bugün

-Bir TV kanalı belgesel çekmeye gitmiş.
köy, köy
dolaşacaklar, ahalinin halini, günlük yaşamını anlatacaklar.
-Bir köyde yaşlı bir amca bulmuşlar, sohbeti
kuvvetli. "Amca demişler''
-Sen bize en mutlu günlerinden birini
anlat, biz de kaydedelim. Âlem
görsün ne mutlu günleriniz var!"
Amca başlamış;
-Bi gün Hamdo'nun eşegi
gayboldi. Daga gittik, eşegi
aradık,aradık. Eşegi bulduk, çok sevindik. O
sevinçle hepimiz eşegi
s ...."
-Yönetmen bir panik atlamış,
-Kes, kes, kaydı kes!"
Amcaya dönmüş
-Aman amca ne yapıyorsun? Hiç öyle hikâye olur
mu? Eşekli filan. Sen bize başka mutlu bir hikâyeni anlat''
Amca başlamış;
-Bi gün Memo'nun garisi gaybodi.
Daga gittik, gariyi aradık.
Gariyi bulduk, çok sevindik. O sevinçle
hepimiz..."
-Aman aman Amca, anlaşıldı! Sen boşver mutlu
hikâyeleri, sen en iyisi bize
En üzüldüğün hikâyeyi anlat!"
-Bi gün daga gittim gayboldim!
Nasıl yağmur nasıl fırtına, adam bir taksiye el kaldırır, taksi durur.. Adam gideceği yeri söyleyince, taksici kızarak "ohoo orası çok yakın alamam seni" der ve gazlar gider.. Adam çok bozulur ama sonra bir sekilde evine gitmeyi başarır.. Ertesi gün şans eseri bir bakar ki, dün geceki taksici, evinin önündeki taksi durağındadır ve üçüncü sıradadır.. Hemen plan yapar ve ilk taksi söförüne yanaşır:
- Ataköye kaça götürürsün ?"
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bir kere verirsin.
- Hadi be sapık mısın, defol.. Adam bu cevabı alınca ikinci sıradaki taksiye yanaşır
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Sana 20 milyon veririm ama bana bir kere verirsin
- vay sapıkkk vayy defol sıra üçüncü taksiciye yani bizim taksiciye gelmistir.. Adam yanaşır:
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Peki sana 20 milyon veririm ama bir sartım var
- Nedir ?
- Giderken diğer taksicilere el sallıyacaksın
- Ayıbettin abi tabii...
-Bir bayan tv muhabiri bir çiftci ile DELiDANA hastaliginin sebebini
araştırmak uzere roportaj yapıyordu.
-iyi günler bayım, biz burada DELiDANA hastaliginin sebebi hakkinda bilgi
toplamak için bulunuyoruz.
-Hastaliga neyin sebep olduğu hakkında bir fikriniz var mı?
-Çiftci bayan muhabiri süzdü ve dedi ki;
-Şimdi bak hanım kızım; biz boğayı ineği her sene bir kere salarız
-Pardon salmak' tan kastınız ?
-Nasıl deyim yani, boğa ineğe senede bi kere atlar
-Muhabir bayan (utanarak) ;
-Tamam bayım tamam, ama bu olayla DELiDANA hastaligi arasindaki iliski nedir ?
-Çiftci devam eder ;
-Hanım kızım; biz ineği sabah akşam günde 2 kere sağarız
-Bayım ben size DELiDANA hastalığının sebebinin ne olabileceğini soruyorum,
siz bana neyi anlatıyorsunuz ?
-Şuraya varacam kızım;
-Düşünki hergun sabah akşam senin meme uclarinla oynuyorlar, ama sana yilda 1
kere atlıyorlar!
Sen delirmez misin ?
Adamın biri bara girmiş, masaya çıkarak bağırmış; "Ey ahali ben adamın cinsel organını dah deyince kaldırır, duh deyince indiririm." Herkes gülmüş ama adam iddialı, 18 yaşında bir çocuk bulmuşlar, adam dah demiş çocuğun aleti dimdik, duh demiş hemen inivermiş. Bu gençtir her zaman organı kalkabilir diyerek: 80 yaşında bir dedeyi ileri itmişler hadi sıkıyorsa bunu kaldır demişler. Adam dah demiş dedenin aleti dimdik, dede hışımla silahını çekerek bağırmış; "Duh diyeni yakarım laaaaan!"
temel bi gün fadime'ye demiş "ula fadime bu akşam bize gelsene ev boş"
fadime de akşam gitmiş ev boş.
Başbakan Erdoğan, dış destek aramak için ingiltere’yi ziyarete gitmiş. Ziyaret sırasında Kraliçe tarafından çay içmeye davet edilen Erdoğan, Kraliçeye kendisinin liderlik felsefesinin ne olduğunu sormuş.
Kraliçe: 'çevremi akıllı insanlarla dolduruyorum Tayyip'cim' demiş.
Erdoğan bunun üzerine kraliçeye çevresindeki insanların akıllı olup olmadıklarını nasıl ayırt ettiğini sormuş.
Kraliçe, 'onlara doğru soruları sorarak ayırt ediyorum Tayyip'cim; bak nasıl, şimdi gör' demiş.
Kraliçe hemen Tony Blair'i aramış ve:
'Blair, lütfen bu soruya cevap veriniz: Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu çocuk? ' diye sormuş.
Tony Blair: 'Bu çocuk ben'im majesteleri' diye yanıtlamış.
Kraliçe: "Doğru. Teşekkürler, iyi çalışmalar Blair" demiş.
Erdoğan’a dönerek:'Gördünüz mü Erdoğan'cım?' demiş.
Erdoğan:'Evet majesteleri, çok teşekkür ederim, bu müthiş metodunuzu kesinlikle kullanacağım' diyerek oradan ayrılmış.
Yurda dönüşünde hemen Arınç'ı yanına çağıran Erdoğan:'Bülent abi sana soracağım bir soruyu cevaplamanı istiyorum demiş.
Arınç :'Tabii efendim, nedir?'Erdoğan: Senin annenin bir çocuğu var, babanın bir çocuğu var ve bu çocuk senin ne kız ne de erkek kardeşin. Kimdir bu?
Arınç sağa bakmış sola bakmış düşünmüş tasınmış ve en sonunda:'Efendim bunu biraz düşünüp sonra size cevap versem?' demiş. Tam ağlayacak gibi olmuş ki, Erdoğan kabul etmiş ve Arınç oradan vakit kaybetmeden ayrılmış.
Arınç hemen Bakanlar Kurulunu toplantıya çağırmış, saatlerce bu sorunun cevabı üzerinde düşünmüşler, ama kimse bir cevap bulamamış. En sonunda Bülent Arınç, Kemal Derviş’i aramış ve durumu açıkladıktan sonra:

