bugün

öğrenciyken çanakkalede geçmiş olaydır.

bilen bilir 2004 yılında çanakkaleye 1 metreyi geçen kar yağdı.
heryer kapalı. market, bakkal, banka ne varsa iptal. bankada para var çekemiyoruz. aç aç geziyoruz. zaten parayı çeksen de kullanabileceğin bi yer yok.
şehirde elektrik su hiç bişey yok. kar suyundan çay falan yapıyoruz. iyice survivor'a bağlamışız.

mum karaborsaya düştü arkadaş. evet evet. mum bulamıyosunuz. 1 liralık muma 5 lira falan istiyo sevgili bakkallar. ekmek zaten yok. makarna yemekten sıçamaz duruma geldim. o günden beri makarna görünce 'anuğa goyum' diye küfür ederim.
'oha o kadar da değil' demeyin. 2004 yılında çanakkaleye 1 hafta ulaşılamadı. evet tam anlamıyla ulaşılamadı. ne bir vapur seferi ne de gelip giden bi araba.

neyse. jeneratörle çalışan bi kaç yer var. çay bahçesi falan. gidip ısındık biraz. kingimizi oynadık eve dönelim dedik.
aç aç evin yolunu tuttuk. kolkola yürümeye çalışıyoruz.

bu arada bi erkek olarak bi erkeğin kolunda yürümek ne kadar iğrençtir arkadaş. ibne gibi hissediyorum kendimi ama bi yerden de kolkola yürümesem kesin çömleği kırarım diye düşünüyorum.
zaten elektrik yok. zar zor görüp yürüyoruz yolda. en sağdayım. 3 arkadaş yürürken birden bi boşluk oldu, ayaklarım havada kaldı. bildiğiniz boşluktayım. öyle tatlı bi his ki 'oha lan karda yürümek ne güzelmiş' diyorum. sonra kıçının üzerine sert bi düşüş. ama anlayamıyorum ki olayı. her yer karanlık. bişey görmüyorum. sadece arkadaşların sesi geliyo bi yerlerden.

meğer kaldırımda apartmanın kalorifer sistemi için küçük bi kömürlük girişi varmış. orayı da açık bırakmış beynini siktiklerim. çakmak falan yakıp bi şekilde anladık olayı. sonra yukarı çekip çıkardılar beni. ama ağzıma yüzüme heryerime girmiş kömür. eve gidip üzerimi çıkardım. donumda bile kömür vardı.
sümüğümden bile kömür çıktı.