bugün
- özlenen sözlük yazarları28
- michy batshuayi32
- yazarların en büyük dilekleri12
- anın görüntüsü17
- jose mourinho8
- duşta işemek18
- kürtlerin siklerinin daha büyük olması gerçeği9
- islamı tartışamamak22
- antalya daki engelli çocuğa toplu tecavüz21
- gideon reid morgan jj32
- hangi şarkı seni ağlatıyor12
- çıkma teklifi etmek10
- fransa bayrağını yakan sığınmacı9
- hiçbir erkeğin size laf atamaması12
- halkımızın asıl sorunu yeterince sikişmemesidir20
- herkesin bir anüsü olduğu gerçeği12
- küçükçekmece de öpüşen yaşlı amcalar22
- dünya kadar malın olacağına9
- erkeklerde meme ne işe yarıyor sorunsalı11
- atatürk kafir cumhuriyetini ilan etti12
- köpeğin su içtiği kabı tekmeleyene çift dalmak11
- 18 haziran 2024 türkiye gürcistan maçı35
- bik bik'in kurban etlerini buzdolabında saklaması11
- diamond tema hakkında soruşturma açılması10
- evin büyük çocuğu olmak8
- kıbrıs ismailağa cemaati sayesinde alındı13
- izmirli sude vs karslı rojda10
- bı erkeğin sevdiğini anlamanın yolları17
- cehaletle mücadele etmek16
- dekolte memeye bakan kişinin aklından geçen15
- manyak olmaya karar verdim17
- salda gölü'nün son hali11
- sağlığı etkileyen en temel faktör12
- sözlükteki en iyi 15 yazar9
- 10 ayda evlenen insanlar8
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var9
- arda güler14
- nervionun kedisi9
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı17
- ups boobs beni favladı'ne yapmalıyım9
- geniş kalçalı kadın ahlaklıdır25
- karizma10
- sözlükteki elit yazarlar14
- türk mü türkiyeli mi sorunsalı9
- okula gitmeden yüzlük karne alan afgan ve suriler18
- rus sovyet düşmanı amerikancı kemalistler11
- kocam boşalacağı esnada geliyorum bacanak dedi16
- kabataş yalanı9
- içsel yolculuk enerji frekans 69 bin lira9
- vladimir putin11
Vahidettinin, TBMM'nin Hilafete son vermesi üzerine, 13 Mart 1924'te, (türkiye cumhuriyeti kurulduktan 5 ay sonra) Fransa Cumhurbaşkanı Milleranda yazdığı mektuptur.
"... isyancı tebamda teşekkül eden Ankara Meclisinin aldığı kararların hükümsüz ve etkisiz kalmaya mahkûm olduğu apaçık ortadadır... Bu karar, yalnızca altı milyon Müslümandan oluşan Türk halkının yetkilerini aşmaktadır . Türk halkı, çoğunluğunun kökeni ve inançları belirsiz, etkili bir azınlığın yönetimi ve güdümü altında bulunmaktadır... Böylesi kararlar, Müslümanlar arasında büyük huzursuzluk ve infial yaratabilecek nitelikte olduğundan... vahim tepkilere yol açabilir. Sadık tebaları arasında sayısız Müslümanların bulunduğu Fransa Cumhuriyetinin en yüksek sorumlu şahsiyeti olan Ekselanslarına, bu açıklamayı yapmayı faydadan uzak bulmadım."
Vahidettin, bu mektubun bir eşini de, ingiltere Kralına göndermiştir. Fransayı ve ingilitereyi, genç Türkiye cumhuriyeti aleyhinde harekete geçmeye teşvik ettiği bu şaşırtıcı mektubun sonunda, daha da şaşırtıcı bir şey yapmakta, yurt dışında bulunan hanedan üyelerine maddi yardım yapılmasını da dilemektedir.