'Annenizin bir çocuğu var, babanızın bir çocuğu var ve bu çocuk sizin ne kız ne de erkek kardeşiniz. Kimdir bu çocuk?

Derviş: 'Hayret bişisiniz yaa.. Bunu bilemeyecek ne var, tabii ki ben'im !' diye yanıtlamış.

Cevabi alan Arınç koşa koşa Tayyip'in yanına gider.
'Buldum buldum buldum efendim, kim olduğunu biliyorum, Bu çocuk Kemal Derviş’tir'.
Erdoğan kızınca Arınç, gözlerini yaşartarak ve burnunu silerek 'Vallaha billaha ben kendim düşüne düşüne buldum efendim' demiş.
Tayyip büyük bir hayal kırıklığıyla cevap vermiş:
Olmadı Bülentcim olmadı bu ya, Doğru cevap Tony Blair idi...'
adamın biri her yalanda karşıdakine tokat atan bi robot alır.

-oğlum bugün neredeydin?
-okulda baba.
robot çocuğa tokat atar.
-tamam tamam... arkadaşlarımla dvd izledik baba.
-ne izlediniz?
-kung-fu panda.
robot çocuğa bi tokat daha atar.
-of tamam pornoydu.
-ne? ben senin yaşındayken porno nedir bilmezdim.
robot babaya tokat atar. anne lafa karışır:
-hahahha babasının oğlu işte.
robot anneye tokat atar.
Nasreddin Hoca’ya bir gün komşunun kızı, pencereden başını sarkıtıp:

- Hocam, demiş, leyleği havada görmek gezmeye yerde görmek yatmaya, bacada görmek de birine sevdalanıp baca gibi tütmeye delalet edermiş. Doğru mu bu?

