bugün

yer: hakkari dağ komando tugayı / helikopter yakıt ikmal noktası
sene: 2012 / yaz

arkadaşlar bugün askerlik günlerimden hatıra kalan çaylak asker faciası 3 mağdur 2 tutanakisimli anımı sizlerle paylaşmıştım. o şahsım adına ne kadar acıklıysa bu da bir o kadar eğlenceliydi.

malumunuz, doğudaki birlikler teröristlere yönelik operasyonlar nedeniyle yaz aylarında hayli hareketli olur. deyim yerindeyse sikorsky / cobra tipi helikopterlerin, yakıt / cephane ikmali nedeniyle biri iner biri kalkar.

yazıhanedeki görevimden, bölük astsubayı a.s ile tartıştığım için azledilip, tugayın uç noktasındaki otluca köyünün dibine her gün 12'şer saat tutmak suretiyle (sabah 5.00 akşam 17.00 arası) 1 ay boyunca ceza nöbetine gönderilmiştim. nöbetçi olduğu günlerin akşamında yat içtiması almak için koğuşa gelen a.s beni her görüşünde, tıpkı kemal sunal'ın "şabanoğlu şaban" filminde olduğu gibi, "düşman askerinin de gözü kör olsun, bir türlü harcayamadılar seni" bakışı atıyordu. evet, düşman askeri gerçekten çok kabiliyetsizdi canım.

1 aylık nöbet ızdırabının bitimine müteakip, helikopter pistindeki jp-8 ikmal noktasına ikinci sürgüne gönderildim. böyle sürgüne can kurbandı. burada görevli askerlere ait kulubede, 3 adet uzun koltuk, uydu bağlantılı televizyon, çay ocağı gibi askerde insanın yaşam sevincini artıran imkanlar mevcuttu. üstelik tugayın sote noktasında olduğu için istediğimiz gibi telefonlarımızı kullanabiliyorduk. neyse lafı uzatmayalım. girişte de bahsettiğim gibi. akşamları keyfimiz gıcır olmasına rağmen, helikopter ikmalleri nedeniyle gündüzler çok yoğun geçiyordu.

yine o günlerden biriydi... helikopterlerin biri iniyor, biri kalkıyordu. dönemin tugay komutanı tuğgeneral l.k de emrindeki rütbelilerle birlikte çalışmaları yerinde izliyordu. önceki günlerde tuğgenerel l.k'nin kulübedeki imkanlar ve askerlerin rahat tavırlarından rahatsız olduğu, diğer komutanlarımız tarafından "dikkatli olun, bizim de başımızı ağrıtmayın" şeklinde kulağımıza çalınmıştı. ne bilelim biz o gün koskoca paşanın kulübeye baskın yapacağını. ki allahtan içeride değildik. yani içeride değildik derken sadece aramızdaki en saf arkadaş samsunlu i.y oradaydı.

olay şöyle gelişiyor... paşa l.k yanındakilerle birlikte kulübenin kapısını açıyor ve içeride telefonla oynayan i.y neye uğradığını şaşırıp telefonu aceleyle masanın altındaki çöp tenekesine atıyor. neyse ki paşa l.k cep telefonunu fark etmiyor ve i.y'ye yüksek ses tonuyla "çıkar" diye bağırıyor. komutanın "çıkar" kelimesiyle i.y'den istediği şey, arkasındaki dolapta yer alan ve içinde helikopterlere hangi miktarda yakıt verildiği yazan evrakları çıkarması. ancak i.y'de korkudan devreler yanmış bir kere. karşısında yüksek rütbeli subaylardan oluşan yıldızlar kadrosu var. garip i.y ne yapsa beğenirsiniz, korkudan pantolonu çıkarıyor. bir süre paşayla göz göze geliyorlar, allah'tan paşa i.y'yi dayaktan komaya sokmuyor. onun yerine "götürün şu gerizekalıyı karşımdan, bana da evrakları verin" diyor.

bakın abartmıyorum, bu olay koca tugayda aylarca eğlence malzemesi oldu. eminim, şimdilerde amatör futbol faaliyetleriyle ilgilenen tuğgeneral l.k de bu olayı dönem dönem hatırlayıp gülüyordur.
güncel Önemli Başlıklar