bugün

dingin bir ruh halidir.

ilkokul birinci sınıftayken boş zamanlarında beni döven iki tane beşinci sınıf öğrencisiyle hoş bir ilişki yaşamıştım. ders zilini sabırsızlıkla bekler, tenefüslerde gözleri okul bahçesinde beni arardı. ve sonra özlem son bulur en tutkulu sevişmelerde bile rastlanamayacak bir şehvetle döverlerdi beni. onları kızdıracak hiçbirşey yapmamış, onları böylesine tahrik edecek bir işvem, cilvem olmamıştı. bir yıl boyunca her tenefüs düzenli olarak saldırıya uğramak karnımda tekmelerin, suratımda yumrukların izlerine karşı bir bağımlılığa yol açmıştı." kimi kimsesi yok mu bu çocuğun yahu?" derlerdi seyredenlerden bazıları. babam "bir tane de sen vuramadın mı!" der annem çok üzülürdü.

derken benden ümidi kesip bir akrabamı verdiler yanıma sahip çıksın diye. ilk tenefüste belalılarımdan birini görünce nasıl havalandıysam okul bahçesini uçarak geçmişim. beşinci sınıf yere çakılıp kafasını betona vurdu ve kısa süreli bir baygınlık geçirdi. beni korumak için gelen akraba çocuğu şaşkınlıkla olayları izledi. çocuğun öldüğünü sanıp kaçtım.

çocuk ölmedi. ama yaşadığı sürece bana bir daha ilişmedi. ve tabi kankası da. meğer tek ihtiyacım yanımda bir dost. omuzumda bir el imiş. biraz geç de olsa yetişti.
ve sonra eve dönüş yolculuğum yıllarca sürdü. nihayet eve vardığımda arkama dönüp baktım. dayak yiyen o çocuk çok uzaklarda kalmıştı.