bugün

Mandırabüs
Baş başa, göz göze, diz dize, kol kola kimi zaman diş dişe yolculuk ettiğimiz nadide yerlerdendir metro ve metrobüsler.
Fiziksel olarak iç içe girdiğimiz kızlar, erkekler, amcalar, teyzeler duygusal olarak birbirinden uzaklaşma çabası içerisindedir.
Göz göze geldiğin teyze gözünü kaçırır, diz dize oturduğun amca bacağını kaydırır bazen de kalp kalbe durduğun güzel kız kalbini durdurur.Yolcular okadar iç içeyken birbirlerine sadece nefret dolu gözlerle bakar.Sana yabancı olan herkesi sapık gibi görürsün.

Bedenler bir olduğu halde kalpler bin olur.Heyecan, aşk, ilgi, keyif cep telefonunda oynanan okey, candy crush, temple run gibi insanı ortamdan soyutlayan oyunlarda bireysel olarak yaşanır.Yardıma muhtaç olduğunuz anda kafanızı kaldırır yanınızdakilere bakarsınız.Temple run da yanmamak, okeyi kaçırmamak uğruna el uzanmadığını görürsünüz.
insanlar birbirine okadar yakınken fütursuz furyası arasında olduğunuzu ihtiyaç halinde farkedersiniz ve toplu taşıma aracını mandıradan kesimhaneye giden büyükbaş hayvan kamyonuna benzetmekten kendinizi alıkoyamazsınız.
Ve kendi kulağınıza şunu fısıldarsınız,
Toplu taşıma araçları kalp değil et taşıyor...