bugün

ruhumun rutin parkurlarınının belirlenmiş çizgilerinden saparak, kestirmeden direkt konuya girdiğim ve finish çizgisine vardığım sabırsız ama bir o kadar çimen yeşili zamanlar olmuştur. öyle zamanlar ki bunlar; hızımı kesmesinler diye bedenimi revolverle delik deşik edip öyle çıkardım yola..neyse.. bırakalım böyle reklam kokan cümleleri...
ah güzel dilber: şimdi senin hemen şu önümdeki şuh baldırlarından taşan ışıltılı kutsal gelgitleri bir merkezde toplamak istesem de bu mümkün değil, biliyorsun.. ve bak aynı hızla nasıl da geri dönüyorlar. çünkü tosladığı duvar sert ve dimdik. geçit vermez bir şuh kararlılıkla beyaz dalga boylarını bir bir, ritmik ritmik geri gönderiyorlar. geldikleri gibi gidiyorlar.. rutin bu ritmi ve ahesteliği bozanı arıyorum ve işte buldum...bu şaplak sana gelsin!..

kıyı sütlimanda sakin akan gel git dalgaların arasına fırtına ve yağmur girdi, denize de karanfil bir acı düştü bak.
+ ne o! daha çok mu karanfil istiyorsun?
+ al o zaman!
(bkz: binicem üstüne vurucam kırbacı)