bugün

sanırım üniversite yıllarından bana miras kalan bir alışkanlık.. öğrenciyken fatura ödemek tüm kaderdaşlarım gibi bana da pek ağır gelirdi.. her ay fatura için kenara belli bir miktar zula yapılır, fakat günü geldiğinde o para " aman da canım kaç kere öğrenci olur insan " hissesine yatırılıp inişli çıkışlı eğlence borsasında afiyetle harcanırdı.. yine yedik fatura parasını gibi hafif bir hazımsızlık yapsa da geçici olmanın verdiği o hazla harmanlanırdı..
bugüne geldiğimde dışarıdan bakıldığında " mesleğini eline almış " kostümümle hayat sahnesindeki rolümü ifşa etmekteyim.. rolümün gerekliliği olarak bana kontur çizgileri fosforlu sarı ile çizilmiş düzenli bir yol görünüyor.. ne kadar isyan etseniz de çalışma hayatının verdiği bir rutin bu.. her şey kendi düzensizliğim içinde belli bir düzende yürüyor.. fakat bu döngünün içine faturaları bir türlü adapte edemememden kaynaklanan, enerji kurumlarından ihbarname adında düzenli tehdit mektupları alıyorum.. yok şu kadar gün gecikirsen ordan keseriz, yok buradan keseriz diye atıp tutuyorlar.. ben de tabii onlar buraya kadar yorulmasınlar diye gidip ödüyorum.. en sonunda otomatik ödemeye takacağım faturaları ama aramızdaki ilişkinin yıpranmasından korkuyorum..
geçen hafta ikinci ihbarnameden sonra birikmiş elektrik ve su üç faturamı ödediğim bir alışkanlık türü. bunun mantığını hala çözmüş değilim. internet kesilmeden faturayı ödememek, telefon aramalara kapanmadan faturayı ödememek ve ihbarname gelmeden fatura ödememek??? enteresan!
Öğrenci evi alışkanlığı.Elektrikler kesilir mühürlenir bir saat sonra gider borcumuzu öderiz.Kesilmeden ödeyemiyoruz ne yapalım.Sorumsuzluğumuzu öğrenci evine maal ediyoruz.