bugün

Bir emir ile başlayan süreç.

Allah ın ol emri ile başlıyor. Böylece kainat yaratılmış oldu. Trilyonlarca yıldız gezegen ve gökyüzü cismi. Trilyonlarca galaksi.

Peki dünya ve insan. Bu büyük evrende neredeyse bir hiç kadar küçük. Bir de insanı düşünün. Varlığının hiçbir değeri yok neredeyse. Bu büyüklük karşısında.

Sonra, Allah insandan belli şeyleri istedi. Belli şeyleri de yapma dedi. insan da nedense çoğunluk olarak tersine istikamet gitmeye devam etti ve ediyor.

Varoluş sürecinde bir durum var. insan doğar ve ölür. Ruh varlığını ölümden sonra da devam ettirir. iyidir ya da kötü.

Her canlının bir ömrü var. Küçücük bir bitin bile. Görünenden görünmeyene.

Varoluş sürecinde mutlak bir güç evreni ve zamanı yarattı. Bizim yaşadığımız ömür, hiç yok denecek kadar az bir zaman.

Ve zaman. Zaman da yaratılan bir kavram. Daha detaylı düşünelim. Bir gezegende 1 gün geçirip buraya gelsek, belkide tanıdığınız hiçbir insan hayatta olmayacak. Plütonda geçen bir gün, buradaki 24 seneye eşit. Orda yaşayan bir insan 3 gün sonra ordan çıkıp buraya gelse, yeni doğan çocuğu 72 yaşına gelmiş olacak. Adamsa kendi çocuğundan daha genç. işte gezegenler arasında zaman kavramı böyle uyumsuzluklar içerir.

Zaman çok farklı bir kavramdır. Geriye doğru gittiğiniz zaman, zamanın bir başlangıç noktasını bulamazsınız. Bu ise zamanın yaratılan bir kavram olduğunu bize ispat etmektedir.

Hayat ise senin yaşadığın zaman kadardır.

Sen elindeki kartları açarsın. Bir sonraki kartta ne geleceğini bilemezsin. Belkide bu yazıyı okuyan sen. Senin için hayat 1 saat sonra bitecek ve öleceksin. Yarın mezarda olabilirsin.

Varoluş sürecine felsefi anlamda da bakmak gerekir. Daha iyi noktalara, dini anlamda bütünsel şekilde ulaşmak için. Sonuçta allah hiçbir gezegeni boşuna yaratmaz.