bugün

aslında bütün mesele şu kadar ki kendisi gibi görmek istediği, kendisinin olmasını istediği sade kendisiydi yani kendi kendisiyle olmaktı tek fikri hatta zikri de bu yöndeydi tıpkı dervişin ibadeti gibi. bunda otodeist olmasının payı varmıdır? vardır mutlaka da buna hep bir kılıf giydirmiştir çoğu zaman ve farklı görmektedir artık yaşadıklarını, kimseyi de sevememişti hatta annesinin masum sevgisini bile yeterli ve muteber görmemişti, düşünü kurduğu sevgilinin olan sevgiliyle de pek bi alakası yoktu, hatta ikisinin gözleri bile farklı bakardı, elleri başka tutar ve yürekleri daha bir başka atardı.
artık farkına varmıştı birşeylerin kendi doğrularınca;
yine de öteki kendini bulmak için hep yeni başka kendinden olmayanları tanımaya çalışır, çalıştıkça üstüne bi yılgınlık, yılgınlıkla beraber arayıp ta bulamamanın verdiği bıkkınlıkla tekrar kendine sarılır ve bunca mayhoşluğa rağmen inancı kendisini aczden ve basiretsizlikten alıkoyardı, zaten bundandı kendisinden bir tane daha bulamayışı, inancıydı onu böyle mefisto gibi gururlu yapan ve bu gururdan oldu olası zevk alan sadomazoşist ruhu, hatta neron un roma yı yaktığı gibi o da istanbul u yakmayı düşlerdi hep.
yanan bir şehir, masum çığlıklar, günahkar yakarışlar ve yakılan, yok edilen hayatlar bir o kadar da umutlar.siyah ve beyazın bulunduğu bir şehri, içinde masum ve günahkarları birlikte yakmanın verdiği hazzı oldu olası hep hissetmiştir, ne büyük bir mutluluktur hatta yeteneği el verse bi de o görüntüden bir başyapıt yapmayı bile tasavvur etmiştir.
işte bu kadar içinde bir başkaya yer yoktur. çünkü sade kendisi vardır ve kendisinden bir tane daha da yoktur. bu da onu hayattaki tek gerçek kılar.hayyam ın rubaisini kendisine devşirmişti;ben var olduğum için var bu dünya, ben yoksam o da yok.işin özetiydi buydu aslında.
ve halen aramaktadır kendisinin bir benzerini daha ama bulması anca olması kadar olasıdır yani imkansızdır ki bu yüzden sadece kendisini arayacaktır artık yaktığı ve yakacağı resimlerden.
bir gün istanbul dan çığlıklar koparken belki de o bunu mozart ın melodisi olarak dinleyecektir, gördüğü manzarysa ona son akşam yemeği kadar eşsiz bir eskiz olacaktır...
(bkz: tarihin ortanca çocuklarının çıldırması)