(ilgili belge: Fransız Dışişleri Arşivi, 57. cilt, 79-80. yaprak)
"... isyancı tebamda teşekkül eden Ankara Meclisinin aldığı kararların hükümsüz ve etkisiz kalmaya mahkûm olduğu apaçık ortadadır... Bu karar, yalnızca altı milyon Müslümandan oluşan Türk halkının yetkilerini aşmaktadır . Türk halkı, çoğunluğunun kökeni ve inançları belirsiz, etkili bir azınlığın yönetimi ve güdümü altında bulunmaktadır... Böylesi kararlar, Müslümanlar arasında büyük huzursuzluk ve infial yaratabilecek nitelikte olduğundan... vahim tepkilere yol açabilir. Sadık tebaları arasında sayısız Müslümanların bulunduğu Fransa Cumhuriyetinin en yüksek sorumlu şahsiyeti olan Ekselanslarına, bu açıklamayı yapmayı faydadan uzak bulmadım."
Vahidettin, bu mektubun bir eşini de, ingiltere Kralına göndermiştir. Fransayı ve ingilitereyi, genç Türkiye cumhuriyeti aleyhinde harekete geçmeye teşvik ettiği bu şaşırtıcı mektubun sonunda, daha da şaşırtıcı bir şey yapmakta, yurt dışında bulunan hanedan üyelerine maddi yardım yapılmasını da dilemektedir.
(ilgili belge: Fransız Dışişleri Arşivi, 57. cilt, 79-80. yaprak)
denize düşenin yılana sarılma çabasıdır. ama farkında değildir ki, yılan, onun denize düşmesinden hiç rahatsız değildir. bu ve bunun gibi satırlar, tabii "vahdettin'in vatan haini olmadığı" tezini savunan bizler için de öyle övünülecek satırlar değildir. vahdettin, tahtta kaldığı sürece bir çok güzel işler yapmış, en azından hain olmadığını ortaya koymuş, ama padişahlık görevi alınıp yurtdışına çıkmaya mecbur kalınca, birtakım -bence gereksiz- birkaç girişimde bulunmuştur.
ilk olarak hicaz'da bazı girişimlerde bulunmuş -türkiye kamuoyunun bundan 15 yıl önce haberdar olduğu- bir deklarasyon yayınlamış, deklarasyonunda mustafa kemal'i, rauf bey'i vs suçlamış, bunların yanında milli mücadelenin fiili başlangıcında sadrazamlık yapmış olan ali rıza paşa'yı da "cumhuriyet kurulacağından haberdar olduğu halde kendisine bilgi vermemek"le suçlamıştır. bu nokta incedir: vahdettin, anadolu hareketi gelişirken, işin cumhuriyete doğru gideceğinden haberdar değildir. oysa ingilizler haberdardır. ingilizlerin henüz 1919 tarihli raporlarında "anadolu hareketi cumhuriyete doğru şekilleniyor" şeklinde ifadeler vardır.
ama tekrar etmek gerekir ki, bu başarısız birkaç girişim eğer vahdettin'in hain olduğunu gösterecek olsaydı, peki atatürk'ün hiç de başarısız sayılamayacak girişimleri için ne demek gerekirdi? mantığa mantık... buyurun size atatürk'ün fransızlar'la kurduğu ilişkilerden, onlara gönderdiği haberlerden ve onlardan aldığı cevaplardan söz edeyim bir parça... denge unsuru olsun... iki kişi aynı şeyi yaparken birine hain, ötekine kahraman demeyin...
aslında olayı belgelemeye de gerek yok: 1920'de italyanlar, 1921'de fransızlar ülkeyi terkediyor, silahlarını atatürk'e bırakıyorlar. hatta fransızlar uçaklarını bile bırakıyor. 1921 ankara antlaşmasını inkılap tarihinde okumuşsunuzdur. bir de bunun ingiliz kaynaklarında geçen içyüzü var. fransızlar, silahlarını bırakırken diyorlar ki, suriye'deki -kendi hakları olduğunu düşünüyorlar oranın- ingiliz birliklerine ve anadolu'daki yunan kuvvetlerine saldırısanız, fransa bundan sadece memnuniyet duyar... bunu ingilizler haber alıyor. churchill bile "bu bir ilan-ı harptir, fransa bize silah çekti" diyor. (kaynak gösterebilirim!)
şu yukarıda vahdettin'in mektup yazdığı millerand var ya... eylül 1920'de, dışişleri bakanı iken, italyan mevkidaşı gioletti ile bir araya gelerek sevr'den vazgeçmeyi ve mustafa kemal ve arkadaşlarını desteklemeyi kararlaştırır. (sevr'den sadece 1 ay sonra) o cumhurbaşkanı olunca da ankara'da sevinç gösterileri düzenlenir.
