bugün

Tekamül: Ruhen olgunlaşmak, gelişmek.
Tekabül: Karşılık gelmek.

Cümle Örnekleri:

insanlar yaşayarak tekamül ederler.

Mevcut nüfus 190 hane tekabül etmektedir.
tekâmül (tekâ:mül) Arapça tekāmul

1. (isim, eskimiş) Olgunluk, olgunlaşma.

2. (isim, eskimiş) Gelişim, gelişme.
"Bu derece intibak kabiliyeti, tekâmül kuvveti olan dinamik bir millet olmasak mahvolurduk." - Orhan Seyfi Orhon

3. (isim, eskimiş, biyoloji) Evrim.

tekâmül etmek: olgunlaşmak, evrim geçirmek, gelişmek.

tekabül (teka:bül) Arapça teḳābul

1. (isim, eskimiş) Karşılık olma, karşılama, yerini tutma.

2. (isim, eskimiş, mantık) Karşıolum.

tekabül etmek: karşılık olmak, karşılamak, bir şeyin yerini tutmak.

Kaynak: tdk
tekamülün kökü kemale; tekabülün kabule dayanır.
türkçede bu fark bir harftir. bu da bir şekilde "karışabilirler" endişesine yol açmış. ben buna rastlamadım, standart türkçe bilen karıştırmaz. bu "karışmaz" iddiasını netleştirebiliriz:

"kamil olmak" ve "kabul etmek" bunlar karışıyor mu? hayır, birbirlerinden anlam ve kullanım olarak gayet farklılar. kökenleri de öyle; "kml" kamil, kemal gibi kelimelerin kökeni, "kbl" kabul, kıble gibi kelimelerin.
bunların başına "te-" öneki gelince öz anlamları değişmiyor; sadece "te-" olmadan da zaten soyut olan bu kavramlar "te" getirilerek şahıslardan bağımsız düşünülebilecek daha da soyut ve genel kavramlara dönüşüyor. yani "te"siz anlamları değişmiyor, kemikleşiyor.

te-kabül etmek; kabul etme halinin karşılıklı olması, "iki şeyin birbirini kabul etmesi" gibi de düşünülebilir.
te-kamül etmek; kamil olma halinin, yani anlayış ve bilgeliğin zihin aleminde kurumsallaşması, oturması.