bugün

tabutla dünyaya gelmeliydi insanlar. kırışık bir yüz. ve solgun hayaller. ak düşmüş saçlarla kutlanmalıydı ilk doğum günü. kişi, doğum günü pastasının üzerindeki mumlara üflerken torunlar alkışlamalıydı.

emekliliğin tadı bir yazlıkta çıkarılmalıydı. on yıl sonra emekli olunmalıydı bir resmi kurumdan. daha sonra hayatın rutini yaşanmalıydı. dolu hayaller ve zinde bir vücut. her sabah tıraş olunmalıydı aynanın karşısında. üniversite yılları başlamadan önce evlilik teklifi yapılmalıydı "başka seçeneğim yok" diye kendini kandırıp hak etmeyen bir kişiye. kabul etmeliydi o da.

üniversiteden mezun olunurken dört yıllık duygular mezuniyet balosunun olduğu gecenin en lacivert anında açıklanmalıydı. öpülmeliydi tüm vücutlar. üniversite yılları başlamalıydı sonra. zihindeki hayallerden kurulu üniversitenin kampüsü ile ilk adımını attığın geniş bahçenin surlarının aynı olmadığı gerçeği ile yüzleşilmeliydi. hayaller kurulmalıydı vize ve final gecelerinde. sınavlara gidilirken toplu taşıma araçlarında herkes derslerde tuttuğu notları okuyup son tekrarları yaparken, kalın defterlerin arasında küçük bir çocuğun tommiks and texas ı ebeveynlerinden gizli okuması gibi arka koltukta insanlardan gizli siddhartha okunmalıydı.

sınav kağıdı boş verilmeliydi asistanlara. anlamsızca bakılmalıydı yüzüne. yüzlerin anlamsızlığı bir sınav çıkışı geniş amfilerde tespit edilmeliydi. son sürat geriye dönüş yaşanmalıydı. nasıl ki ileriye gidişin hızı ayarlanamıyorsa geriye dönüşün de hızı ayarlanamamalıydı.

lise yılları başlamalı, beyaz gömleklerin altına iron maiden tişörtleri giyilmeliydi. geceleri her tür müzik dinlenilmeliydi. arabesk, halk müziği, rock, jazz, alternatif, pop, hip-hop... hiçbiri ifade edememeliydi içteki anlamsız notaları. perdelerin hiçbir türlüsü örtememeliydi aydınlıkları. bir gitardaki veya odadaki. saydam olan perdelerin hepsi duvara vurulduğunda paramparça olmalıydı.

filmler izlenilmeliydi geceler boyu. the usual suspects te kaizer soze ile birlikte son cümle söylenilmeliydi:

"şeytan'ın en büyük hilesi; insanları, asla varolmadığına inandırmaktır."

geri dönüş devam etmeliydi. ileriye akışın önünde tüm bentler nasıl yetersiz kalıyorsa geriye dönüşte de öyle olmalıydı. tanri sorgulanmalıydı her hayal kırıklığında. varlığı veya yokluğu ispatlanamamalıydı. her başarısız aşk girişiminde son durak mastürbasyon olmalıydı. yeterlilik keşfedilmeliydi porno yıldızları sayesinde. adı konulmamalıydı ama; yetememezlik!

bir kıza aşık olunmalıydı liseye başlanılan ilk günde. hikayeler yazılıp çantasına konulmalıydı gizlice. bir oyun kadar eğlenceli gelmeliydi o kız için yazılan hikayeler. betimlemelerden vazgeçilmeliydi karşıdaki genç kızın okuması kolaylaşsın diye.
teneffüste son hikaye kızın çantasına koyulurken lavabodan erken gelmeliydi. ve yakalanılmalıydı. el, çantanın içinde, gözler boşluğa bakmalıydı. genç kız ağzını açtığında gurur duymalıydı evreni yaratan varlık eseriyle. bir sevgi sözcüğü beklenirken genç kız avazı çıktığı kadar bağırmalıydı:

hirsiz!

yıkılıp kalınmalıydı hakaretler karşısında. kelimeler dokunmalıydı ruha. terk edilmeliydi tüm okullar. bahçelerinden içeri bakılıp girilmemeliydi. geri dönüş devam etmeliydi. beden, zihin, hayaller, rüyalar küçüldükçe hayat güzelleşmeliydi. ilkokula gidilmeliydi sonra. mahalle kavgalarında sapanla taş fırlatılmalıydı karşıdaki grubun nezrinde hayata.

ilk cinayeti, bir serçenin ölümü olmalıydı her insanın. serçe gömülürken avuçla kazınılan mezara, ağlanılmalıydı hüngür hüngür. ölüm, görmeyen gözlere dahi doğal görünmeliydi. ilkokul yılları da hızlı geçmeliydi. yalın ayak gezinilen günler başlamalı, fotoğraf albümlerindeki donmuş karelerden ibaret olmalıydı gelecek. her an önceden provası yapılmışçasına yaşanmalıydı. ilk cümle "ekmek" olmalıydı insanoğlunun içindeki açlığın boyutlarını saklamak için. dişler çıkmaya başladığında ısırılmalıydı her şey. okşayan eller. ve ekmek.

emeklenmeliydi, emekli olarak dünyaya gelinen hayatta. sürünerek varılmalıydı her mesafeye. zihin sıfırlandıkça rahatlanmalıydı. kundağa sarılınmalıydı. kendi bedenine zarar vermenin hazzı iki aylık küçük bir bebekken keşfedilmeliydi. tırmalanmalıydı gözlerin altı. ve yüz.

uyunulmalıydı sonra. her an ve her salise. uyuyarak ölüme gidilmeliydi küçük bir çocukken. anne-baba, kişinin ismini ve mesleğini ölmeden seçmeliydi.kişi, anne rahmindeyken mezarı hazırlanmalıydı. müzik kutusu konulmalıydı mezarının tavanına.
anne, doğum sancısı çekerken, kişi, tabutla geldiği bu dünyadan bir orgazm eşliğinde gitmeliydi!
çocuğun ana rahmine ters gelmesiyle başlar bu hikaye... *