bugün

Bugün bir "kişilik testi" yapacağız. Hani şu vereceğiniz yanıttan karakterinizi tahlil eden testlerden...
Örnek olay şu:
Uzun yıllar önce, çok zor durumda bir aile varmış:
"Doğu" ve "Batı" adında gençten iki oğul ve yaşlı, yorgun bir baba... Aç, sefil ve perişanlarmış. Konu komşu herkes onlara düşmanmış. Kimsenin el uzatmadığı günlerde, birbirlerine destek olup omuz vererek düze çıkmış, ailelerini kurtarmışlar.
Ama zaman geçtikçe "Baba," evlatları arasında ayrım yapar olmuş. "Batı"yı el üstünde tutup pohpohlarken, "Doğu"yu kömürlüğe kilitlemiş, hiç yüz vermemiş, üvey evlat muamelesi yapmış. Bir süre sonra Batı, "Hep bana" diyen bir şımarık halini almış. Doğu ise, bıçkın ve geçimsiz bir delikanlıya dönüşmüş. Sonra o bıçkın delikanlı, küçükken kendisini kömürlüğe kilitleyen, yemek, yatak vermeyen babasına el kaldırmaya başlamış, evi yakmaya kalkışmış. Baba ise artık 70'ine geldiğini, yaşlandığını hesaba katmadan hala bıçkın oğlunu dayakla yola getirebileceğini sanıyormuş. Oysa artık oğul, babasını hırpalayabilecek kadar güçlenmiş ve iş, dayakla halledilir olmaktan çıkmış.
Şimdi bu durumda mesele nasıl halledilmeli:
A) Kötü oğul, bavulu toplar ve evi terkeder. Kendi evine çıkar...
B) Baba, adam tutar, diğer oğulun da yardımıyla her gün iki posta dayakla oğlanı yola getirmeye çalışır.
C) "Henüz vakit varken" aile oturur, şapkaları önüne koyar ve "Nerede hata yaptık?", "Şimdi nasıl hallederiz?" sorularına yanıt arar.
Cevap tablosu:
Cevabınız (A) ise, siz tam bir "bölücü"sunuz. Dikkat edin... Birkaç güne kalmaz içeri girersiniz.
Cevabınız (B) ise, siz tam bir "dövücü"sünüz. Bu kafayla devam ederseniz, daha çok dayak yersiniz.
Cevabınız (C) ise, siz bir "siyasi çözüm"sünüz. iki gruba da tam dahil olmadığınızdan, arada kalıp hem babadan, hem iki oğuldan ayrı ayrı dayak yeme olasılığınız büyüktür.

* * *

Bugünlerde tam 85 yıl öncesine, 1924'e ait anılar okuyorum. Şeyh Sait isyanı dönemi... Cumhuriyet henüz 2 yaşında... Doğu kaynıyor. Kürt aşiretleri şeriat sloganlarıyla Diyarbakır'a yürüyorlar. isyan bayrağı ellerinde...
"Bölücüler"e karşı "dövücüler" hemen sahneye çıkıyorlar. isyanı bastırmak için en sert yöntemler öneriliyor. Sıkıyönetim, özel yetkiler, özel mahkemeler, vs...
Başbakan; Fethi Okyar...
"Dövücüler" tarafından eleştiriliyor. "isyana karşı yeterince sert tedbir almamakla" suçlanıyor. Kürsüye çıkıyor ve sıkıyönetimi yeterli gördüğünü, daha sert yöntemlerden yana olmadığını söylüyor. Sonra da konunun ayrıntısına iniyor. "Şeyh Sait olayının yalnızca polisiye bir vak'a sayılamayacağını" savunuyor. "Bir kısım memleket beldelerinde yaşayan vatandaşların olumsuz ve katlanılması güç hayat şartlarından sıyrılarak insan gibi yaşamak mücadelesi verdiklerini; yol, su, ışık, mektep, posta, doktor, mahkeme istediklerini" söylüyor.
"Garp ve Şark (Bizim çocukların o zamanki adları) gibi coğrafi ayrımlar, artık Cumhuriyet sınırları içinde sözkonusu olamaz. Bu farklılığın giderilmesi, Cumhuriyet'in benimsediği ve temelleri üzerinde yükseldiği adalet ve eşitlik mefhumunun tabii icabıdır" diyor.
Ve o bunları anlatırken, Meclis sıralarından beklenen sataşma geliyor:
"- Bir avuç Kürt'ten mi korkuyorsun?"
Fethi Bey, elinden geldiğince, bugün ulusal sınırlar içinde yaşayanların ırk-kavim-dil üzerine ayrım yapılarak tanımlanmasının çok tehlikeli bölünmelere yol açabileceğini söylüyor: "Bugün sadece Türkiye Cumhuriyeti ve kanun nazarında O'nun, yasalar karşısında tamamen eşit hür vatandaşları vardır" diyor.
Sonuç: Fethi Bey, o gün istifaya zorlanıyor.
Yeni kabineyi ismet Paşa kuruyor ve isyan şiddetle bastırılıyor. Ardından da Terakkiperver Fırkası kapattırılarak, Türkiye'nin ilk çok partili rejim denemesi, "fiyasko"yla sonuçlanıyor.

* * *

Şu partiler olmasa, demokrasi ne güzel işleyecek...
En iyi parti, kapalı bir parti galiba...
Ne tesadüftür ki; ingiltere'de hükümetin, "terör örgütü" ile işbirliği ayan beyan olan Sinn Fein'le masaya oturduğu hafta, Türkiye'de de DEP'in kapatılma davasının karar haftasıydı. Anketimizi (B) diye yanıtlayanlar görev başına...
Ve ben, gün geçtikçe inanmaya başladım ki, galiba söyleyegeldiğimizin aksine Türkiye'de bir "Kürt sorunu" yoktur, bir "Türk sorunu" vardır. Ve bu ikincisi çözülmediği sürece, birinci sorun varolmaya devam edecektir.
(bkz: emperyalistlerin diliyle konuşmak)

(bkz: liberaller aslında faşisttir)
en tayyipsi yönünüz hangisi?

[]ana oğulu ayrı koyamamak.
[]at binenin kılıç kuşananın...
[]ak parti vs akape
[]tayyip erdogan'la özel bi barda tanıstım...