bugün

kah ps2, kah ogame oynayarak hazırlanıyordum 1 hafta sonraki sınava. babam 4 gündür beni sınava çalışıyor sanıyordu. oyunun heyecanından temizleyemediğim burnumdaki tatak kurumuş, nefes alırken fijjjjj, verirken fijiiiii şeklinde armonik sesler çıkarıyordu. "yarın bisikletimi tamirciye götürmem lazım" dedim içimden. zira mahallenin piçleri sibobunu dişlemişlerdi.

ayten ne yapıyordu acaba şu an? o da beni düşünüyor muydu? sanmıyordum, 3 gün önce kaçan topu almak için balkona tırmanırken pantolonumun ağı yırtılmış, abimin yeşil asker donu görünmüştü arasından. o da gülmüştü diğer 15 küsur çocuk gibi. zaten geçen hafta açılmak için yanına gidip "ayten sana bazı şeyleri söylemenin vakti geldi" dediğimde, "yeaa onu boşver de, mahalleye yeni taşınan murat'a haber versene. bizim eve gelsin. aytenlerin evi müsaitmiş dersin, gelmeden önce eczaneye uğramayı sakın unutmasın" gibi salakça şeyler söylemişti.

bu derin duygular arasında belli belirsiz zilin sesini duydum. bu canımdan çok sevdiğim babam olmalıydı. bazı mali sorunlar yüzünden akşam işten çıktıktan sonra bizim okulun önünde simit satıyordu. son iki gündür ders çalışmadığımdan kıllanmaya başlamış, aniden odanın kapısını açıp kontrollere başlamıştı. nitekim çoğu sefer beni suçüstü yakalamış, kaburgamı skeceğini üstü kapalı ima etmişti.

yapılacak en mantıklı hareket yatağa süzülüp, uyuyor numarası yapmaktı. ancak 4 yıldır bilgisayar başından kalkmayan bünye hipopotam gibi olmuş, yatağa gitmem ve uyuyor numarası yapmam uzun süre almıştı. babam dravdan yatağa süzüldüğümü anlamıştı sanırım.

gözlerim kapalıydı, babamın nefes alışverişini hissediyordum. uyumadığımı anladı mı acaba diye düşünürken, 4 yıldır tüm klikata, klikatalarını ezberlediğim klavyenin kafama eklenme sesini duydum. ayten, yeşil don, bisiklet, ogame, sınav hepsi birbirine geçmişti. neydi bütün bunlar? neden babam canavara dönüşmüştü?

kafamı korumak için yukarıya çektiğim yorgan koca götümü açıkta bırakmıştı. babam açıkta kalan götüme acımasızca klavyeyle vurmaya devam ederken bir yandan da ağlıyordu. evet... ağlıyordu. sonunda içindeki meleğin çıkmasına gözlerimle şahit olurken şu sözler dökülüverdi ağzından istemsizce, "ulan itoğlu it benim suçum neydi, senin gibi bir pisliği bana evlat olarak verdi? daha geçen sene dolapta gizli sigara içeceğim diye evi yaktın, maaaşıma haciz geldi, okuldan kovulmaların yüzünden 8 tane şehir değiştirdik, annen senin yüzünden kanser oldu"...

ahh, babacığım, canım babacığım... seviyordu beni.

not: sözlüğü yavşakça kişiselleştirmek mi? ne alaka canım.
ya geçen gün ayşe fatma bir de zeliha bizim evde okey oynuyoruz,saat olmuş iki buçuk,ben yavaş yavaş grup olayına giricem,baktım babam dış kapıyı açtı eve intikal etti...uyumadığımı gördü ve susup,dönüp arkasını çıktı tekrar annemin yanına döndü...***
-oğlum uyumuyor musun ?
-yok ya baba gözüme uyku girmiyor
-ballı süt yapayım mı oğlum
-sağol baba aslan sütü varsa alırım
-???###??? **
(bkz: benim de söyleyeceklerim var)
(bkz: umut sarıkaya)