bugün

(bkz: sosyalleşmek)
Sürüleşme bütün canlılarda içgüdülerin yönlendirmesidir.
Korunma ve beslenme içgüdüleri bir koyun sürüsünün kolayca yönetilmesini sağlar.
işini bilen bir çoban ile iki sürü köpeği büyük bir sürüyü otlamaya götürür, ağılına geri getirir. Koyun sürüsü sürübaşı denilen bir koçun peşine takılıp hiç düşünmeden her yere gidebilir.
Kuş sürüleri birbirine yol gösterir, birlikte uçarlar, birlikte göç ederler.
Ama kartal, sürü kuşu değildir. O tek başına avlanır, kendini korur, yuvasını yükseklere kurar ve çevreye meydan okur.
içgüdülerine teslim olmuş insan toplulukları da sürüleşir. Korunma ve beslenme içgüdüleri insan topluluklarını da birbirinden güç almaya yöneltir, birlikte kaderlerine razı bir yaşam sürerler. Bu içgüdülere eşlik eden ‘korku’ ve ‘öfke’ duyguları da insan topluluklarını sürüleştirir. Sürüleşen insan toplulukları kendilerine ‘kutsal lider’ bulur, ’kutsal hedefler’ koyar, ’kutsal yol’da yürürler.
Almanya’nın Goethe ve Schiller okuyan, Beethoven ve Wagner dinleyen halkı bu içgüdülerle, öfke ve korkularla kendi Führer’lerini yaratmış, peşinden gitmiş, uçuruma kadar sadık kalmıştır.
Rönesansın beşiği olan italya’da toplum Benito Mussolini’yi Duçe yapmış, yenilgiye kadar peşinden gitmiştir.
W. Lederer’in ‘This Sheep Nation’ kitabının kapağını görüp kızmıştım. Gene bir yabancı bizi kötülüyor diye üzülürken kitabı alıp yazarın Amerikan toplumunu koyun sürüsüne benzettiğini anlayınca duralamıştım. Lederer, TV karşısında alıklaşan Amerikan toplumunu anlatıyordu.
Şimdi, üzülerek bizim toplumumuzun da sürüleştirildiğini görüyorum.
Erdal Atabek - ” Sürüleşme ”