bugün
- erdoğan sonrası hükümet23
- en uzun bekletilmiş erkek9
- yolda namaz kılan davarlar33
- deprem oldu19
- aykolik yetkili olsun kampanyası44
- 4 hak mezhep19
- aşağılık insanlar11
- espressolab15
- anın görüntüsü16
- fotokopici bi erkek39
- ali koç10
- kendisinden ayrılan kadını rahatsız eden erkek16
- kabataş yalanı17
- ezberden yasin okuyan sözlük erkeği9
- 27 nisan 2025 eyüpspor galatasaray maçı30
- aknaz beyaz peynir11
- bir erkeğe alınacak en güzel hediye20
- erdoğan ikinci atatürk'tür13
- allah ı niçin göremiyoruz15
- papa francis'in serveti10
- kanal istanbul9
- yazarların ölüme en çok yaklaştıkları an17
- maymunlar evrimden sonra nasıl yeniden var oldular16
- zina çoğalınca deprem olur14
- ekrem imamoğlu45
- sırrı süreyya önder29
- bik bik'in mutfağına konuk olmak22
- ermeni soykırımı için özür dileyelim kampanyası10
- cuma gitmeyen erkeğe kadınların bakışı9
- nervio'nun evleneceği adam16
- kisinin 17 yasina verecegi ogut8
- allah'ın fazla acımasız olması10
- köpeğe dokunanlar değdiği kısmı 7 kez yıkamalıdır28
- 26 nisan 2025 gaziantep fk fenerbahçe maçı12
- fay hatlarını çimentoyla doldurursak deprem olmaz31
- true nun çaylak olması8
- aykolikin sözlüğe kattığı şeyler13
- ibb de 50 iski çalışanının adliyeye sevk edilmesi13
- uludağ sözlük soruşturması8
- düğünde ne giyeceğim derdi8


entry'ler (329)
ata demirer'li reklamlarının sloganına sinir olduğum, kendisini de zerre kadar sevmediğim operatör. "avea çalışıyor"muş. babamın hayrına çalışıyor sanki anasını satayım. faturalı tarifelerinin hemen hepsinde fatura vaad edilenden ufak da olsa fazla gelir. hiç kusura bakmasınlar ama, milleti kazıklayıp zengin olmak için çalışıp da bize lütfediyolarmış gibi davranmaları iticiliklerine iticilik katmaktan başka bir işe yaramamış. önce işlerini layığıyla yapsınlar, sonra istedikleri gibi "aman taş attım da kolum yoruldu" tribine girebilirler.
"Nereye koyduysan ordadır." dan 1 level öncesidir.
Yolculuğun niteliğine göre hissettirdikleri değişen yol arkadaşı. şöyle ki; gitmek istemediğin yer için bavul hazırlamak ne kadar tatsızlıksa, dönmek istemediğin yerden getirdiğin bavulu boşaltmak da o kadar mutsuzluk oluyor.
falan ya da filan yerine "felan" kullanan insanları dövesim geliyor.
2-3 gün sonra ameliyata gireceğim ama sadece anestezi sonrası kontrolsüz konuşma fikri beni düşündürüyor, gerisi umrumda değil.
karşımdaki insanın yemek yerken çıkardığı seslere çok kafamı takıyorum. çok sesli yiyorsa karşısında yiyemiyorum.
üstteki maddeye çok zıt olarak, hiçbir şeyden kolay kolay tiksinmiyorum. kokoreçten vazgeçirmek için neler yaptılar, bana mısın demedi mesela.
patates domates ve mısırın olmadığı bir dünya düşünemiyorum. bunların keşfinden önce yaşamış insanlara da, "yazık koskoca imparator olmuş bi domates bile yememiş." gözüyle bakıyorum, bana neyse.
mezuniyet sonrası birkaç yıl sürünme fikrine kendimi o kadar hazırladım ki, çevremdekilerin hayata atılma korkusu bende pek işlemiyor.
bir şeye bağımlı olmaya başladığımı hissettiğimde, hemen uzaklaşıyorum. kontrol altında tuttuğuma inandığım zamana kadar da kullanmıyorum, yaklaşmıyorum.
en azından 6-7 ülke görmeden ölmek istemiyorum.
