bugün

yeşilçama dair bilinen en büyük klişeler diye bir liste olsa, şüphesiz en başa oynayabilecek bir konudur bu. onlarca filmde işlenmiştir lakin hep birbirine yakın senaryolarla. çok farklı bir bakış açısı ile yakalnmış bir asi çocuk modeli görmedim henüz maalesef. neyse konumuza dönelim biz.

efenim bahsi geçen ritüel kuvvetle muhtemel şu şekilde yansıtılır hep; zengin bir ailenin tek çocuğu olan yavsak, masum bir kıza tecavüz eder. duygularıyla oyna. bir eşya gibi kullanıp atar onu. kızın abileri filan bunun peşine düşüncede olayı hemen babasına yetiştirir. işte bu noktadan sonra bahsi geçen lafı sık duymaya başlarız. "oktay bu evin tek çocuğu. eh biraz da asi tabii", "oktay annesi öldükten sonra fazlasıyla asi bir genç oldu", "ahahahaha haylazz seni! bu ne asilik, sakin ol biraz!" gibi diyaloglar olayı örneklendirmek açısından yeterli olacaktır sanırım.

nadiren de birden fazla çocuğun olduğu evde en küçüğe verildiği de görülmüştür bu rolün. diğerleri adam akıllı çalışıp/ okurken, o piçlik yapar durmadan. eroine bulaşır, diskolara takılır, karı kız peşinde koşup amsalak olup çıkar. sürekli başı beladadır. ama aile hep sever onu, yaptıklarını hep asiliğine verirler. bir kere de;

- sittir git ulan bu evden! asiyim asiyim diye diye kanser ettin beni puşt!!

diyen bir baba görmedim ben daha. her davranışı olumlu karşılanır mı lan bir insanın? hiç nmi sabır taşını kırıp, kafa göz dalmaz babası/ annesi ona? hani nerde türk aile yapısı ulan? o kadar belayı normal bir insan alsa başına, herkesten önce babası sker onu. kaldı ki övünsün onla, "ehehe çok asi bizim oktay" tarzı böbürlensin etrafa. biraz daha gerçekçilik pls. kurtulun bu at gözlüklerinden lan.
bireyin itaatkarlığına dem vuran yeşilçam ın sanatsal dışavurumudur..