bugün

sevgilinizin hiç beklemediğiniz bir an anda tam ensenizde bitmesidir..

aslında hikayeyi sondan başa anlatmak yerine , baştan sona anlatmalıyım..
14 şubat öncesi sevgilimle müthiş bir kavga etmişiz. aldığımız hediyeler kursağımızda kalmış adeta. içimiz yanıyor ama gururdan asla aramıyoruz ikimizde. farklı illerdeyiz ama her ay mutlaka 3-4 sefer düzenli görüşüyoruz.
elim binlerce kez telefona gidiyor ama bir türlü cesaretimi toplayıp onunla konuşamıyorum. planımız şöyleydi. sınavlarım bitince ben onun yanına gidip sevgililer gününü onunla geçirecektim. sora beraber benim okuduğum şehre dönüp bir hafta daha birlikte upuzun bir tatil yapacaktık. o kadar aptalca bir mevzu yüzünden kavga ettik ki ben ayrılık noktasına geleceğimizi o an asla tahmin edemezdim...
meğer o kavga anında eleman kafasında kuruyormuş nasıl bir süprizle bana geleceğini. bense ağlaya ağlaya bütün fotoğraflarımızı yırtıp , üzüntümü şişelere gömmeye başlamıştım bile.
sevgililer gününden bir gün önce ev halkı sevgilileriyle planlar yaparken ben evde saçma bir halde bulaşık yıkıyordum.en bakımsız ve çirkin halimle bardakları hüzünle köpürtürken dış kapının anahtarla açıldığını fark ettim. belki size çok garip gelicek ama içim titredi. ayak seslerinin bana doğru geldiğini hissettiğim anda bir korkuya kapıldım. ev arkadaşlarımdan biri olmalıydı. hangi hırsız kapıyı anahtarla açar ki diye düşündüm. kafamı kaldırmadım , hiç konuşmadım. bardakları köpürtmeye devam ettim. biri adım adım yaklaşıyordu hissediyordum. köpüklü ellerimle saçlarımı geriye ittim ve ağzımdan dökülen kelimelere kendim bile inanamadım. hoş geldin dedim. sadece bu kadar. ensemde bir sıcaklık hissetiğim an onun tam arkamda olduğundan artık emindim. hiç dönmedim bile. kokusunu almıştım çünkü. ondan başkası asla olamazdı. elinde 3 kutu bonibon vardı. bunları vermeye geldim dedi. ellerimi yıkadım ama kalbim yerinden çıkıcak gibi olmasına rağmen gayet sakin bir ses tonuyla daha bir gün var dedim. önce sen bi ellerini aç bakalım dedi. bonibon kutusunu ellerime boşaltı. hepsi pembeydi.. diğer kutularda pembe.. avuçlarım pembe bonibonlarla dolmuştu.
bir gün ona "keşke bütün bonibonlar pembe olsaymış" demiştim. onları tek tek ayırmak için epey uğraşmıştı ama değmişti.

ve artık affetmek ve sarılmak için beklemek manasızdı..