bugün

çocukluk yıllarının vazgeçilmezidir. 2'şer tane taş bulursun kaleleri yaparsın. oynanan topada top demeye bin şahit lazımdır. paletleri sökülmüş balon gibi toptur. sokak arasında top oynamanın bir de vazgeçilmezleri vardır. bunlardan en önemlisi pencereye çıkan hacı amcalar ya da almancı amcalardır. gidin başka yerde oynayın sizin anneniz babanız yok musundan nidalar savurur lakin 10 dakikaya kadar mahallede biter kendisi. elinde bi tane meyva bıçağı keserim topunuzu der kovalar durur.* tabi maç yarıda kalmamalıdır. malzemeler toplanır hurra okul bahçelerine. tabi burda da sorunlar vardır. hademe! hademeler çıkar kovalar bu sefer sizi gidin ders çalışın lan diyerekten. ama nafile bu maç tamamlanmalıdır. bu sefer pılı pırtı toplayıp hurra başka mahalleye. tabi sorunlar devam eder. maça başlarsın bir bakmışsın kaleler yok. * tabi bunu yapanda o mahellenin çocuklarıdır. oynadığınız oyunu sabote etmenin peşindedirler ve kaçış başlar tabi. işte sokakta top oynamak ya da oynayamamak böyledir.
(bkz: keserim ulan topunuzu)
yasli amcalar ve teyzelerin kizma tehlikesiyle daha bir güzel ve heycanli olan eylem, cocuklukta en cok yapilan olaylardan birdir bu.
(bkz: abanmak yok)
(bkz: direkte patlmak)
bu maçlar genellikle tek kale yapılır. topun taş üzerinden geçmesi durumunda en az 5 dakika tartışılmalıdır, aleyhine karar alınan takım "hamam parası olsun lan, alın" demezse olmaz. mahalle sakinleri (ki top oynayan çocuk görünce sukunetlerini bir yana bırakırlar) çemkirmeye başlayınca en mantıklısı boş bir arsa bulmaktır, etraf azıcık temizlenir ve maça kaldığı yerden devam edilir.
yakar top, ortada şıcan gibi oyunlar için secılenn yerdir. dikkasizce attıgınız toplar alt katlardaki evlerin camlarına denk gelir ya da sevinç çıglıklarınız camların titremesine sebep olur. bu nedenle mahalleli sizden pek haz etmez.

çıkıp size bagıranları bir de ziline basıp kaçma oyunu ile rahatsız etmeye başlarsınız ki yaşlı amcanın artık dayanacak gücü kalmaz ve duvarda asılı tuttuğu tüfeğini kapıp peşinizden koşturmaya başlar. *
çocukluğumuz en güzel günleri en mutlu olduğumuz dakikalardır. eğer mahelemiz yokuşsa en sinir olunan kural 'aşağıdaki kale her zaman topu almaya gider' yokuş aşağıya öyle bir abanılırki gol olup olmaması önemli değildir önemli olan rakip takımın aşağıya nasıl küfür ederek koştuğunu izlemektir. ama düşünülmez ikinci devrede karşı takımın yapacağı acımasız koşturmalar.

mahallenin önde gelen isimleri bunun da formülünü bulmuştur. iki gözlüklü kalenin biraz uzağında durur kaçan topları fazla uzağa gitmeden almaları istenir ödülü de vardır,

-mehmet, hasan lan siz topları tutun getirin tamam mı? getirmezseniz kintelerim.
*tamam abi sen merak etme.
-eğer beğenirsem sizi bir dahaki maçta benim takımdasınız.

böyle sürer gider sokak arası maçları ne kadar kavgalar edilsede maçta küslükler olsa da bir sonraki maça kadar sürer çünkü hepimiz aynı mahallenin çocuklarıydık annler hepimiz annesi ve hepimiz kardeşdik.
herhangi bir komşu evinin duvarı kale olarak belirlenmişse cam kırma ihtimalı çok yüksektir, tehlikelidir mahalle muhtarınca belirli bölgelerde yasaklanmıştır.
"araba geliyorr ulaan herkes donsun" nidasıyla kesilmesi muhtemel olan eylemdir.