çok kez sevdim ama hiç aşık olup da kendimi savurmadım. ama şimdi olabilirmişim gibi geliyor, bu beni bazen endişelendiriyor.
sözlükten edindiğim 1-2 dost var, kendilerinin hastasıyım.*
pikap ve plaklarım olsun istiyorum.
her zaman, yaşadığım hayat ve çevremdeki insanlar bakımından çok şanslı olduğumu düşündüm. hatta ergenliğim bile bu bilinçle geçti. bazen "bu hayat çok kötü, ühühü" diyen bir ergen olmanın ne demek olduğunu asla bilemeyeceğim için üzülüyorum, 1 saniye falan sürüyor.
hı bi de sanırım uzun entry yazmak uykumu getiriyor.
2-3 gün sonra ameliyata gireceğim ama sadece anestezi sonrası kontrolsüz konuşma fikri beni düşündürüyor, gerisi umrumda değil.
karşımdaki insanın yemek yerken çıkardığı seslere çok kafamı takıyorum. çok sesli yiyorsa karşısında yiyemiyorum.
üstteki maddeye çok zıt olarak, hiçbir şeyden kolay kolay tiksinmiyorum. kokoreçten vazgeçirmek için neler yaptılar, bana mısın demedi mesela.
patates domates ve mısırın olmadığı bir dünya düşünemiyorum. bunların keşfinden önce yaşamış insanlara da, "yazık koskoca imparator olmuş bi domates bile yememiş." gözüyle bakıyorum, bana neyse.
mezuniyet sonrası birkaç yıl sürünme fikrine kendimi o kadar hazırladım ki, çevremdekilerin hayata atılma korkusu bende pek işlemiyor.
bir şeye bağımlı olmaya başladığımı hissettiğimde, hemen uzaklaşıyorum. kontrol altında tuttuğuma inandığım zamana kadar da kullanmıyorum, yaklaşmıyorum.
en azından 6-7 ülke görmeden ölmek istemiyorum.
çok kez sevdim ama hiç aşık olup da kendimi savurmadım. ama şimdi olabilirmişim gibi geliyor, bu beni bazen endişelendiriyor.
sözlükten edindiğim 1-2 dost var, kendilerinin hastasıyım.*
pikap ve plaklarım olsun istiyorum.
her zaman, yaşadığım hayat ve çevremdeki insanlar bakımından çok şanslı olduğumu düşündüm. hatta ergenliğim bile bu bilinçle geçti. bazen "bu hayat çok kötü, ühühü" diyen bir ergen olmanın ne demek olduğunu asla bilemeyeceğim için üzülüyorum, 1 saniye falan sürüyor.
hı bi de sanırım uzun entry yazmak uykumu getiriyor.
özlenenözlenenözlenenözlenenözlenenözlen... öhm, neyse. şamar oğlanım olma yolunda emin adımlarla yürürken, itinayla arkamı toplar bir de bu yüce şahsiyet. seviyorum.
aşık olunan kişiyi devamlı kafada büyütmek, sonra da o kafada çizdiği süper kahramanı göremeyince adamın da kendisinin de hayatını zehir etmek ölümcül bir hatadır. kadın adamı iyice tanıyıp da aşık olmaz, aşık olduğu adamı kafasında bir profile oturtup o adam olmasını ister. saçmadır.
küçükken haberlerde ismini duyduğumda, başka bir ismi olup soyadının çevikbir olduğunu ve habercilerin kendisinden soyadıyla bahsettiğini sandığım kişi. bir çırpıda söylenen bir ad-soyad kombinasyonu olduğundan olsa gerek.
sözlükte görüldüğünde kabak tadı alınmaya başlanmış kelime. bir kısım yazarlar tarafından beğenilen her şeye, beğenmeyen diğer kısım yazarlar tarafından sıklıkla yapıştırılan yafta. mantık şu: bir şey beğeniliyorsa fakat o şey sizin beğenilerinize hitap etmiyorsa, gönül rahatlığıyla overrated diyebilirsiniz, öyle mi?
bir büyük ev ablukada şarkısı. çaldıkları sırada akıllarına gelen her şeyi de eklerler, istenilen şekilde söylenir, güzel olur.
buraya çöp dökmek yasaktır, sevgilerle
anlaşabilirsek ne güzel olur
kocaelililerle
lilililerle...
