bugün

yağmurlara bakıyorum. kaynakları farklı da olsa ana maddeleri aynı, su. evrende eşi benzeri olmayan berraklığa, temizliğe sahip şey. geçmişini asla ilk bakışta göstermeyecek kadar asil. oysa o hem yanıcı içeriyordu hem de yakıcı. yandığı için yakıyordu. bir araya gelince ama bambaşka bir şey çıkıyordu ortaya. öncesine hiç benzemeyen yeni bir madde. aşkımız gibi, bizim gibi. sen yakıyordun ben ise yanıyordum hem de cayır cayır… aşkımız azaltıyordu senin yakıcılığını benim ise yanıcılığımı. en sonunda da sen’le ben’den “biz” oluşturuyordu. su gibi geçmişine hiç benzemeyen..