bugün

vardır böyle embesil, kabak kafalı, taş toprak kokan çocuklar... birşey olmuştur saçma sapan, şekeri düşmüştür yere veya rakip mahallenin bebeleri kafasına taş atmıştır falan, ölümüne zırlamıştır kahramanımız... suratı balon gibi şişene kadar ağlamış, dolayısıyla da burnu hayrat gibi sümük akıtmaya başlamıştır... o berrak ve hafif koyu kıvamdaki küçük baloncuklu sümük, adolf hitler'in bıyık bıraktığı yerde, tam üst dudağın ortasına konuşlanır, kalır öyle! lanet sümük ne akar, ne de burna geri girer... silmeyi de bilmez bu mal çocuk, dilini çıkarıp yalamaya çalışır... muhtemelen akşam ezanı okunup da babası eve çağırana kadar, mel mel gezer öyle pislik!
ilerde ya topçu olacak yada tıpçı olacak çocuk.
depremde ailesini kaybeden çocuk. yıkıntıların arasında burnunu düşünecek halde değildir.
burun ile üst dudak arasına usulca kıvrılan ve çocuk tarafından hissedilmeyen olaydır. sümüğün rengi mevsimsel değişikliklerle farklılık gösterir.
kış aylarında sümüklü çocuğun sümük rengi yeşile kaçar,
yaz aylarında daha çok şeffaf bir hal alır.
nedense arkadaşları tarafından pek uyarılmaz ve farklı muamele görür.
bazen ani bir fışlama ile içeri çekildiği görülen sümüğün akıbeti içeri girdikten sonra ne olur bilinmez.*