yetkililerle.. bitlislilerle
silifkelilerle, kilislilerle, izmirlilerle..
karton kolililerle.. brokolililerle
eski sevgililerle...
ve süper final,
yetkin dikincilerleee...
buraya çöp dökmek yasaktır, sevgilerle
anlaşabilirsek ne güzel olur
kocaelililerle
lilililerle...
yetkililerle.. bitlislilerle
silifkelilerle, kilislilerle, izmirlilerle..
karton kolililerle.. brokolililerle
eski sevgililerle...
ve süper final,
yetkin dikincilerleee...
nedendir bilmem, önce mesafeli durduğum, önyargılı yaklaştığım sonra pek sevdiğim bir grup bu. sakin ama bir yandan da yerinde duramaz bir halleri var ki yormadan kapıp götürüyor insanı bu sayede. öğrenilmiştir ki, önyargı iyi bir şey değildir evet.
1991 doğumlu, oldukça başarılı bir fotoğrafçı.
Buradan deviantart adresine:
http://ennil.deviantart.com/
Buradan da kendisiyle yapılmış bir ropörtaja:
http://www.bakdergisi.com/interviews/6/rengim-mutevellioglu
ulaşabilirsiniz.
Buradan deviantart adresine:
http://ennil.deviantart.com/
Buradan da kendisiyle yapılmış bir ropörtaja:
http://www.bakdergisi.com/interviews/6/rengim-mutevellioglu
ulaşabilirsiniz.
yerini başka bir fırça bıyıklıya devredip, başka diyarlarda keyfine bakmaya gidecek olabilir. o yüzden, hemen heveslenilmemesi gereken durumdur.
resmi sitesinde ölüm haberi yalanlanan oyuncu.
Bazı fotoğraflarında insanların yüzünü tuhaf bir şekilde çatlamış toprak tabakalarına benzeten kişi. insanların tenlerini soyulmamış patatese benzetip sonra da bunun nesini iyi buluyor anlamak güç. Ayrıca bir konserde yakından görüp bir müddet gözlemlediğim kadarıyla fazla itici. Bir deviantart üyesi olarak kalsaydı da arada bir seyretseydik fotoğraflarını, iyiydi.
patates efekti için bkz:
http://twitpic.com/2tm3la
patates efekti için bkz:
http://twitpic.com/2tm3la
kendisine göre medeniyet, "tek dişi kalmış canavar"dır.*
hep acıyı ifade etmek için kullanan birine denk gelince, kendisine çok haksızlık yapıldığını düşündüğüm dize bütünlüğü. oysa ucuz romantizmden çok daha fazlası için kullanıldığında, aydınlıkları da pek güzel yansıtır.
bir bilgisayar oyunuyla ilgili bir haberi anasayfadaki son dakika kuşağından görsel resmi eşliğinde veren, bir de sanki çok mühim bir olaymışçasına http://www.milliyet.com.tr/turkiye-isgal-altinda-/yasam/sondakika/18.10.2010/1303240/default.htm şeklinde de devam eden saçma sapan bir siteye sahip gazete. işlerini ne kadar ciddiye(!) aldıklarını hiç çekinmeden ortaya koyabiliyorlar, bravo doğrusu.
o halde** naklen tweet yazabilen bir de üstüne, kendisine @Reyhan_Karaca şeklinde yazılmış tweetleri retweet yaparak kendi profiline taşıyan bir de onlara çemkirmek için yeniden tweet yazan bir insanmış. kardeşinin acı çektiğini anlatan bir tweetten 2 tweet sonra yeni çıkan albümünden bahsetmesini anımsadığımda, fırsattan istifade dikkat çekmeye çalıştığını falan düşünmek istemiyorum, zira korkunç bir şey. ancak twitterı kendisini rahatlatma yöntemi olarak* falan seçtiyse psikolojisi çok tuhaf yerlere doğru seyretmektedir. kendisi hakkında pek de fikre sahip değilim, sabırlar dilerim.
*"dünya bir entryde en çok tweet deme rekoru"nu kırdım. o ye.
*"dünya bir entryde en çok tweet deme rekoru"nu kırdım. o ye.
faturasız hatları adam yerine koymadığını alt metin olarak belirtmiş* turkcell'in hediye kampanyasından yararlanmak için yapılması gereken işlem.