bugün

2002 Artvin liseler arası futbol turnuvası finali. Bilenler bilir iskebe’de Yağmurlu havada çamur bi sahada oynuyoruz. 2-1 gerideyiz. Dakika 90’da frikik kazandık. Ceza sahası sol çaprazının bi 10 metre gerisinden.

Topun başına geçtim. Sağ ayağım için silah ruhsatı gerekli. Gerildim. Bütün bir stad bana bakıyor, tüm stad dua ediyor, yarısı gol olsun diye, yarısı olmasın diye, Yağmur bile durdu o an. Baş parmağımla burnumun sağ deliğini kapatıp sümkürdüm. 5 Adım koşup Topun sağ altına girdim. Öyle güzel gitti ki, dünya bile yörüngesinde öyle güzel bi kavis almıyordu o an. Gole gidiyordu resmen. Baraj zıplamış ama topa yetişememişti. Artık gol olması için hiçbir engel kalmamıştı. O an sanki bir saat gibi uzun geldi. Birazdan 2-2 olacak ve uzatmalara gidecektik.

Ama olmadı işte. Sağ çatalda patladı top. Kalenin zangırdamasını zeminde ayak bileklerimde hissettim sanki. Bizim dualarımıza yüz çevirmişti tanrı. O an zaman mekan algımı kaybettim. Dönen topa yine bizden biri vole çekti. Siz hiç birkaç milisaniyenin içinde gel gitler yaşadınız mı? Ben o an yaşadım! Yere çarpan top bozuk zeminden yön değiştirdi. Direği yalayıp auta çıktı.

O an formam dişlerimde dizlerimin üzerine çöktüm.

Herkes mevkisine dönerken hakem maçı bitirdi. Stadın yarısı deli gibi havalara uçuyordu. Ama sevinen biz değildik, bu sefer değildik.

Hiçbirşey duyamıyordum ben. Etrafımda arkadaşlarım konuşuyordu, onlar da ağlıyordu ama dediklerini duyamıyordum, sadece dudakları oynuyordu ve benim kulaklarım uğulduyordu.

Küçük bir şans olsaydı, küçücük. Biraz daha hızlı vursaydım belki, belki dönen topta top yerde daha düzgün bir zemine denk gelip yer değiştirmeseydi, belkiler bitmiyor, ama olmadı işte!

Atsam kahramandım, ama olmadı!

Beden öğretmenimin o lafını hiç unutamıyorum;

-siktiret lan o çatal 5-0’a bedel!