bugün

romain gary'nin cennetin kökleri isimli şaheserinde bahsettiği durum. romanda geçen cümle şu şekilde:

"özgürlük de soyu tükenmek üzere olan son doğal güzelliğimiz."

romanda fillere dair olan bir savaşımdan bahsedilir. moral karakterimiz - mehmet eroğlu'nun pek sevdiğim tanımıyla- 20. yüzyılın donkişot'u dişleri için öldürülen filler için bir mücadeleye başlar. işte bu cümle fillerin o katledilişi, soylarının tükenmek üzere oluşuna dair bir göndermedir.

türkiye üzerinden düşünmek icap ederse özgürlüklerin günden güne kısıtlandığı, basılmamış kitapların toplatıldığı ve suç dosyaları hazır olmayan insanların yıllardır tutuklu kaldıklarını, kalmaya devam ettiklerini görüyoruz. özgürlük son derece "doğal" bir itkiyken siyasal rejimlerin kendi algısına göre özgürlüğe ayar çekmesi durumu son derece manidar. özgürlük elbette - nicelik ve nitelik yasası ekseninde- tek boyutlu bir olgu değildir. inanç ve düşünce özgürlükleri bu eksende en önemlisi. işin komik yanı inanç özgürlüğünden bahsedilirken düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. bu mevcut iktidarların inanç ve düşünce olgusuna bakışını özetliyor.

sözü fazla uzatmadan noktalamak istiyorum. özgürlük günden güne kısıtlanıp, etrafı duvarlarla örülüyor. ve soyu tükenme tehlikesi altında. sözlükteki genel duruma bakıncaysa bunun başarılı olduğunu düşünüyorum. zincirlerinden bu kadar mutlu bir insan türü daha yoktur diye düşünüyorum.