bugün

insanı kederden öldüren üçlü.

diri bedenin an an çökmesi mi dersin, yılların anaforuna kapılıp giden hayatın öznelerimi.

bir dönem bi ev vardır, evin kapısı gür meşeliğe açılır. yani kapıyı açtın mı yeşil bir dünyadır insanı karşılayan. kapı ardına açılmak zorunda çünkü aynı anda on dünya fırlar ordan dışarı. ses yaşamın en büyük belirtisi. yıllar geçer kapı kapanır. kayaya çarpan sesin yankısı çürür, yığılır sere serpe.

bir üçlünün içine düşersin. ve bir şair mutlaka bu durumun tasvirin en güçlü şekilde yapar.

Yalnızlığa dayanırım da,
Bir başınalığa asla
Yaşamak hoş değil, duvarlara baka baka
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla... Korkmam..!
Geçinip gideriz biz mutluluğa,

Ama;
"Günün aydın,
akşamın iyi olsun"
Diyen biri olmalı,
Bir telefon sesi çalmalı,
Ara sıra da olsa kulağımda...
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta...
Karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya.

Ama:
"Çaya kaç şeker atarsın?"
Diye soran bir ses olmalı ya
Ara sıra..!

Can Yücel
SEVDiĞiNLE BiRLiKTE YAŞLANMAK YALNIZ GENÇ KALMAKTAN iYiDiR.
"yalnızlık ve hüzün"

(bir adım yalnızlık
bir adım hüzün
doğmaz hiç sabahım
olmaz gündüzüm)

yalnızlığın terkisine yüklediğim isyanımdır çığlıklarım.
bu bilinmez gecenin labirentinde oradan oraya savrulur.
zihin duvarlarımda yankılandıkça anlarım
yatağım soğuk,
ellerim boş.
düşlediğiniz geceler başka bir yatağın koynundadır şimdi.
bana kalansa
yine benim bu sarhoş gecede.

biraz şarap,
biraz da kahve.
yarım kalan şarabın uktesini bir ben bilirim.
piyalem boşalsa da diğeri boşalmaz bilirim.
her seferinde iki piyale şarap doldurur,
yalnız birini içerim.
böyledir benim gecelerim.
yalnızlık ve hüzün!
göbek adımdır benim.
kimseler bilmez,
ben bilirim.

bazı bazı çalınır kapım,
sorulur adım.
ben o sıra kaçışmaktayım.
kimselerin bilmediği bir yeteneğim var,
umutlarımı piç edip, uyuşmaktayım.

05.04.2010
02:55
uğur yaman