bugün

sevgilinin yanında olan herkesi kıskanmaktır istemsizce. ona kolunu atan herkesi ama herkesi onca km uzaktan hissetmektir. korkmaktır onun seni özlememesinden, ya da irkilmek sana olan ihtiyacının senin ona duyduğundan az olma ihtimalinden. özlemektir sevgilinin vücudunu, kokusunu, omuzlarını, gerdanını, göğüslerini ve ellerini. ve onları hayal etmek, gerçeğini ise üç boyutlu canlı canlı ve dolu dolu yaşayamamanın verdiği delirtircesine hırsı benliğinde hissetmektir...
özlenen sevgilinin en çok sana olan özlemi kıskanılır aslında. beni benim onu özlediğim kadar özlüyor mu, benim andığım kadar beni anıyor mu, benim istediğim kadar beni istiyor mu düşünceleriyle sarılır koskoca beynin her yanı. ama ne yazık ki o da senin kadar, belki de senden çok istiyor olsa da seni, gözün kıskançlıktan öyle bir hiçbir şey görmez hale gelir ki, ondaki arzuyu şehveti seni görme isteğini ve belki de onun seni kıskanış şeklini gözden akarcasına kaçırıverirsin. ve sonra dayanılmaz bir çileye dönüşürsün ya, işte özleyen sevgililerin ayrılma nedeni de budur işte, sevgisizlik değil, karşısındakinin kendine olan ihtiyacını bir türlü görememe, ve ona bu yüzdendir ki hiç güvenememe...
Duyguların en bencili ama en istemsizidir...