bugün

entry'ler (11)

9 nisan 2016 torku konyaspor fenerbahçe maçı

Konyaspor'un şampiyonlar ligi şansı matematiksel olarak devam ettiği için bu maçı en az Fenerbahçe kadar önemsiyor.

Ayrıca, 20 nisanda Türkiye kupası için tekrar karşılaşacak bu takımlar bir nevi birbirlerini de tartmış olacaklar.

Şahsi kaanatim; Konya golü erken bulursa maçı farklı skorla kazanır. Eğer Üçüncü çeyreğe kadar gol yemez ise gene kazanır. Diğer durumlarda maç her türlü berabere biter.

fuat avni

10 temmuz'dan beri tweet atmamıştır.

fuat avni

dönem dönem farklı söylem ve tarzlarda ifadeler kullanması nedeni ile twitter girişlerinin farklı kişiler tarafından yapıldığı düşünülen profesyonel ekip.

adli vaka istihbaratlarını daha önce sanıldığı gibi adalet bakanlığının uyap sisteminden (haberin detayı) değil de emniyette ki köstebeklerinden aldığı düşünülüyor. (haberin detayı)

adli vakaları önceden bildirmesi dışında yaptığı yorum ve yazılar genelde trollük. "korkma titre" imzasını sıkça kullanıyor.

erdoğan istenmeyen adam olunca, cemaatle düne kadar alakası olmayan gruplar tarafından bile ne yazarsa yazsın halk kahramanı olarak görülüyor. hatta cemaat kanalları dışındaki bazı haber kanallarında bile referans gösterilecek kadar da mesnet noktası olabiliyor.

bence fuatavni ekibinin esas misyonu cemaatin bitirilemeyeceğini göstermektir. yargıdan emniyete kadar hangi kurumda temizlik yaparsanız yapın, biz hala buradayız, diyorlar. bu da gerçekten cemaatin yıllardır, devlet kurumlarına nasıl kemikleşmiş kılçıklı bir yapıyla yerleştiğinin göstergesi olsa gerek.

peki 17-25 aralıktan sonra hükümet düşse ne olacaktı? yeni hükümet kurulsa, siyasiler değişse bile fuatavni'ler gene kalacaktı. hatta cemaatin emniyet ve yargı yapısı daha da kuvvetlendirilmiş ve artık hiç sökülemeyen bir hal alacaktı. peki o zaman yeni hükümet veya ondan sonraki otoriteler ne kadar bağımsız olacaktı? dikta denilen erdogan yerine cemaat geçmiyecek miydi? işin bu kısmını dile getiren yok!

selahattin demirtaş

seçimlerden önce şöyle bir konuşması vardır;

"...Yüzde 15'le parlamentoya girmemiz halinde, işte o zaman kalıcı barış olur. PKK'ye silah bıraktıracak AKP değil, HDP'dir. Bu, bize kısmet ve nasip olacak. Türkiye'ye demokrasiyi getirecek olan HDP'dir..." bkz.

şimdilerde ise;

"...Biz HDP olarak PKK’ya silah bıraktıramayız. Çağrı yapsak bile PKK bunu bir talimat olarak algılamaz..." bkz.

diyen kişi... 6-7 ekim olaylarında milleti sokağa dökebilecek söyleme sahip iken şimdi bunu yapamayacağını söyler. haklıdır aslında, onu kim takar, kandilin piyonudur, siyasetçilik yaptığını sanar. gerçi bi de şu var; siyasette herkes ne kadar dürüst ise o da kadar dürüsttür.

halkların demokratik partisi

Marksizm-leninizm ve kürt milliyetçiliği üzerine kurulmuş PKK terör örgütünün siyasi koludur. Kandilin kuklasıdır. Doğuda faşist kürtlerden, batıda düşmanımın düşmanı dostumdur diyen ahmaklardan oy almaya çalışan bir particiktir. 20 yaşında askerleri, kendilerine hizmete gelen doktorları ve öğretmenleri öldürerek özgürlük mücadelesi verdiğini sanan zihniyetinin sözcüsüdür bu parti.

salih memecan vs umut sarıkaya

Elma ile tost makinesini karşılaştırmak gibi birşey bu. Umut sarıkaya bağımlılık yapar, ayrıntıların adamıdır, güldürür. salih memecanın konsepti çok daha farklı...

ajdar anık

Ajdar için swot analizi yapacak olursak;

Güçlü Yönleri:

+ kim nederse desin makine mühendisliğini bitirmiş, adam salak değil en azından iq seviyesi normal.
+ adamda ki özgüven tavana vuruyor, tavanı başımıza yıkacak seviyede.
+ adamın kişiliği çok farklı, sıradan değil ve bence yapmacık da değil, içi dışı bir hiperaktif biri.

Zayıf Yönleri:

+ Sesi çok kötü, en azından şarkı söyleyebilecek seviye de değil.
+ yaptığı besteleri berbat, çocuk şarkıları melodisi gibi.
+ Şarkı sözleri çok basit, insanı düşünceler içerisine sokmuyor.
+ Konuşma tarzı, çektiği klipler, saç kesimi gibi duruşu hiç karizmatik değil.

Fırsatları:

+ bugüne kadar yaptığı olaylar karşısında medyatik biri. bugün ajdar deyince herkes onu tanıyor. Medyatik olması her zaman onun için fırsat.
+ Hakkında şimdiye kadar yaptığı hareketler neticesinde olumlu veya olumsuz düşünen, seven veya sevmeyen birçok kişi mevcut. Bu özelliği kitlelerde yaptığı veya yapacağı hareketlerde merak konusu sağlıyor, kişilerin ilgisini çekiyor.

