bugün

sabır ve zaman gerektiren bir iş.

nevizade'de sulu bira içip, gece pis bir evde döl yutan minik kızlarımız bu hale isteyerek gelmiyor.

üniversiteye ilk geldikleri gün gözlerindeki okuma aşkını, aşık olma parıltısını görmeniz lazım. üşümesin diye annesinin bavuluna yerleştirdiği yün çoraplardaki sabun kokusu gibi kokuyor boyasız saçları.

lakin metalciler...

üniversitelerin kanseri sakallı manyaklar. çamaşır suyu lekeli t-shirt giymekle övünen marx'ın tohumları.

bu kızları bir şekilde kandırıyor ve taksim onu yutana kadar dölle besliyor. sonra 'taksim' solculuğu belasıyla tanıştırıp il gençlik kollarındaki barzo dostlarına satıyor.

nerede kaldı o simsiyah saçlar. nerede kaldı o utangaç eda.

sendikal haklar, enternasyonel bilmemneler diye zırvalayan kırmızı kafalı bir sokak orospusuna dönüşüyor ayvalıklı hatice.

her zaman da sikiş olmaz dostlarım. biliyorum, bu kaltağın götü çok dar ve deepthroat konusunda ustalaşmış ama bir kez olsun bu kızları sikip atmayalım.

sabah evden kovmak yerine sıcak bir çay ikram edip alnından öpelim.

"kurtuldun artık" cümlesine öyle muhtaçlar ki. bize yakışan bu değil midir zaten. bence budur.
ilginç bir tespit bişi diyemicem.