şunu da bilmek lazım: yunanlıların izmir'i işgal etmeleri, italya ve fransa'da büyük gösterilerle protesto edilmiştir. fransa'da başından itibaren atatürk'ü destekleyen güçlü bir kamuoyu vardır. fransa, türkiye'nin laik bir cumhuriyete doğru evrilmesini en fazla destekleyen ülkedir. ankara hükümetinin ilk resmi antlaşması da sovyetlerden sonra fransa ile yapılmıştır.
bir kadın var: madam berta (berthe gaulis)... bugünün gençleri bilmez ama, kemalist kaynaklarda ismi geçer... bir gazetecidir. 1919 eylülünden cumhuriyetin ilanına kadar türkiye ile fransa arasında gider gelir. atatürk'le ve diğer komutanlarla yakın ilişki kurar. fransa'da le temps gazetesinde onları öven yazılar yazar. türkiye ile fransız hükümetleri arasında arabuluculuk yapar. lozan'da türkiye ile fransa'nın aynı tarafta olmasında başrol oynar. sonradan kendisine tbmm tarafından, milli davaya hizmetlerinden dolayı resmi şükran plaketi verilir.
türkçe'de iki kitabı vardır bu kadının. fransı hükümetinin islam politikasından sorumlu cezayir genel valisi mareşal lyautey'e yazdığı 21 aralık 1922 tarihli mektubunda şöyle der:
--spoiler--
-Sayın Mareşal, şimdi Ankaradan bazı mesajlar aldım. Bunları ancak yüzyüze gelince söyleyebilirim. 2 veya 3 Ocak tarihine doğru Rabat yolculuğuna çıkmayı düşünüyorum. Bundan önce Lozanda ismet Paşa ile görüşmüş bulunacağım. Bütün bunlar büyük bir sır perdesi içinde geçecek ve burada, kimse niçin Lozana gittiğimi ve neden Fasa gideceğimi bilmeyecektir. ( ) Her şeyi inceden inceye konuşmamız zarurîdir. Doğrudan doğruya yapılan bu müracaattan memnunum. Beni, çeşitli meseleler arasında, belki de en nazik olanı için aracı seçtiler. Her hususta kendilerinden açık bilgi istedim. Ne yazık ki, Rabatta pek az kalacağım ve Parise döner dönmez tekrar Ankara yolculuğuna koyulacağım.
--spoiler--
devamı da var mektubun. rabat görüşmesinden sonraki durumları da yazmış kadın. gerekirse yayınlarım da... ancak sanırım bu kadarı yeterli: çünkü burada ortada sadece ümitsiz bir mektup yok, bayağı bayağı sıkı fıkı ilişkiler var... ha, tekrar edeyim: ben bu ilişkileri yargılamıyorum. sadece eğer o mektupla vahdettin hain ilan edilecekse, bakın burada neler var diyorum...
(bkz: altüst oluşun sebepleri)
ilk olarak hicaz'da bazı girişimlerde bulunmuş -türkiye kamuoyunun bundan 15 yıl önce haberdar olduğu- bir deklarasyon yayınlamış, deklarasyonunda mustafa kemal'i, rauf bey'i vs suçlamış, bunların yanında milli mücadelenin fiili başlangıcında sadrazamlık yapmış olan ali rıza paşa'yı da "cumhuriyet kurulacağından haberdar olduğu halde kendisine bilgi vermemek"le suçlamıştır. bu nokta incedir: vahdettin, anadolu hareketi gelişirken, işin cumhuriyete doğru gideceğinden haberdar değildir. oysa ingilizler haberdardır. ingilizlerin henüz 1919 tarihli raporlarında "anadolu hareketi cumhuriyete doğru şekilleniyor" şeklinde ifadeler vardır.
ama tekrar etmek gerekir ki, bu başarısız birkaç girişim eğer vahdettin'in hain olduğunu gösterecek olsaydı, peki atatürk'ün hiç de başarısız sayılamayacak girişimleri için ne demek gerekirdi? mantığa mantık... buyurun size atatürk'ün fransızlar'la kurduğu ilişkilerden, onlara gönderdiği haberlerden ve onlardan aldığı cevaplardan söz edeyim bir parça... denge unsuru olsun... iki kişi aynı şeyi yaparken birine hain, ötekine kahraman demeyin...
