bugün

yazıyı kısmen aktarıyorum..

Neyse, gelelim asıl konumuza... Ülkü Ocakları'nı kimin ve niçin kapatmak istediğine... Yukarıda da izah etmeye çalıştığım gibi 1997 sürecinden beri Ülkü Ocakları çeşitli kereler maalesef, polisin "çete" operasyonlarına maruz kalmıştır. "Çete kurmak, tahsilat yapmak" gibi suçlardan yargılanmak, ülkücü hareket mensuplarının kabul edebileceği bir şey değildir. Bu tür operasyonlar gündeme geldiğinde, "Ocaklar niye denetlenmiyor? Devlet Bey neden bazı Ocaklarda ayyuka çıkan başıbozukluğa müdahale etmiyor?" sorularına cevap bulunamadı. Ancak, cevaplar bugün artık ortaya çıkmıştır. Her geçen gün "merkez partisi" hüviyetine getirilmeye çalışılan MHP'nin, Ülkü Ocakları gibi bir kuruluşa ihtiyacı yoktur. Milliyetçi, Türkçü karekterinden vazgeçen bir "merkez partisi"nin böyle Ülkü Ocakları gibi ideolojik örgütlenmesi olamaz. Dr. Devlet Bahçeli ilk fırsatta bunun gereğini yerine getirip Ülkü Ocakları'nı kapatacaktır. Dr. Devlet Bahçeli, yaşanan süreçte Ülkü Ocakları'nda ortaya çıkan olumsuzluklara bilerek müdahil olmayıp yaklaşık 10 yıl boyunca "şartların olgunlaşmasını" beklemiştir. Bu uzun bekleyiş neticesinde bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapmıştır. Ülkü Ocakları'nın suç ve çete kavramlarıyla anılmasına özellikle sessiz ve seyirci kalmıştır. Ülkü Ocakları'nı kapatmaya kalkacağında tabandan itiraz ve tepki yerine, "iyi ki kapattı. Bu Ocaklar partiye ve davaya zarar veriyordu" dedirtecek ortamın oluşmasını sağlamak için böyle bir yol izlemiştir.
Dr. Devlet Bey, bu operasyonu gerçekleştirirken sadece Ülkücü tabandan değil, toplumdan da "takdir" beklemenin planları içindedir. Bu icraatıyla toplayacağı takdirlerin partisinin "merkez"deki yeni yerini pekiştireceğinin hesabını yapmaktadır.

* * *

Dr. Devlet Bey, direksiyonuna oturduğu MHP otobüsü ile "siyasetin merkezine" doğru seyahatini sürdürüp yola devam etmekte. Son durağa gelindiğinde yolculardan kimse, "Bizi nereye getirdin yahu?" diye kızmasın. Çünkü Dr. Devlet Bey, yola çıktıktan sonra açıkça söylemese de nereye gittiğinin işaretlerini verip durdu. Bunları da bir başka yazımızda ele alırız. Ama işaretten mişaretten anlayan kim? "Dava bizim" deyip bu otobüse doluşanlar, kaptanın kafasına göre takıldığını henüz farketmiş değil...

haberin detayları için
(bkz: http://www.yenicaggazetes...tr/haberdetay.php?hit=508)

eklenti: ya arkadaşım bak bakalım bir tane kişisel yorum içeriyor mu yazdıklarım. gündemden haberdar olalım diye başlık açıyoruz, okumadan etmeden ona bile saldırıyorsunuz yuh..