bugün

http://www.youtube.com/watch?v=O7Bqm_ZT0jg

kendi hayatlarımızla birleştirmekten bazen onur, bazen gurur, bazen de saçmasapan bir haz duyduğumuz hikayeler.

peki neden? bu -neredeyse zaman zaman fiziksel gibi gözüken- ihtiyacın sebeplerini sorgulamak gerekir mi sizce? veya birazcık metafiziksel takılıp; şarkıların kafamızda farklı bir evrene beyin kıvrımlarından geçen duyguları akıttığını mı düşünmeliyiz?

bilmiyorum. aslında kafası ortalama düzeyde çalışan herhangi biri, kendi adına bu konuda bazı sebepler yaratabilir elbette. shape of my heart dinlendiğinde mathilda'nın leon'a duymuş olabileceği bazen çocuksu, bazı durumlarda çocuksuluktan fazlasıyla uzak aşkı düşünür insanlar çoğunlukla. ben iskambil kartlarının hayatımıza katkılarını düşünürüm. bu şarkıdan daha büyük katkı olabilir mi?

birazcık daha derine inelim.

müzik, insanların yarattığı en büyük icat. bunda hemfikiriz, değil mi bu entry'yi okuma sabrını gösteren güzide uludağ sözlük yazarı? (elbette bu entry'yi kimin yazdığını düşünüp, araştırıp, aslında bu herifin sözlükte aktif olarak yazmayı bıraktığını farkediyorsun; heh, pasif yazarlık böyle bir şeydir işte, kimsenin okumayacağını düşünerek (aslında burada da kendisiyle çelişiyor insan, herkes okunmak için yazar, al sana paradoks!) fikirlerini kendine özgü bir mecraya karalamak) bence de hemfikiriz. bu ihtiyacın neden doğmuş olabileceğini düşündünüz mü? tahminimce, hayır. ben de bu sabaha kadar düşündüğümü sanmıyorum; fakat güzel bir şarkıya kulak verdiğinizde (gerçekten kulak verdiğinizde ama, öyle arkada facebook açıkken hoşlandığınız kızla/erkekle konuşurken dinlenen türden değil) bunu düşünmemenin mümkün olmadığını farkettim.

bu cümleden sonra okuyacağınız cümlede bahsedilen hisler size tanıdık gelecektir. bazı şarkılar insanı nefessiz bırakıp nefes alış verişinizi, kendi ruhunun nabız hızıyla paralel bir ritmde ayarlamaya zorlar. altyapısının arkasındaki gizli hikayenin, kendi hayatınıza yansıtılmış bir şekilde, kareler halinde zihninizde belirmesini sağlar. bazen zihninize uzanıp, bu hikayeye erişmeye çalışıp, zihninizin önünüze koyacağı zarftan çıkanları özümsersiniz. satırları. görüntüleri. anıları. hissedilenleri; ağrıları, ağız kuruluklarını, kalp çarpıntılarını, ereksiyonları veya orgazmları. acıyı.

işte o anda anlarsınız, şarkıların anlattığı hikayeler aslında insanların ruh olarak tanımladığı olgunun ta kendisidir. *
şarkı sözü yazarken, esinlenen hikayelerdir.
bir adam varmış, bir kızı seviyormuş. ama kızın elleri yokmuş.sonra birşeyler olmuş, kızın elleri çıkmış. adam sinirlenmiş bu duruma.. bir şarkı yapmış: ben seni ellerin olsun diye mi sevdim.
http://www.youtube.com/watch?v=JeFqW8XJnls
grup yorumun güleycan parçası ve hikayesi apayrıdır. sözleri dursun karataş'a aittir. tutsak düştüğü yıllarda hücrenin içine giren incecik bir ışık şeridini elindeki materyal ile kesmeye çalışan, " size güneş bile yasak anarşist köpekler " diyen bir gardiyanın sözlerinden yola çıkarak yazmıştır. sözleride aynen şöyledir:

Güneş bile yasak (gülüm güley gülüm)
içim sarı sıcak (gülüm güley gülüm)
Duvarları deler (gülüm güley gülüm)
Sevdanın közü (gülüm güley gülüm)
Güleycan...

Dertlerim nice (gülüm güley gülüm)
Ne giz ne bilmece (gülüm güley gülüm)
Bekliyor zalim (gülüm güley gülüm)
Tel örgüden gece (gülüm güley gülüm)
Geleycan...

Bu yol uzun ırak (gülüm güley gülüm)
Varılacak mutlak (gülüm güley gülüm)
Şu korkuyu çıkar at (gülüm güley gülüm)
Gürül gürül hayat (gülüm güley gülüm)
Güleycan...
güncel Önemli Başlıklar