Hikâye bu ya, o güne kadar hiç leylek görmemiş olan Nasreddin Hoca merakla sormuş:

- Leylek de ne oluyor?
- Bak Hocam, demiş komşu kızı, biri sizin bacada?

Hoca başını çevirip bacaya bakmış. Gözlerine inanamamış. Geri dönüp sezdirmeden bacaya çıkmış. Bir hamlede leyleği yakalayıp eve getirmiş. Kuş dese benziyor gibi ama, değil.
Eline makas mı almış, yoksa bıçak mı almış, orası bilinmez; hayvancağızın gagasını, bacağını, kanadını bir güzel düzelttikten sonra:

- Eh, demiş, şimdi kuşa benzedin!
Hitler üç esir yakalamış; ingiliz, fransız ve birde Yahudi.
Size soru soracağım bilirseniz sizi bırakacağım demiş.
ingilize sormuş:
titanik kaç yılında battı?
ingiliz hemen cavap vermiş 1912 diye. hitler göndermiş ingilizi.
Fransıza sormuş:
titanikte kaç kişi öldü, fransız cevap vermiş 1050 şeklinde. Tamam sende gidebilirsin demiş ve özğür bırakmış.
Yahudiye dönmüş ve "Say lan isimlerini"!!
Rize'de bir cuma namazından sonra okunan Kuran'dan etkilenip ağlayan insanlara gülen bir Arap iş adamı, camiden tekme tokat atılmış. Neden güldüğünü sormuşlar:

- "Regl dönemindeki kadınlarla ilgili okunan şeylere ağlamalarına dayanamadım güldüm" demiş.
iki ibne uzun süreli bir uçak yolculuğuna çıkar. gece biri diğerine yanaşır.

# hadi sevişelim

lan saçmalama otele kadar sabret

#ya olum herkes uyudu hostesler bile uyudu bak düğmeye bascam kimse gelmeyecek der.

gerçekten kimse gelmez diğer ibnede ikna olur ve bunlar sevişir.

sabah olunca hostes bir amcaya sorar:

amca nasıl uyuyabildin mi?

# yok kızım çok başım ağrıdı uyuyamadım.

amca düğmeye basıp ilaç isteseydin?

# vallahi kızım biri bastı sabaha kadar siktiler...
Bir Yahudi Alman yıllardır yan yana yaşadığı komşusuna "Ben artık bu ülkede yaşamak istemiyorum" diye yakınmış. Komşusu "Neden" diye sorunca da "Yarın Almanya'daki bütün terzileri ve Yahudileri toplayıp, sınır dışı edeceklermiş" demiş. Komşu şaşkın "Terzileri neden sınır dışı etsinler ki" diye tepki gösterince, Yahudi Alman acı acı gülmüş.
- işte bu nedenle artık bu ülkede yaşamak istemiyorum, diye mırıldanmış.
temel bir gün sahilde güneşlenirken yanına bir adam gelmiş

-merhaba kardeş jet skici nerde biliyor musun?
demiş temelde
-jet skiciyi bilmeyrumda gel istiyosan ben seni yavas yavas s*keyum.
"Mazoşist, oğlancı, sadist, katil, nekrofili ve kundakçının hikayesini biliyor musun?"

"Hayır."

"Bir akıl hastanesinde, bir mazoşist, bir oğlancı, bir sadist, bir katil, bir nekrofili ve bir kundakçının canı sıkılmış. Oğlancı "Kediye tecavüz etsek nasıl olur?" diye sormuş. Sadist de ona cevap vermiş: "Evet, tecavüz edelim ve kediyi öldürelim." Katil ilave etmiş:"Harika! Tecavüz edelim, işkence yapalım ve kediyi öldürelim." Sonra nekrofili demiş:"Evet! Tecavüz edelim, işkence yapalım, öldürelim ve sonra kediye tekrar tecavüz edelim."Sonra da kundakçı söz almış: "Tecavüz edelim, işkence yapalım, öldürelim, tekrar tecavüz edelim ve kediyi yakalım." Aniden bir sessizlik olmuş. Hepsi birden mazoşiste bakmışlar ve sormuşlar: "Ya sen? Bir şey söylemeyecek misin? Mazoşist cevap vermiş: "Miyav.""
temel kitap yazayım demiş. orhan pamuk'a gitmiş. işin piri o diye. danışmış hani ne yazarsam çok satar diye. o da demiş ki türk milletinin yarısı sekse meraklıdır. madem tek kaygın satış. git seksle ilgili bişeyler yaz. haftaya gelmiş temel. bitirmiş kitabı. orhan bakmış kitabın adı. asiye'yi kim sikti? demiş ki bu olmaz. çok açık. geriye kalan yüzde elli de dine meraklıdır. git biraz din kat kitaba. haftaya gene gelmiş temel. kitabı adı : allah allah asiye'yi kim sikti?
birkaç hafta okula gözü mor gelen çocuğa öğretmen sorar.

