bugün

(bkz: hiro nakamura)

nah durdurursun o zamanı hacı, öyle uzay bükmeler filan ancak dizilerde ve filmlerde olur, sen uzay bükeceğim diye ıkınacağına, baksana kaydırağın ucunda çocuk olup olmadığına.

tabi aşağıya doğru ivmeli hareketle iniyorsunuz, ve sürekli hızlanıyorsunuz, bu sırada bir bebe kaydırağın ucunda beliriveriyor. hemen aklına lise dönemi fizik dersleri gelecek; ivme, atış hareketleri, hızlanma. baktın her için çok geç, o zaman biyolojiye döneceksin; insan vücudu, solunum sistemi, üreme sistemi. bunların hepsi şart ve bilinmesi gereken konular, bir de lise zamanı bıdı bıdı ötersiniz burada öğrendiklerimiz ne işimize yarayacak diye.

tabi bu tip durumlar da zamanı geriye almak veya eskiler bilirler, sabrina gibi iki parmağınızı değdirip zamanı durdurma gibi opsiyonlarınız yok, fizik kuralları ve atalet olayı sizin aşağı inmeniz ve çocuğa çarpmanızdan yana;

bu durumda yapılacaklardan biri; ayaklarınızı açarak çocuğa maximum yumuşaklık ile çarpmak. tabi bu olay peşinden hadım olma ve zürriyetin kuruması söz konusu. derhal havuz kenarında olan tuvalete giderek işerseniz ağrınız azalabilir, havuzdan çıkınca topuklar üzerinde zıplayın, ağrıyı azaltır.

eğer testisler önemli ise ve sülalenin sizden beklentileri var ise; etrafta bir kamera arayıp gülümseyerek poz vermek. burada önemli olan detay, çocuğu görmemiş gibi yapmaktır. çarpma şiddeti ile çocuk dibe vuracak ve suyun kaldırma kuvveti ile beraber yüzeye çıkacaktır. yüzü yukarıda çıkarsa problem değil, ebeveynlerini kandırabilirsiniz, yüzü suyun içinde ve hareketsiz çıkarsa sıçtınız, derhal kaçın. bir kaç gün sonra bir karakola teslim olursunuz.