bugün

sol görüşün teorik özüne aykırı saptamada bulunmuş insandır.

şimdi bir düşünün;

bütün dünya müslüman olana kadar savaşımız bitmeyecek diyen biri nasıl olur da tüm halklar kardeştir diyen birine faşist der. burada bahsettiğim iki görüşün de teorik yanı. elbette istisnalar çıkacaktır ama ne büyük tezat baksanıza.

ha bir de faşizm kavramını bilmeyenlerin bu kavramı sıkça kullanması son günlerin trendi sanırım.

yahu ne olur güldürmeyin beni. komik geliyorsunuz bana. aslında midemi bulandırıyorsunuz...
kavramlardan zerrece anlamayan cahil kişi sözüdür.

yaftalanmaktan azetmeyenlerin inatla yaftalama yapması ise ne denli ironik gelmekte değil mi insana.
anlam ve kavram karmaşasının kasırgasında boğulmuş insanın söylemidir.
islamın modern dünya savaşı işgal anlamında bir savaş değildir. tebliğ etme ve örnek olma, en doğrusunu yapabilme ve dik durma savaşıdır. solcuların da sağcılarında dünyada yaptığı katliamları herkes biliyor. mao nun stalinin lenin in yapmış olduğu faşizanlığı hiç bir müslüman hükümdar yapmamıştır. sonrada kalkıp başkalarına faşist demezler mi? gülmekten çatlıyor insan.
elbette sadece şeriatçıdır. aslında şeriatçidir. türkiyede sol paradigmanın sol kavramının birkaç ışık yılı uzağında olması üzerine geliştirilecek argümantatif yakıştırmalar, dokümanter bir tespit çılgınlığı takınmayı gerektirmeyecek kadar ortada ve üzücü bir pozisyondadır. başörtüsü, ergenekon, balyoz darbe planları ve nihayetinde referandum sürecinde türkiyedeki solcuların tabi oldukları fraksiyonu en delice temsil eden önemli bir grubunun aslında elitperest, tahakküm sevdalısı, faşistler topluluğu olduğunu yakinen görmüş olduk. adeta turnusol görevi gören bu süreçler türkiyede sol seküleri temsil eden insanların general taşağı, demokrasi düşmanı, özgürlük karşıtı birer zavallılar yığını olduğunu ortaya çıkardı. kürt sorununa dair elle tutulur bir önerileri dahi olmamasını bir kenara koyalım, en faşist partilerden daha kör bir siyaseti ellerine almış olmaları bile solla yanyana bile duramayacaklarını göstermiş oldu. kılıçdaroğlu türk solunun klasik mayışmışlığını bertaraf edip üzerindeki ölü toprağından arındıracak bir müjdeyle geldi ama elindeki üç beş saçma kağıtla akp nin götünü şimdi yaktım halet i ruhiyesiyle basın toplantısı düzenleme hastası bir yolsuzluk dedektifine dönüştü.

bunlardan ziyade dünyanın kaç ülkesinde elit kesimin savunduğu bir sol parti var acaba? kaç solcu parti seçimlerde ülkenin zengin yerleşim yerlerinden türkiyede olduğu kadar oy alabiliyor? dünyanın kaç solcu partisi yaşam standardı ve sosyal statüsü itibariyle sola oy vermesi elzem bir karakterisik yapıya sahip olduğu halde ondan nefret eden insanlara açılmakta güçlük çekiyor? kaç solcu partinin arkasında ülkenin en zengin medya patronları, sanayi devleri, holding patronları, ekonomi oluşumları var?

yoksa gerçekten bu şeriatçı haklı mı?

editsel bağlamda yanlış yazmaktan allaha sığınıldı.
dört kelime bu dört kelimenin üç tanesi solcu, faşist, şeriatçı.
solculuğun köklerini bilen, solculuğu propaganda metinlerinden öğrenmeyen şeriatçıdır. tebrik edilesidir. faşistlik ile solculuk birlikte yürüyen iki mefhumdur. friedrich august von hayek, kölelik yolu(the road to serfdom) isimli eserinde bu konuyu gayet güzel ortaya koymuş ve avrupa'daki faşist dikatatörlüklerin solcu köklerini hatırlatmıştır. kısacası işbu şeriatçı, solculuğu teorik olarak öğrenmiş ve doğru bir kritik yapmıştır.

bence asıl düşünmesi gereken; solculuğu refahın, huzurun, eşitliğin anahtarı zanneden bünyelerdir.
ne şeriat, ne solculuk, ne de faşizmin ne olduğu konusunda herhangi bir bilgi sahibi olmayan kişidir. herhangi biri ile ilgili bir fikri olsaydı, kim faşist kim değil bilirdi.
bahsi geçen solculuktan kasıt chplilikse, haklı olan şeriatçıdır. chp sol filan değildir, aksini iddia edenle sabaha kadar tartışırım.