ö- ne oluyor evladım her hafta bir gözün mor geliyorsun.

ç- hocam biz çok fakiriz. abilerim, ablalarım, annem, babam tek odada yatıyoruz.
gece olunca babam kardeşlerimin adını söylüyor, kimseden ses çıkmıyor, bende karanlıktan korktuğum için benim adımı söylediğinde efendim baba der demez gözümün ortasına yumruğu yiyorum.

olayı çakan öğretmen bir daha baban adını söylerse cevap verme uyumaya devam et demiş. ertesi hafta çocuk okula geldiğinde öğretmen şaşırmış.

ö- ben sana baban adını söylerse cevap verme demedim mi?
ç- öğretmenim dediğiniz gibi yaptım cevap vermedim. ancak bir süre sonra babam, hanım ben geliyorum dedi. annemde sık dişini bey bende geliyorum dedi. bende karanlıktan korktuğum için bekleyin beni bende geliyorum der demez gözümün ortasına yine bir yumruk geldi.
kral radikal bir fikir öne sürer ve sarayın eşşeğini kim güldürürse büyük bir servet alacağını, güldüremez ise kafası kesileceği şeklinde ferman yayınlamıştır.

her gelen kellesini kaybetmiş kralda iyice hırs yapmıştır. vezirlerine yok mu bu eşşeği güldürecek kimse diye sorduğunda falanca köyde namı kemal adında biri var yapsa yapsa o yapar demişler.

kral- tez getirilsin bu adam diye emir vermiş.

namı kemal saraya gelirken olayı dinlemiş kralın önünde eğildikten sonra eşşeğin kulağına gidip bir şeyler söylemiş. o da ne eşşek kahkahalara boğulmuş. namı kemal küp küp altınlarını alıp evinin yolunu tutmuş.

kral şaşkın. yahu bu gülmeyen eşşek şimdide hiç susmuyor, sürekli gülüyor. emri ile bu sefer eşşeği susturma adına ferman vermiş. yine kimse susturamamış.

kral son çare namı kemali tekrar geri çağırmış.

namı kemal- kralım bizi eşşekle yalnız bir odaya bırakın demiş.

odaya girer girmez eşşek sus pus olmuş. kral yine şaşkın. namı kemal küp küp altınları sırtlanmış evinin yolunu tutmak üzere iken kral yolunu kesmiş.

bre adam. sen ne yaptın da güldürülemeyecek bir hayvanı güldürdün, sonrada susturdun.

namı kemal kendinden emin şekilde. hiç bir şey kralım. güldürmek için eğildim kulağına benimki seninkinden büyük dedim gülmeye başladı. sonra beni çağırdınız gösterdim sustu.
http://vocaroo.com/i/s0Yj1LR0AMeP
görsel
gece gece yarmıştır;

