bugün

harika bir küçük iskender özgür metni.. it cazı'nda da bulunur.

köpek le$i gibi kokan bir geceydi; sonbahardı, sonbaharın sonbahar olduğundan haberi bile yoktu: bir miktar falçata yutmu$ gözlerinle alfabeyi yeni ezberlemi$ bir çocuk edasıyla yanıma yakla$tın:
-"saat kaçta kalkıyor trenin?" diye sordun. elbette bir soruydu bu, ama sorumluluğu üstüne almayan bir soru. "hadi, bir an önce giyin git", "hatta bir daha arama, yeni sevgilimin markasını da merak etme", "bir fıkra dinlersen bilmediğimiz, mutlaka ara, anlat, sakın nasıl olduğumu da dert etme" tipi $ablonlara sırtını dayamı$, ahlaksız, terbiyesiz, küstah bir vedaydı. sonbahardı. aylardan nisan. günlerden senin cumhuriyet bayramın.
aslında hatalı olan bendim; çünkü sana seni sevdiğimi söylemi$tim tam üç yüz elli sekiz kere. saymam, hataydı. söylemem değil.
prezervatifimi giyinip evden çıktım.
duman'ın bir cover'ıydım caddedeki tinerciler kafiye dü$ürürken yıkılan saltanatıma.
saadetsiz yürüdüm metroya kadar sapır sapır dökülüp. çivim çıkmı$tı. vidam gev$emi$ti... erimi$ti. yazdığım $iirlerin son mısrasının plakasını almıştı polis. yakalansam dünya sava$larının suçunu üstüme alacaktım, kararlıydım, sabıka kaydım olsun istiyordum. ben cehennemdim, sen zebani. sonbahardı. aylardan nisan. günlerden, senin istiklal cadden. saat ta$ çatlasa trendi.
-"21.30'da kalkıyor trenim" dedim, ama evde değildim, sen yoktun, bu cevabın artık anlamı da yoktu. yoktuk yok olmu$tuk. yıllardır yıkanmamı$ göt kokan bir geceydi; kı$tı, kı$ın kı$ zamanı yakacak bir sevgilisi bile yoktu. yoktuk yok olmu$tuk. bu $ehri tekrar kasaba ilan edecek bir ayrılık vardı önümde.
önüm, nisan ayı yırtık bir takvimdi. günlerden, senin doğum günün.
çıktım, suratıma baktım. baktım ki her $eyim hayvan. her $eyim tehlikeli madde. bindim trene, sana geldim yeni a$kım. ben sana kısaca, herkesin dediği gibi "hüzün" adını veriyorum. evet, sonbahardı. dı$arıda, ilkbahar, yaz ve adını anmak istemediğim bir ba$ka mevsim vardı.