bugün

Rahibe Sırpuhi Kalfayan 17 Şubat 1823 tarihinde istanbul Kartal'da doğmuştur. Babası Nişan Kalfayan aslen Palulu olup sonradan istanbul'a gelmiş ve Kartal'a yerleşmiştir.
Sırpuhi ailenin altı çocuğundan en büyüğü idi. Henüz 12 yaşında iken babası ölünce, ailenin geçim yükü annesinin ve kendisinin omuzlarına yüklendi.
Annesi kızını evlendirmeyi düşünüyordu. Babasının ölümünden çok etkilenen Sırpuhi evlilik fikrine karşı çıkarak rahibe olmak ve hayatını öksüz ve kimsesiz çocuklara adamak istiyordu.
Böyle yüksek bir karaktere sahip olan rahibe Sırpuhi aynı zamanda alçakgönüllü ve kibar tavırları ile gayet güzel bir kızdı. Herkesin sevgi ve saygısını kazanmıştı. Seneler sonra uzaktan kendisini görenler "Bakın, Kartallı güzel ve kibar rahibeye" derlerdi.
Annesi ile kızı arasındaki anlaşmazlık Sırpuhi'nin 1837'de tifoya tutularak yatağa düşmesi üzerine sona erdi.
iyi kalpli anne, kızının hastalanmasını, rahibe olmasına engel olduğu için Allah tarafından kendisine verilen bir ceza olarak değerlendirir.
Çok zeki olan Sırpuhi annesinin çektiği vicdan azabını hissederek, bunu değerlendirmeye karar verdi. Bir gün annesini yanına çağırarak,
- Anneciğim, bu hastalıktan kurtulacağımı zannediyorum. Ancak Tanrı her şeye kadirdir. Eğer hayatımı bana bağışlarsa rahibe olma isteğime karşı çıkmayacağına söz verir misin? Dedi.
Annesi kızını kucaklayarak:
-Söz veriyorum, dedi.
Sırpuhi bir müddet sonra iyileşti. Nakış ve oya yaparak ailesinin geçimine katkıda bulundu.
Piskopos Nerses Varjabetyan ve papaz Arzruni Efendilerin yardımlarıyla 20 yaşında rahibe oldu.
Rahibe Sırpuhi, yaptığı nadide elişleri sayesinde Mısır Hidivd ibrahim ve ismail paşalar zamanında Mısır'a davet edilerek prenseslerin çeyizlerini işledi. Mısır'da Yusufyan Bey ile tanışarak, onunla italya'ya gitti. Roma ve Milano'yu gezdi.
Daha sonra Kudüs'ü ziyaret etti.
istanbul'a döndüğünde kolera salgını ile karşılaştı. Bu hastalık yüzünden birçok insan ölmüş ve çocukları kimsesiz kalmıştı. 1865'te kimsesiz 17 çocuğu evinde toplayarak kurumumuzun ilk temel taşlarını koydu. Kimsesiz çocuklara elişi öğretiyordu. Bir taraftan da bu sanat evini okul haline getirmenin yollarını arıyordu.
Maddi durumunu biraz düzeltince, öğretmen Reteos Tateosyan'ı kurumuna davet etti. Nerses Varjabetyan Efendi'den aldığı tavsiyenameyi Patrik Boğos Efendi'ye tasdik ettirdikten sonra 1866'da halkın yardımlarına başvurdu. Bu tarihten sonra kurum KALFAYAN YETiMHANESi adını aldı.
1870'te bir dilekçe ile Sultan Aziz'e başvurdu. Sultan tarafından kuruma 50 altın hediye edildi. Ayrıca elbiselik kumaş ile günlük 7,5 okka et, 15 okka ekmek tahsis edildi. Bu tahsisat 1923 yılına kadar devam etti.
Bir süre sonra evi dar gelmeye başladı. Halkın yardımlarıyla daha geniş bir eve taşındı. 1873'te Rahibe Sırpuhi ve öğrencileri güzel bir halı dokuyarak Sultan Hamit'e hediye ettiler. Bu davranıştan çok duygulanan padişah, kuruma 300 altın hediye etti. Bu para ile Silahtar'daki dükkan alındı. iki sene sonra tekrar padişaha müracaat edildiğinde, padişah 50 altın ile her gün et ve ekmeğin kendi kasasından verilmesini emretti.
Mısırlı Zeynep Hanım sayesinde Kurum Kartal'da bir yazlığa sahip oldu.

Sırpuhi Kalfayan şeker hastalığına yakalandı. 1889'da çok savdiği çocuklardan ve kurumundan ebediyen ayrıldı.

http://www.kalfayan.k12.t...amp;Itemid=79&lang=tr