yasli ve zengin bir adamin hepsi birbirinden zeki 3 oglu varmis. birgün amansiz bir hastalikla yataga düşen yasli adam verasetini açiklamak için ogullarini yanina çagirmis.
- ogullarim benim vaktim geldi artik, ecel kapida. ben ölünce tabi ki mallarimin hepsi sizin ve siz çok zekisiniz ama siz mallarimi bölüseceksiniz diye birbirinize düsmemeniz için sehrin kadisina gidin. o kadiya benim selamimi söyleyin o size mirasinizi bölüstürür.
ve adam ölür ogullari da babasinin istegi üzerine kadiya gitmek için yola düserler. tabi yesillik yerlerden, gölden, yagmurdan, çamurdan felan geçerler.
derken önlerine bi adam çikar ve bizim 3 biradere sorar;
- efendiler ben devemi kaybettim siz yolda bir deve gördünüz mü? der.
büyük kardes sorar;
- tek gözü kör müydü
adam "evet" der.
ortanca kardes sorar;
- kuyrugu kesik miydi
adam "evet" der
küçük kardes sorar;
- bir ayagi topal miydi
adam ona da "evet" der.
bu sorulardan sonra 3 birader devesini kaybeden adama biz senin deveni görmedik derler. adam birden sinirlenir. "yaa nasil olur. hem bütün
özelliklerini bildiniz hem de görmedik diyorsunuz. bende sizinle beraber gidecem ve gittiginiz yerdeki kadiya sizi sikayet
edecegim" der.
biraderlerde "olur gel" derler.
ve sonunda kadinin yanina varirlar, huzuruna çikarlar. 3 birader der ki;
- efendim bizim babamiz vefat etmeden önce mirasi bölüsmemiz için size gelmemizi söylemisti. biz de bu yüzden geldik. kadi devesini kaybeden adama
döner ve; -sen niye geldin. der adam da : efendim ben devemi kaybettim. yolda bunlari gördüm. onlara devemi gördünüz mü dedim onlarda devemin bütün özelliklerini bildikleri halde görmedik dediler. ben bunlardan süpheliyim der.
kadi biraderlere döner ve sorar:
- sen nerden bildin tek gözünün kör oldugunu.
- efendim, yolda gelirken yesillik yerden getik. baktim ki yesilliklerin hep bi tarafindan yenilmis öbür tarafina yanasmamis bile. tek gözünün kör oldugunu oradan anladim.
- peki sen nerden bildin kuyrugunun kesik oldugunu.
- efendim, yolda gelirken deve pisligi gördüm. devenin pislikleri hep daginik düsmüs. halbuki kuyrugu olsaydi hep toplu düserdi. oradan bildim
kuyrugunun olmadigini.
- peki sen nerden bildin bi ayaginin topal oldugunu.
- efendim, gelirken gölden getik. baktim ki devenin 3 ayaginin tam izi bir de yarim ayak izi var. tek ayaginin topal oldugunu oradan anladim.
kadi devesini kaybeden adama döner ve "kardesim bunlar senin deveni görmemisler" der. kadi o adami gönderir ve düsünür "ulan bunlar benden zeki
ben bunlara nasil miras bölüstürecegim. neyse ben bunlara bi ziyafet vereyim sonrada kapi arkasindan dinleyeyim bakalim ne konusuyorlar" diye düsünür ve
bizim 3 biraderi evine götürür hanimina güzel bi ziyafet hazirlattirir yemek gelir ve kadi "siz yemeginizi yiyin ben bi yere varip gelecegim" der ve kapi
arkasina geçer.
büyük kardes der ki;
- yaa kuzu çok iyiymiste, keske köpek emmeseydi.
kadi sasirir.
ortanca kardes der ki;
- yaa sarap iyiymiste, keske mezar topragindan yapmasalardi.
kadi iyice sasirir.
küçük kardes de der ki;
yaa kadı; iyiymiste, keske ibne olmasaydi.
kadi bu lafi duyar duymaz gelenlerin zeki oldugunu düsünerek hemen arastirmaya gider.
kuzuyu aldigi adama "bu kuzu ne emdi" diye sorar.
adamda "kuzunun annesi öldüydü ben de kapinin önünde yatan köpege emzirttim" der.
daha sonra sarabi aldigi adama gider ve "bu sarabin topragi nerden" diye sorar. adamda "valla bizim burada en güzel toprak mezarlikta var, ben de
mezar topragindan yaptim" der.
kadi "ulan bunlar ikisinide bildi" diye düsünerekten annesinin yanina gider ve "anne ben ibne miyim " diye sorar. annesi de "oglum hatırlamzsın sen
küçükken ormanda sana oduncu tecavüz etmişti" der.
kadi bu saskinliklar içinde bizim 3 biraderin yanina gider ve baslar sormaya.
büyük kardese;
- söyle bakalim kuzunun köpek emdigini nerden bildin.
- nerden olacak. bak kuzunun budunun bu kenarinda yag olmaz. ama köpegi emdigi için burada yag var.
ortanca kardese;
- söyle bakalim sarabin mezar topragindan oldugunu nerden bildin.
-nerden olacak. içiyorum içiyorum zevk yerine keder veriyor.
ve küçük kardese sorar;
- söyle bakalim sen benim ibne oldugumu nerden bildin.
- nerden olacak, ibne olmasan girişe galatasaray bayrağı asmazdın
adamın biri her ay bankaya yüklü miktarda para yatırırmış ama yatırdığı paralara da yıllarca dokunmazmış.
bu durum banka müdürünün dikkatini ekmiş ve personele talimat vermiş bir daha geldiğinde yanıma çıkarın bir çay ikram edelim.

