bugün

(elimi masanın altından nah yaparak) aha budur.

onu bunu boşverin de, şakirdi adı. şaka kaldırmayan biriydi. baba yiğit bir tipti. hani şaka yapmaya korktuğunuz insanlar olur ya, işte bu adama bırak şaka yapmayı onunla konyşmaya bile çekinirdiniz. suratı sürekli bir memnuniyetsizlik portresi çizerdi. bütün gün kahvede pinekler, yer yer sinek avlardı. belirli bir işi yoktu. kah hamallık, kah pazacılık... mevsimlik işsizdi. çok çay içerdi. kaba saba bir adamdı. zor yoluyla çevresinde bir saygı halesi kurmayı başarmıştı. zorbaydı. evine giden otobüsün şoförleri güzergah olmamasına rağmen onu taksici gibi kapısının önünde bırakırdı ilişmesin bana diye çekinerek.

kahvehane gece yarısından sonra barbut oynanan 80 öncesi horoz dövüşlerine de sahne olmuş izbe bi yerdi. çayı berbattı. kahveci hasan'ın tavşan kanı diye dağıttığı çaylara bakınca tavşanların ne kadar kanı bozuk hayvanlar olduğuna ikna olmak için yeterli kanıtınız kendiliğinden oluşurdu. batakhane sözcüğünü dilimize kazandıran yerler arasında hatrı sayılı bir emeği vardı buranın.

şakir çok gülmezdi. suskundu. gülmediği gibi bulunduğu ortamda gülünmesini de sıcak karşılamazdı. ne zaman kahkahayla gülen 2-3 kişi görse kendisiyle dalga geçildiği intibaı yer ederdi göğsünde. bu nedenden adam yaralama gibi birkaç vukuatı da yok değildi. şakir yüzünden kahvenin de tadının kalmadığını düşünen serseriler hasan'ın mekanında barbut atmaktan vazgeçer oldu gel zaman git zaman.

şakir sinek avlardı. mhp'liydi. bahçeli'den hoşnut değildi. koskoca parti bi gizli koministin elinde eriyip gitmişti onca. türkeş iyiydi. türkeş'i severdi. bahçeli'yi yererdi. bu. siyasi ufku bundan öte geçmezdi. şakir haberleri izler, birkaç söverdi. akşam olmasını beklerdi.

şakir sinek avlardı. ama bildiğin sinek avcısı gibi. kahvedeki boş masalardan birine geçip sinekliği eline alır deli gibi sinek öldürürdü. sinekler arasında kötü bri namı vardı. sinekleri ölü ele geçirmek, etkisiz hale getirmek yegane hobisiydi. bir de arada selman'ın yaşam koçluğu doğrultusunda at yarışı oynardı. genelde yatardı kuponları ama selman bir sürü insan içinde günde birkaç kelime ettiği, güldüğü zaman sinirlerinin hoplamadığı tek adamdı, bu münasebetle kızmazdı kuponların yatmasına pek.

iki sinek üst üste gelince kan beynine sıçrardı. halk arasında sinekler sikişiyor dediğimiz durumdu bu. bir süre izlerdi. sineklerin çektiği porno filmin tek izleyicisiydi sanki. sonra dişi sineğin hamile kaldığına kanaat getirdiğinde sinekliğiyle biraz önce aynı anda orgazm olan bu iki sineği, hatta dişi hamile kaldığına göre üç, katletmek kendi baba olamayışını bir nebze olsun unuttururdu ona.

belki bu yüzden gülmüyordu. gülemiyordu. gülen insanlar bu yüzden hep onunla dalga geçiyormuş gibi hissediyordu. kendisi baba olamıyorken sineklerin bu kadar çok olmasına tahammül edemiyordu. çifteleşen, üreyen, hamile kalan, doğuran, çoğalan her şey onu daha da sinirli bir adam yapıyordu. kendisi de deniyordu ama olmuyordu. doktora gitmişlerdi. sorun şakir'deydi. doktor hipokrat'tan bi seferlik af dileyerek şakir'e yalan söylemek zorunda kaldı. çünkü şakir'in elinde kalabilirdi. hipokrat gelip doktorun yerine dayak yiyivermezdi. sorunu karısında biliyordu şakir. düşündükçe iç çekiyordu.

selman kahveye seyrek uğrar olmuştu. eskisi gibi ganyan tüyoları da getirmiyordu artık. "başına bir şey mi geldi salağın" diye merak etti şakir. selman'ın kimi kimsesi yoktu. kimileri "piç selman" derdi ona. herkesle konuşacak bir şeyler bulan, iş bitirici, kaypak bi karakteri vardı selman'ın. şakir'le bile konuşabilen bir insandı. o derece.

biraz daha sinek öldürdü. saate baktı. sinek öldürürerek vakit öldüremiyordu artık. canı sıkıldı. selman'a bakınayım diye düşündü. ama nereye? kim bilir nerelerdeydi piçin dölü. eve gitmeye karar verdi. nezahat yemekleri yapmıştır yiyip uyurum diye düşündü.

anahtarıyla kapıyı açtı. bir iki bakındı. nezahat evde yok gibiydi. komşuya mı gitmişti aptal karı nedir? sinir oldu. sonra tam oturma odasına geçeceği sırada ufak bi çocuğun suratına indiriliyormuş gibi tokat sesleri ilişti kulağına. şap şap ediyordu. kaba eller bıngıl bıngıl sallanan ete vuruyordu sanki. şakir hemen sese yöneldi. kapıyı açtı. selman'dı. şakir'in yatak odasıydı. şakir'in karısıydı hoyratça siktiği kadın. dondu kaldı. bir müddet izledi. sanki iki sinek üst üsteydi. izlmeye devam etti. selman hayvan gibi sesler çıkararak nezahat'in içine boşaldı. karısının gebe kaldığından emin olmak ister gibi bekledi anlamsızca. üçünü de gebertecekti şimdi. hemen salona koştu. kuran'ı kerim'in asılı olduğu heybenin içinden silahı aldı. yatak odasına seyirtti tekrar. selman'ın gözleri kocaman açıldı son kez; "şakir abi" diyebildi, şakir kocaman bir delik açtı piç selman'ın kafasında. sonra karısına doğrulttu silahı, "neden" dedi. nezahat, "şakir bizim için, bebemiz için" diyecek oldu fakat selman'ın altında inlemelerini açıklamya yetmedi bu savunma. şakir bacak arasaını kurşunla doldurdu. son kurşunu da kaşların arasına değdirdi.

şakir oturup ağlamaya başladı. hiç gözyaşı akmadı. öylece sessizce ağladı. karısı hamileydi. gerçekten hamile kalmıştı. bebek selman'ın değildi. otopsiden sonra anlaşıldı. şakir baba olacaktı neredeyse. olamadı...