Tehditleri:

+ Bugüne kadar yaptığı başarısız projeleri ileride karşısına olumsuz olarak çıkacaktır.
+ özellikle televizyon dünyasında yapacağı yeni programlarda ki hareketleri daha doğrusu kıracağı potlar, diğer talk programlarında malzeme amaçlı kullanılacaktır.

Tüm bu değerleri analiz edecek olursak, sonuç olarak;

+ Ajdar pop star olamaz. Hala, bilinen popülerliği sayesinde televizyon dünyasında iş yapmak istiyorsa, insanların kendisini tanıdığı kişiliğini etkilemeyecek karizmatik bir duruş sağlayarak, bir program yapabilir. Bu program bence il il dolaşacağı, dolaştığı illerde insanlarla sohbet edeceği, gittiği illerde insanlarla basit bilgi yarışması yapabileceği neşeli bir program olabilir.
+ Televizyon dünyasında çalışmayacaksa bence ajdar'dan herhangibi imalat yapan bir firmanın (sektör fark etmez) çok iyi yurtiçi pazarlama elemanı olurdu. Hatta müdürlüğe kadar yükselebilirdi. Ondaki özgüven ve konuşma gittiği firmalarda ki satın alma departmanlarını yıldıracak seviyede.
+ Biraz saçma olacak ama ajdar vs Şimon Peres, ajdar vs obama, ajdar vs Nicolas Sarkozy kapışmasını çok isterdim. ajdar ne laf sokardı onlara be

çocukken yapılan salaklıklar

biraz toprak doldurulmuş ilaç şisesinin içine örümcek, sinek, karınca vb. türünü bilmediğin birçok böcek türünü sokmak, hareketlerini gözlemlemek ve onları ölünceye dek beslemek. belgesel tadı oluyordu. yaşım büyüdü, bu sefer kavonozda akrepler beslemeye başladım, lakin gelen tepkiler üzeride (hiç akrep beslenir mi şeklinde) onları azad ettim, boş bir tarlaya attım ama öldürmedim. (bkz: hayvan sevgisi)

seiko

tasarım ise tasarım, özellik ise özellik, dayanıklılık ise dayanıklılık. bence tüm bu özellikler seiko'da mevcut. markanın adı ve karizması bile yeter.

ölümle burun buruna gelmek

bu duyguyu ilk başta trafik kazası yaparken yaşadım. ana yoldan 140 km hızla giderken tali yoldan karşı tali yola geçmek isteyen araç yolun tam ortasında durdu. (bkz: arabanın istop etmesi) o an aklıma fren yapmaktan başka bir şey gelmedi. arabam fren yaparak kaya kaya duran araca doğru ilerliyordu. işte o an 3-5 sn içinde birazdan öleceğim dedim (gerçekten gözünüzün önünden hayatınız film şeriti gibi akıyor) emniyet kemerim takılı değildi. araca çarpma anı itibari ile patur kütür sesler duymaya başladım, gözüme beyaz bir perde indi. içimden o an "demek ki insan ölürken gözüne böyle beyaz perde görünüyormuş" dedim. patırtı sesleri yerini korna sesine bırakmıştı. kafamı kaldırdım, yaşıyordum. demin gözüme gözüken beyaz perde airbag imiş. Öldürmeyen allah öldürmüyor, öbür arabadan da ölen olmadı. karşı arabanın tam ortasına vurmam sebebi ile arabam takla atmamış ve karşı tarafın arabası ile 15 metre sürüklenmiştik.

Yani ölümle burun buruna geldikten sonra yaşamanın değerini, bu dünyada yapman gerekenleri daha doğrusu yapman gerekip de yapmadığın şeyleri ve gerekliliğini çok daha iyi anlıyorsun.

karabasan

sebebi ne olursa olsun, olay anında kısmi felç geçiriyorsunuz. ilk defa lise yıllarımda yatılı okurken başıma gelmişti. daha sonra aradan geçen yaklaşık 13-14 yıldır ara sıra uğradı, uğruyor. hatta karabasan (ya da her neyse) başıma geleceğini öncesinden anlama kabiliyetine geldim. şöyle ki yarı uyanık haldeyken önce müthiş bir şekilde kulağım çınlamaya başlıyor, sanki bana alarm veriliyor. eğer çınlama anında uyuma pozisyonumu değiştirme gibi kendime ani müdahale yapmazsam, çınlama daha da artıyor ve her tarafım kilitleniyor (basma anı). işte bu anda sakin olmak gerekiyor, eğer kendinizi çok kasar ve hareket etmek için zorlarsanız, kısır bir döngüye giriyorsunuz. sakince bacaklarınızı, kollarınızı oynatmaya çalışın ama çok yavaş ve panik yapmadan, ancak bu şekilde korkusuz ve acı çekmeden kendinize gelebilirsiniz. dua okumak önceleri sık kullandığım bir metottu, faydasını da görmedim değil. Ama bence bu olay ruhani bir şey değil, tamamen yatma pozisyonunuz (uyku sırasında nefes almada zorlanmak) ve bilinçaltınızdaki düşüncelerden ibaret. En azından benim için önceden çok büyük bir problem olan bu olaydan korku değil, büyük bir heyecan zevk alıyorum, çünkü kilitlenme halinde, istediğim an açılma kabiliyetine eriştim. Haa, bu arada karabasan ve kabus birbirinden çok farklı şey, karabasanın basma anında bilincin kesinlikle yarımda olsa yerinde fakat kabus uyku halinde oluyor.