyse votka ile olan o güzel ilişkimi zedeleyecek olan bu marka eğer son 2 senede değişmediyse içilmemesi gereken votkalar listesinde tek başına durmayı hak etmektedir. ama siz saygı değer yazarların hatırına ben bu votkaya bir şans daha vermeyi düşünmeye başladım. hadi hayırlısı.

emre kongar

mehmet barlas: ne alakası var. şimdi carla bruni güzel olduğu için fransa'nın dış ilişkileri değişti mi?
emre kongar: evet sertleşti.
siyasi düşüncelerine pek katılmasamda parlak bir zekaya sahip olduğunu düşündüğüm bilim adamı.

gone baby gone

(bkz: hayırlısıyla ikinci film ne zaman geliyor)

ahmet çakar

dün eski abd başkanı bill clinton'a ''saksafoncu clinton'' diyen ve kanepeden düşmeme neden olan televizyon fenomeni.

ekmek ye serdar

serdar özkan'ın ikili mücadeleleri kazanması için yazdığım reçete. kısa, net ve basit. ekmek ye serdar.

serdar özkan

hiçbir ikili mücadeyi kazanamayan futbolcu.
(bkz: ekmek ye serdar)

cem yılmaz

değiştirmeye çalışmıyor, olanı yaşıyor, kurallara uyuyor ve dahası bu hayatından da çok memnun gözüküyor. niye memnun olmasın zaten? parası var, saygı görüyor, filmler yapıyor, güzel bir çevresi var, normal şartlarda olamayacağı kızlarla sevgili oluyor... felan filan. kısacası adamda güç var. imrenilen bir hayat yaşıyor. eskiler böylelerine hep kızıyor biz eleştirirdik, şunu yapardık, bunu yapardık felan diyorlar. ama durumlar artık çok farklı. zaten onlarda şuan genç olsalar cem yılmazdan çok farklı hareket etmezlerdi. galiba biraz kıskançlıktan hatayı yanlış yerde arıyoruz. oyuncuya değil oyuna kızmalıyız.

zurna

hatay'a özgü bir dürüm çeşiti

uç kırmaya başlayan rotring kalem

lise yıllarımda başıma çok sık gelen olay. kalem çevirirken(ki bunda çok iyiyimdir) yere düşürmekten ya da sıkıntıdan kalemin ağzını ısrımaktan olurdu. neyse ki üniversiteye geçince kalemle işimde bitti. artık normal kaleme geçtim. 2 aklem 1 kalem traş ile bir sene çok rahat geçiyor.

friedrich wilhelm nietzsche

otobüste bir kız geçenlerde onu okuyordu. güzelce de bir kızdı. sonra onu fortlamaya çalışan bir eleman arkasına durdu. kız yer değiştirdi eleman bu sefer yine dibine kadar girdi. kız tabiki kitabı hemen çantasına koydu savunmaya çekildi. hayvanlar aleminde önce kendini koruyacaksın bunu herkes bilir. kız da bunu yaptı anlayacağınız. şimdi beyler bayanlar mesaj bölümüme geldik. memlekette kimse kültürle sanatla ilgilenmiyor, onu ikinci plana atıyor derler. işte nedeni çok açık değil mi? insanlar ilk önce hayatlarını sürdürmeyi hedeflerler, hayatın içini doldurmaya çalışmazlar. hele bunu kültürle sanatla yapmayı en son tercih olarak görürler doğal olarak. bizim memlekette nietzsche okumak istesen bile önce götünü kurtarmalısın. bu memlekette önce karnını doyuracak işi bulmalısın. bunları garantilemeden nietzsche okuyamazsın. bu sebebten akıllı adamlar tıp okur, mühendilik okur. kızın sonunu merak edenler için hemen söyliyim kız yakında oturuyomuş, birkaç durak sonra indi.

pinhani

kavak yelleri dizisi ile mutualist bir yaşam süren grup. durumu şöyle açıklayayım. ben bu grubun adını yamulmuyorsam 2006 baharında duymuştum. hatta o sene katıldıkları barışarock'ta da fazla tanınmayan bir gruptu ve öğlen güneşinde sahneye çıkmıştı. albüm çıktıktan 1.5 yıl sonra kavak yelleri başladı ve olaylar gelişti. şarkılar bir anda patladı, herkes onları dinlemeye başladı. tabiki onların şarkıları sayesinde dizi de çok tuttu, birbirlerini tamamladılar ve güzel bir proje oluştu. kendilerini halkın geneline duyurma fırsatı buldular. sonra da yine çok güzel bir albüm daha yaptılar. güzel sözler ve güzel müzik devam etti. ama insan eğer bu diz olmasa onlar ne durumda olurdu, 2. albümü yapabilirler miydi, dizi bu kadar tutar mıydı, oyuncular bu kadar meşhur olurlar mıydı... diye düşünüyor. asıl merak ettiğim pinhani'nin şarkısını o dizide kullanmaya kimin karar verdiği. belki o karar sayesinde zaman beklemez'i dinliyoruz, belki o sayede onlarca kişi iş buldu, genç oyuncuların ellerine fırsatlar geçti. ama zaten hayat ayrıntılarda gizlidir. yanlış mıyım?

mine g kırıkkanat

laf salatası yapan kadın. tipik kendini entellektüel gören ve bunu diğerlerine göstermeye çalışan türk okumuşu. bilmediği ama eminim kullanmayı sevdiği terimleri aralara sıkıştırıyor, saçma sapan tespitler yapıyor ve bunlara saygısızlığı da ekliyor. beş dakikalık bir konuşmasından sonra batı ve doğu kültürleri nedir, çağdaşlık nedir, özentilik nedir, gazetecilik nedir, saygı ve uslüp nedir, tutarlı olmak nedir gibi konularda uzun uzun düşünmesi gerektiğini gördüm. entellektüel türk kadın figürleri piyasada bulunsun diye halen bunlara köşe veriliyor ekranlara çıkartılıyor herhalde.

ertuğrul sağlam

(bkz: beşiktaşlı olmak)
(bkz: uğurlar olsun)