bugün

türkçe'ye kızgın güneş adıyla çevrilmiş film.

diane lane'nin başrolde olduğu bu filmde,
kocasından ayrılan amerikalı bir yazar, tebdili mekanda ferahlık vardır diyerek alır eline bavulunu ve italya ya atar kendini. burada şirin bir ev satın alır. ev şirin mirin ama bir dünya da tamire ihtiyacı var. tutar üç tane işçi, hep birlikte evi onarırlar. bu arada yazarımız, yeni insanlarla tanışır. aslında yeniden aşık olmak isteğini barındırır içinde ama flört ettiği italyan erkekler genellikle evli çıkar. talihine küser ama yine de açık kapı bırakır.

bazen yabancı bir ülkede neden ev aldığını, orada bir başına ne işi olduğunu sorar kendine. isteği şudur. evinde bir düğün ve bir aile olsun. bu isteği de olur. ama ufak bir farkla...

aksiyonsuz, vurdusuz kırdısız, şiddetsiz, rtük'ün akıllı işaretlerine göre +13 bir filmdir.

yazarın adı françeska.(okunduğu gibi yazıyorum, zira gerçek yazılışı nasıldır bilmiyorum) ona kısaca fransis diyorlar. ama nedense dublajında sanki prenses diyorlar gibi geldi kulağıma.hatta filmin ilk dakikalarında''adı prenses mi bu kadının?hö!''şaşkolozluğu yaşadım.

diane lane çok şirin, çok tatlı bir profil çizmiş.

ayrıca filmdeki italya manzaraları çok etkileyici. hatta babam''italya da güzelmiş, gidelim oraya da.''bile dedi. tabi zaten biz ailecek, gideceğimiz ülkeleri televizyondan seçeriz.

bir de italyan erkeklerin yakışıklı olduğu fikrinden yola çıkılmış olsa gerek, filmdeki italyan erkeklerin hepsi ama istisnasız hepsi yakışıklıydı. ve de filmde yansıtılan şekliyle kırmızı ışıkta durmayan, güzel kadınlara laf atan, geniş aileleri olan italyanlar, bu haliyle biraz türklere mi benziyor ne.
hayata hareket çekerek, italya'ya yerleşen Amerikalı bir yazarın kinder sürprizli, acılı aşklı maceraları...

böyle şeyler, ancak filmlerde olur derim. ama böyle filmler, şeyimde olmaz diyemem. oturur bir bakarım evvela, nedir ne değildir? ekmek, şarap, sen, ben ve toskana güneşi... hıımm. şahane... ayrıca diane lane'nin federico fevkaladellini oyunculuğunun önüne geçen tek şey, bana fena halde birilerini hatırlatmasıdır. belki de filmi başından sonuna izlememin gerçek sebebi budur. bazılarını yeniden görmek? böyle şeyler ancak filmlerde olur. ama böyle filmler şeyimde olmaz diyemem.