bugün

yabancı ülkelerde denenmiş tutmuş formatları alıp ülkeye uyarlamak.
hadi bu bir derece kabul edilir bir şey olsa gerek , oldum olası fikir üretmekten kaçınmış risk almamış
kopyala yapıştır yapmayı seven bir toplumuz.

mesela yemekteyiz diye bir format çıkardılar ( ne kadar etik tartışılır )
ilk zamanlar farklı olması sebebiyle dikkatimizi çekti , izledik
sonra bokunu çıkardılar.
yemekteyiz tarzında farklı farklı kanallarda farklı farklı (içerik aynı , isim farklı ) programlar oluştu.

acun saolsun survivor diye bir program getirdi ülkemize.
survivor fb / gs
survivor kızlar / erkekler
survivor var mısın yok musun ekibi
survivor ünlüler
farklı türlerle önümüze geldi.
allahtan bunu acundan başkasıda yapmaya kalkmadı.
tadı henüz kaçmış değil.

yetenek sizsiniz türkiye sanırım 3. senesinde
en azından micheal jackson dansıyla çıkan insan sayısı bir nebze azaldı. (Şükür)

fear factor diye bir format getirildi.
acun yaptı , sonra asuman crause ondan devraldı.
bir kaç farklı tarzda sundu.
ortaya bay j diye biri çıktı fear factor formatında 101 diye bir program yaptı.

var mısın yok musun keza şimdi fox tvde asuman sunuyor yine acundan devraldı.

benimle evlenir misin programları esra erol ile başlayan bir tufan mübarek
zuhal topalla izdivaç
hande ataizi ile evlen benimle

bir şeyi de tadında bıraksak bokunu çıkarmasak olmuyor.

şimdilerde de moda ile kafayı bozduk.
bana her şey yakışır
bugün ne giysem
beni baştan yarat formatında programlar türedi.

hee bir de bir zamanlar zamanlar bbg evi vardı
tülin caner
gelin kaynana programları
bir eve kapatıp
gelin seçiyorlardı falan.

kısacası bir şeyi bokunu çıkarana kadar yapıyoruz.
(bkz: güzel ülkemin koyunları)
seyirciyi salak yerine koy ve parayı götür.
izlenmese popüler olmaz. 2-3 dönem yapamazlar.

(bkz: aynası iştir kişinin lafa bakılmaz)
ülke olarak bayılıyoruz yemek sonrası oturmaya tv başına. gelsin çaylar, gitsin çerezler. o kanal senin bu kanal benim. yüzlerce kanalı olan uydulara sardık artık. sonra -vay efendim, acun ne kadar kazanıyorsun sen öyle!!! kazanır, adamın hakkı. izleme kardeşim iz-le-me. sonra da zırvala biz şöyle bir ecdattan gelmişiz, bizi kulanıyorlar, uyan türkiye diye. anca büyüt kaba eti tv karşısında sonra da konuş sular seller gibi. peeh!

bu programlar ile ilgili bir anımı paylaşayım sözlük.

1-2 sene evveldi galiba. ben odamda ailemle konuşuyorum nette. neyse bitti konuşmam odadan çıktım ev arkadaşımın surat 1 karış.
-noldu lan?
+yok bişe be abi
-olum sevgilinden mi ayrıldın ne bu surat?
+(survivor muydu tam hatırlayamadım şimdi yarışmanın) sevdiğim kız vardı ya elendi.
-hım, peki.

e böyle takipçilerin olursa kardeşim daha ne programlar görür bu ülke.
Dünyanın anlayışıyla aynıdır. fikir önde olan ülkelerden çıkar tutarsa salgın gibi tüm dünya ülkelerinde denenir. Sıfırdan bir program formatı yazmaktansa parasıyla kafayı yormadan sana her detayı yollarlar. Tutmuş bir formatı denemek mi daha az risk ve güven taşır hiç yapılmamış bir formatı yapmak mı. Bu biraz yunan ve türk şarkılarının alışverişi gibdir. Lcd led 3d televizyonlarımız olsada daha gerideyiz çünkü oralarda bir işi 1 kişi yapar bizde 10 kişilik görev 1 kişiye verilir buda iş gücünü ve kaliteyi azaltır ve tv sektörüne yansıması bu halde olur.
anlayış yoktur program vardır. *
tamamen kazanç sağlamaya yönelik anlayıştır. Televizyonlarda hergün ana haber bülteninde dikkat ediniz ana haber bülteninde bir meyve 15 dakika tanıtılıyorsa, en sonunda 10 dakika komik bir görüntü yayınlanıyorsa, verilen haberlerde kanalların söyledikleri birbiriyle çelişiyorsa ben daha ne diyeyim . Sırf reyting için aile içi şiddet, tecavüz, darp, kabadayılık içeren diziler yayınlanıyorsa ben sizin kalite anlayışınıza ne diyeyim. Sabahları kadınları ahmak yerine koyan yayınlar yapılıyorsa, insanlar aşağılanıp program yüceltiliyorsa ben sizin insanlığınıza ne diyeyim. Ne doğru düzgün program var, ne kalite isteyen yayıncı kuruluş ne de koyun yerine koyulduğunu anlayan bir millet.