yine para yatırmaya geldiği bir gün adamı çağırmışlar müdürün yanına çıkarmışlar.

müdür çayını söylemiş hoş beş sohbet ederken.

müdür- uzun zamandır hesaplarınızı kontrol ediyorum hep para yatırıyorsunuz ama hiç çekmiyorsunuz. siz nasıl geçiniyorsunuz.
adam- ben bahis oynarım ve hiç kaybetmem.
m- nasıl olur beyefendi herkes mutlaka bir gün kaybeder.
a- ben kaybetmem demiş ve böyle inatlaşma sonucunda adam dayanamamış ve müdüre var mısınız bir bahse deyince ,
m- ne konuda demiş.
a- 1 ay sonra senin kıçında kuyruk sokumu bölgesinde bir kıl uzayacak ve bembeyaz olacak demiş.

müdür gülmüş ve
m- beyefendi ben daha gencim, böyle birşey mümkün değil istersen gel vazgeç demiş.
a- kendinden emin şekilde yok iddia bu demiş. 1 ay sonra bir şahitle geleceğiz ve kontrol edeceğiz kazanırsan anında 10 bin liranı vereceğim demiş.
m- peki sen kaşındın demiş ve bahsi kabul etmiş.

1 ay sonra adam ve yanında getirdiği şahit müdürün yanına gitmiş ve hazır mısınız müdür bey demiş.
m- bak istersen gel vazgeç.
a- olur mu biz sözümüzün eriyiz. hazırsanız şahitle beraber lavaboya gidelim de şu bahis bitsin demiş.

10 dakika sonra adam yanındaki şahite parayı bırakıp sen gidebilirsin demiş.

tabi müdür keyifli. ben size demedim mi bey efendi demiş. bir gün mutlaka kaybedersiniz diye.

a- bende size asla kaybetmem demedim mi demiş ve 10 bin tl sini uzatmış müdürün bu sizin, bu 30 bini de benim hesabıma yatırmanızı rica ederim deyince müdür şok olmuş.

adam gülerek, sizinle iddiaya girdikten sonra kahvehaneye gittim ve dedim ki. size şu bankanın müdürünün kıçını göstereceğim desem kim iddiaya girer dedim. tabi kimse inanmadı ve herkes benle iddiaya girdi. şimdi arkadaş gördüğü şeyi diğerlerine anlatmaya gitti.
adam komadadır. hemen yanında başucunda da karısı...

adam ayılır gözleri nemlidir. karısına doğru bakar ve kısık sesle konuşmaya başlar:

"ilk işten kovulduğum zaman yanımdaydın... iflas ettiğim gün oradaydın... hatırlar mısın dört yıl önce vurulmuştum. ayılıp ilk gözümü açtığımda seni gördüm.. trafik kazası geçirdiğimde hastanede baş ucumdaydın..."

kadın takdir edilmenin mutluluğundadır... adam devam eder;

"şimdi komadayım yine baş ucumdasın... sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz kadınsın.."
Bi çocuk babannesini sikmiş babası neden siktin demiş çocuk anamı sikenin anasını sikerim demiş .
temel fırına gitmiş. fırıncıya:

-bana 99 tane ekmek ver. demiş

fırıncı iyi niyetle:

-100 tane vereyim de yuvarlak hesap olsun temel demiş.

temel sinirlenmiş:

-oha o kadar ekmeği kim yicek da. demiş

hıyar.
midhat bir gün kahvenin önünden geçiyormuş..
kahveciye:
-soğuk çay var mı demiş..
kahveci yok demiş lan ne soğuk çayı demiş..
birkaç gün sonra midhat tekrar ordan geçerken aynı soruyu sormuş..
-soğuk çay var mı??
kahveci de get amk yok soğuk çay demiş..
midhat bunu hergün tekrarlamış..
bir gün yine midhat geçmeden once kahveci dolaba çay koymus..
midhat gecerken sormus..
-soguk ça..
kahveci var demiş..
midhat da: o zaman ısıt da içelim.. demiş..
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar