bugün

çoğu sözlük yazarının içinde bulunduğu durumdur. aslında olay tam tersiyle başlar ve yine başlangıcın tam tersiyle devam eder. ilk zamanlar uzaktan uzağa okursunuz yazılanları. okudukça gülersiniz, okudukça öğrenirsiniz ve okudukça hüzünlenirsiniz. her duyguyu tadarsınız sözlükte. pat diye önünüze çıkan bir yazı alır götürür uzaklara. hiç olmadık kişiler, hiç olmadık anılar belirir zihninizde, derinden bir of çektirir insana. bazen de yüzde tebessümlere neden olur. bir entry okuduğunuzda 'işte budur üstat' demekten kendinizi alamazsın. kimi zaman da gülmekten kendinizi alamazsınız, diyalogları zihninde canlandırınca tadından yenmez bir hal alır. bilmediklerini öğrenir, farklı bakış açılarının oluşturduğu zenginlikte bilgi ve düşünce yapına güzel rötuşlar yaparsınız. öyle ki bir müddet sonra hemen her duyguyu bulursunuz sözlükte ve artık ben de dersiniz. ben de bu renk cümbüşünde yer almalıyım. ben de kendimi ifade etmeliyim.

okurluktan yazarlığa geçen süreç başlar. biraz tedirginlik ve hevesle girilen entryler... bildiklerini, yaşadıklarını, tecrübelerini aktarırsın. yazdıkça güzelleşen bir hal alır. zamanla cümleler peşi sıra gelir, ahenk ve uyumu yakalarsın. yıllar yılı öğrenmediğin, üzerinde durmadığın dahi anlamındaki -de'yi öğrenirsin. ilk baştaki tedirginlik gittiği zaman kendinden emin bir şekilde tartışma konuları üzerine yazılar yazarsın, kimi zaman da noktayı koyan sen olursun. yeri gelir en sıradan konularda bile geyiğin dibine vurursun. git gide seni kendine bağlar sözlük. eve gitsem de biraz entry girsem, biraz entry okusam dersiniz. zamanla arkadaşlarınıza anlatırsınız, ben giriyorum siz de girin dersiniz. yazdıkça merak edersiniz yorumları, oylamaları. artı oylar, eksi oylar süsü biberi olur, oylandıkça yazmalıyım hissi belirir. bir de tebrik mesajları geliyorsa 'hocam eline sağlık' cümlesi bile ağzın nike amblemi alması için yeterlidir... ve zamanla güzel dostluklar edinirsiniz, sözlükte takılan insanların belli bir seviyenin üstünde olduklarını farkedersiniz. zirvelerle dostluklar pekişir, görüşmeler sıklaştıkça sözlüğe minnet duyarsınız. tüm bunların yanında artık sözlüğe değer vermeye başlarsınız ve o ilk yazmaya başladığınız zaman ki tadı aramaya başlarsınız. sol frame'e baktığınızda buna da yazmalıyım, buna da diyeceğim var dediğiniz konuların bir bir tükendiğini farkedersiniz zamanla. ve bir müddet sonra sürekli olarak tekrarlanan 'eskiden buralar böyle değildi' diye hayıflanırsınız kendi kendinize. üzülürsünüz sözlük için. kalite üzerine, sözlüğün nasıl olması gerektiği hakkında entryler girersiniz. sürekli olarak aynı konular üzerinde dönen bir yapı halini alır sözlük. artık sözlük sürekli olarak ilgilenmenizin de etkisiyle sıradanlaşmaya başlar. yazacak bir konu bulamazsınız, yazar yazar silersiniz. ilk zamanlar girdiğiniz entrylere şöyle bir göz attığınızda 'ulen bunu ne akla hizmet yazmışım' dediğiniz olur. gereksiz bulursunuz yazmaya çalıştıklarınızı ya da vakti zamanında yazdıklarınızı. artık geldiğiniz nokta geyik konularda saçma saçma entryler girerek vakit öldürmektir ya da önemli konularda başlığı şöyle bir okuduktan sonra 'bunu demeliyim eksik var' dediğiniz konularda bir şeyler karalamaktır. sıradan konular üzerine sıradan entryler girersiniz. kimi zaman da 'dur ya biraz şımaralım' deyip çaylak olursunuz. forum-chat tarzı entrylerle eğlenmeye çalışırsınız. çaylak olduğunuz sürede de sözlüğü özlersiniz. garip...

neyse ki artık sözlüğü anlamışsınızdır. aslında sözlüğün çok büyük değişiklikler göstermediğini fakat sizin duygularınızın görmek istediğiniz sözlüğü belirlediğini farkedersiniz. aynı konular üzerine zilyon defa yazılan aynı tarz entrylerden sıkılsanız da sözlüğün aslında böyle bir yapıda olduğunu farkedersiniz. yazarlığınızın başlarında duyduğunuz yazma hevesini hissetmemeniz normaldir. bu yüzdendir kendi yazdıklarınızı gereksiz bulmanız ya da okuduğunuz entryleri tekrar olarak görmeniz. işte böyledir yazarlık. tüm bu süreçler kimisi için altı ay, kimisi için bir sene, kimisi içinse üç senedir. ama bu böyledir; sözlüğü okuyarak yazar olursunuz ve sonrasında yazarlıktan okurluğa geçersiniz. artık sözlükte entry okuma, entry oylama ve nadiren yazma dönemidir...

sevdiğiniz ve vazgeçemediğiniz parçayı, güzelliğini yitirmesin diye arada bir dinlemeniz gibi arada bir yazarsınız sözlükte, arada bir dile getirirsiniz düşüncelerinizi ama ne olursa olsun vazgeçemezsiniz...
yanlış işleyen süreçtir
okumadan yazan yazarlar için 'zararın neresinden dönülürse kar' sürecidir.