aslında olayı belgelemeye de gerek yok: 1920'de italyanlar, 1921'de fransızlar ülkeyi terkediyor, silahlarını atatürk'e bırakıyorlar. hatta fransızlar uçaklarını bile bırakıyor. 1921 ankara antlaşmasını inkılap tarihinde okumuşsunuzdur. bir de bunun ingiliz kaynaklarında geçen içyüzü var. fransızlar, silahlarını bırakırken diyorlar ki, suriye'deki -kendi hakları olduğunu düşünüyorlar oranın- ingiliz birliklerine ve anadolu'daki yunan kuvvetlerine saldırısanız, fransa bundan sadece memnuniyet duyar... bunu ingilizler haber alıyor. churchill bile "bu bir ilan-ı harptir, fransa bize silah çekti" diyor. (kaynak gösterebilirim!)
şu yukarıda vahdettin'in mektup yazdığı millerand var ya... eylül 1920'de, dışişleri bakanı iken, italyan mevkidaşı gioletti ile bir araya gelerek sevr'den vazgeçmeyi ve mustafa kemal ve arkadaşlarını desteklemeyi kararlaştırır. (sevr'den sadece 1 ay sonra) o cumhurbaşkanı olunca da ankara'da sevinç gösterileri düzenlenir.
şunu da bilmek lazım: yunanlıların izmir'i işgal etmeleri, italya ve fransa'da büyük gösterilerle protesto edilmiştir. fransa'da başından itibaren atatürk'ü destekleyen güçlü bir kamuoyu vardır. fransa, türkiye'nin laik bir cumhuriyete doğru evrilmesini en fazla destekleyen ülkedir. ankara hükümetinin ilk resmi antlaşması da sovyetlerden sonra fransa ile yapılmıştır.
bir kadın var: madam berta (berthe gaulis)... bugünün gençleri bilmez ama, kemalist kaynaklarda ismi geçer... bir gazetecidir. 1919 eylülünden cumhuriyetin ilanına kadar türkiye ile fransa arasında gider gelir. atatürk'le ve diğer komutanlarla yakın ilişki kurar. fransa'da le temps gazetesinde onları öven yazılar yazar. türkiye ile fransız hükümetleri arasında arabuluculuk yapar. lozan'da türkiye ile fransa'nın aynı tarafta olmasında başrol oynar. sonradan kendisine tbmm tarafından, milli davaya hizmetlerinden dolayı resmi şükran plaketi verilir.
türkçe'de iki kitabı vardır bu kadının. fransı hükümetinin islam politikasından sorumlu cezayir genel valisi mareşal lyautey'e yazdığı 21 aralık 1922 tarihli mektubunda şöyle der:
--spoiler--
-Sayın Mareşal, şimdi Ankaradan bazı mesajlar aldım. Bunları ancak yüzyüze gelince söyleyebilirim. 2 veya 3 Ocak tarihine doğru Rabat yolculuğuna çıkmayı düşünüyorum. Bundan önce Lozanda ismet Paşa ile görüşmüş bulunacağım. Bütün bunlar büyük bir sır perdesi içinde geçecek ve burada, kimse niçin Lozana gittiğimi ve neden Fasa gideceğimi bilmeyecektir. ( ) Her şeyi inceden inceye konuşmamız zarurîdir. Doğrudan doğruya yapılan bu müracaattan memnunum. Beni, çeşitli meseleler arasında, belki de en nazik olanı için aracı seçtiler. Her hususta kendilerinden açık bilgi istedim. Ne yazık ki, Rabatta pek az kalacağım ve Parise döner dönmez tekrar Ankara yolculuğuna koyulacağım.
--spoiler--
devamı da var mektubun. rabat görüşmesinden sonraki durumları da yazmış kadın. gerekirse yayınlarım da... ancak sanırım bu kadarı yeterli: çünkü burada ortada sadece ümitsiz bir mektup yok, bayağı bayağı sıkı fıkı ilişkiler var... ha, tekrar edeyim: ben bu ilişkileri yargılamıyorum. sadece eğer o mektupla vahdettin hain ilan edilecekse, bakın burada neler var diyorum...
(bkz: altüst oluşun sebepleri)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar