bugün

hep filmlerde görülen sahnelerdendir . yaşamak ise gerçekten hüzünlü oluyormuş .bir hikaye anlatmak istedim umarım fazla subjektif gelmez.
2010 yılı agustos ayının 9. günü zeytinli rock festivali dönüşü. festivalde tanıstıgım sevgilimle onun yaşadıgı şehire bandırmaya gittik trenle beni orada arkadaşlarım bekliyordu ertesi gün onlarla kendi yaşadıgım şehre dönecektim tesadüf sevgilimin de bandırmalı olmasıydı bu vesileyle ayrılık sahnemiz biraz ertelenmiş oldu fakat oldumu da tam oldu tren garında. balıkesirden trene bindik ve hiç konusmadan bandırmaya ulaştık . saçma bir inanısım vardır ona ve kendime birer bileklik almıstım kimdeki bileklik koparsa diğer kişi ondan vazgeçmiş demekti. tam trenden inecekken bir şeyin düştüğünü hissettim bileklik... o an anladım tren gerçekten filmlerde ayrılık sahnelerinde bu yüzden tercih edilen taşıma aracı havasından mıdır nedir hissettirdikleri ayrılık kokuyordu. trenden indikten sonra beni arkadaşlarım karsıladı ertesi gün akşam dönecektim bir gece ordaydım ve ertesi sabah onu en azından bir kez daha görecegimden emindim . birbirimize sarıldık gözlerimden tek bir damla düştüğünü hatırlıyorum bileklik gitmiş bu iş bitmişti farkındaydım çünkü. birde arkamdan '' bu son olmıycak '' diye bagırısını...