bugün

Seven insan deger verir.
Değer veren insan seviyordur.
Fi tarihinden beri insanların zihninde "değer vermek" küçültülmüştür ve Sevgi değere havidir zannı, düşüncelere ket vurmuştur. Halbuki Bu tıpkı adalet tarafından yutulmuş eşitlik gibidir. Birbirinden bağımsızdır ancak patates ile köfte gibidir.

Her ne kadar bu uyum ve ahenk birbirine yakışsa da, tezahürü şart değildir. Geçmişimde bu husustaki kavram karmaşası yüzünden insanların pas tutmuş düşünceleri tarafından tahakküm edilip yanlış anlaşılmalardan çektiğim oldu. Zamanla aştım ve insanları sevsem de kendimi onların gözlerinde "beni seviyor" dedirtmek yerine "beni tanıyor" dedikleri bir tanıdığa evirdim.

Halbuki tüm canlıları sevdiğim gibi insanları da seviyorum fakat değer verdiğim manasına çıkmıyor. Bir kediyi de sevebilirim lakin onu beslemek zorunda veya ona bakmak zorunda hissetmem. insanları sevdiğim gerçeği, onlara değer vereceğim ve fayda sağlamaya çalışacağım anlamına gelmiyor. Gözümün önünde birisi kaza yapsa veya ciddi bir sağlık sorunu olsa bile yardım etmek zorunda hissetmem. Toplumun içerisinde yaşıyor olduğum gerçeği bana toplum kurallarına uyma zorunluluğu getirse de, normlara uymam konusunda hukuki şartlar yok. Zorunda değilim. iyi veya kötü olmak zorunda değilim. Kurallar başkalarının mutluluğuna zarar vermemi engelliyor ve bunu destekliyorum. Fakat aynı kurallar başkalarının hayatını kurtarma zorunluluğu getirmemişler. Tam tersi devlet yapıları, zaruret halinde başkalarını kurtarmaya izin verir konumdadır. Öncelik benimdir, sensindir. Gerisi tercihtir ve tercihin kurtarmaksa devlet buna müsaade eder, o kadar.

Tabii derdim kurallar değil. Benim derdim değer verdiklerimdir. Sevip değer verdiğim yegane insanlar ailemdir. Dışarıdan olmak suretiyle aileden olarak gördüğüm insan ise yoktur. Benimle hiçbir bağı olmayan, hayatımı güzelleştiren ve renk katan ancak, etkileşime girebildiğim bir manzaradan başka bir şey olmayan canlıları severim ama değer veremem. Onlara vereceğim her değer zerresi, zamanın boşa harcanmasıdır. Ayriyeten herkesin dilrubası kendinedir ve ben elimde ne varsa güzel görünen bir kanyona feda etmek yerine, dokunup tadını alabildiğim ve gerçekten sevdiğim, kanım canım olanlara sarf etmek isterim.

Son olarak, sevgi kelimesi haddinden fazla mahiyeti kapsamaya çalışıyor. Belki kısaca "aşık olan değer verir" denebilir. Bilemem.