bugün

öğrenci,stresle lise son sınıfta öss aracılığıyla tanışır ve stres bi dahada asla peşini bırakmaz bu öğrencinin.stres kimi zaman öğrenciyi uykusuz bırakacak,kimi zaman sinirlerini bozacak, kimi zaman ise savaşdan çıkmış kadar yorgun düşürecektir.

lise son sınıfta yadırganan bi durumdur stresli olmak. fakat git gide alışılır bu duruma. öss gününde hiç hissetmediği kadar ağır hisseder stresi.öss sonuçları açıklandıkdan sonra ise "tercih dönemi" stresli olmanın ağır bi boyutudur. koca bi yazını stresle geçirmek zorundadır öğrenci. ardından zor bela üniversiteye yerleşir, stresten kurtulduğunu sanar öğrenci, aslında stresin gerçek yüzünü şimdi görecektir. vizeler, finaller, psikopat hocalar, aha kaldım, aha babam bu seferağzıma s.çtı... diye uzayıp giden bir stres listesiyle karşılaşır. derken öğrenci yıllar önce tanıştığı stresle yaşamaya alışmış hatta sevmiştir. kanka olurlar, stressiz günlerini yadırgar olmuştur artık öğrenci.

sonuç olarak; öğrenci, stresli günlerin sonunda bazen acaip mutlu olsa da bazen de üzüntüden yamulmuştur ama sonunda stresle yaşamayı öğrenmiştir.
sonra da en büyük stres başlar. öğrenci artık öğrenci değildir. o bir işsizdir. "lan öğrencilikte ne güzeldi lan, onlar stres miydi amk. asıl stres bu" der. sonra iş bulur artık her şey yolunda sanar ama bu sırada aşık olur. evlilik yaklaştığında yine "vay amk. asıl stres buymuş" der. o dönemden sonra, bir gün hastanenin kadın doğum kapısında "hassiktir asıl stres buymuş amk." der. artık en baba stresle karşı karşıyadır. küççüüüük bir kızı olmuştur ve artık stres onun içine işlemiştir.

(bkz: ve olaylar gelişir)
adrenalin bağımlısıdır kendisi, bu yüzden sınavsız yapamaz, sınav yoksa tekrardan girer ki, bağımlılığı sürebilsin.
türkiye' nin bir gerçeğidir. daha çükünün yerini bilmeyen altı yaşında çocuğa, 'okuma yazmayı sök annecim, ondan sonrası kolay' demekle başlar bu macera. her sene aynı hikayeyi anlatırlar. bu seneyi geç, sonrası kolay. sosyal bilgileri öğren, gerisi hikaye. matematik temelini iyi alırsan, seni kimse tutamaz. edebiyatı kap, şair bile olursun.... gaz gaz gaz!!

yeter ulan. bu da kafa. daha altı yaşında yedirmeye başlarsanız, otuz yaşında ne kalır geriye? artık bu baskı, bu gazlar o kadar çok hayatının parçası olur ki garibim öğrencinin; stres esrar etkisi yapmaya başlar. yaz tatilinden keyif alamaz olur. cem yılmaz' ın anlattığı örnekte olduğu gibi, havuza baktığında problem görmeye başlar. kuruyemişçi de para üstü sormaya korkar.

bu platformda da geleceğin anne, baba adayları yazıyor, okuyor. neler çektiğinizi, neler yaşadığınızı unutmayın. geleceğin nesillerini psikopata bağlamayalım. yirmi beş yaşında insanın saçlarının dökülmesi güzel bir şey değil. gerekirse erkin baba duruşu göstermek lazım. çünkü bu sistemle başka türlü uğraşılması mümkün değil. hayatının en güzel dönemlerindeki çocuklara hapis hayatı yaşatmak ise hiç ama hiç güzel değil.